1

2.9K 150 43
                                    

Merhaba arkadaşlar, bu benim ilk hikayem ve yorumlarınız, fikirleriniz gerçekten çok önemli.Okuduktan sonra yorum atmayı unutmayın lütfen.Merakla bekliyorum :)

Playlist : Ed Sheeran - I see fire

Kafenin kapısının kilidinin döndürülmesiyle huzursuz ve sancılı uykumdan kalktım.Yavaştan gözlerimi araladım ve yattığım yerde gerinmeye başladım.Kafamda sanki birileri çivi çakıyormuş gibi dayanılmaz bir ağrı vardı.Bütün vücudum ise fena halde tutulmuştu.

Kendimi zorlayarak yattığım eski yatak bozuntusu döşekten kalktım.Kafe dün çok yoğundu.Yorulmam normaldi fakat hiçbir sabah bu kadar fazla bir ağrı hissetmemiştim.Bugünün zor bir gün olacağını şimdiden anlamıştım.

Sızlayan bacaklarımı umursamamaya çalışarak yavaş adımlar atmaya başladım.Kileri andıran odamda dolaba ulaşmak zor olmamıştı.Çekmeceleri karıştırdım ve ağrı kesicisini buldum.Aceleyle altıma yıpranmış, ama tek pantolunum olan siyah kotumu giydim.Üzerime kafenin özel lacivert lakosunu geçirdim.Cebime de ağrı kesicisiyi sıkıştırdım.

Hızla odadan çıkıp merdivenlere yol aldım.Sızıldayan kaslarımı ve sanki içeride büyük bir savaş varmıs gibi gürültülü bir şekilde ağrıyan başımı göz ardı ettim.Nasılsa şimdi iş telaşıyla unuturdum.

Merdivenlerden indim ve direk patronum Zafer amcanın odasına girdim.

"Günaydın Zafer amca " diye mırıldandım.

"Günaydın Arsen.Berbat görünüyorsun"

"Dün biraz fazla hırpalamışım galiba kendimi.Ama merak etme sen.Bir ağrı kesici atarım.Çalışmamı falan etkilemez"

"Saçmalama Arsen.Sen git yukarı dinlen.Bugün izinlisin, uyu biraz güç topla.Neyse çıkabilirsin"

Zafer amca babacan bir tavırla gülümsedi.Bende gerçek bir tebessümle karşılık verip odadan çıktım.

Çok fazla gülümsemezdim.Çünkü hayatımın hatırladığım kısmında mutlu olunacak hatıralar biriktirmemiştim ben. Hepsi acı ve yalnızlıkla bürülüydü.

Yavaş adımlarla kafenin mutfağına girdim.Dolaptan bir bardak kaptım ve musluktan suyu doldurdum.Cebimden ağrı kesiciyi çıkardım.Suyla beraber kafama diktim.Ağrıların yarım saate geçmesini ummaktan başka şansım yoktu.

Kafede ölüm sessizliği vardı.Fakat çalışanlar birazdan yavaş yavaş damlamaya başlarlardı.Kimseye gözükmeden yukarı çıkmak en iyisiydi.Çünkü şuan konuşmaya bile halim yoktu.Tek isteğim her ne kadar bir hücreyi andırsa da, biraz da olsa yalnız kalabildiğim odama gitmek, yerdeki döşek ve yastıkla bütünleşmekti.

Zar zor merdivenlerden yukarı çıktım ve en köşedeki küçük bölme olan odama doğru ilerlerledim.Kapıyı açıp kilitledim ve direk yorganın altına girdim.Huzurla gözlerimi yumdum.Zafer amca iyiki izin vermişti bugün bana.

Zafer amca.O benim tek tanıdığım ve güvendiğim insandı.Geçen sene beni sığındığım o leş ara sokaklardan cıkarmış ve bana hem bir iş hemde eskisine göre kesinlikle lüks bir yaşam sunmuştu.

Hayır, yine aklıma gelmemesi gereken-ki zaten büyük bir kısmını hatırlamadığım- geçmişim gelmişti.En uzak geçmişim bir buçuk yıl önceydi benim için.Gerisi yoktu.Hiçbir şey hatırlamıyordum.Tek anı, anıyı bırak ufacık bir görüntü bile oluşmuyordu zihnimde.Koca bir boşluk.Simsiyah ve ürkütücü, benliğini sende bırakmayan, seni de kara deliğinin içine çekecek kadar güçlü ve yıkılmaz bir boşluk.

Ve ben boğuluyordum.Her geçen gün, her geçen saniye.Şimdi belki o kadar aciz bir durumda değildim ama yine de can kırıklarımı kalbimden söküp atamıyordum.Korkuyordum.Geleceğimden, hatırlamadığım koskoca on yedi senemden, belki de en çok kendimden korkuyordum.Bir buçuk sene önce, yolun ortasında uyanışımın görüntüleri doluştu zihnime.

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin