4

696 112 12
                                    

Merhaba arkadaşlar.Yeni bölümle karşınızdayım :) Okunma sayısı katlanarak artıyor ama oy ve yorumlar hala çok az.Tamam yavaş yavaş oylar gelmeye başlıyor ama yorumlarda tık yok.Lütfen oylayın, yorum yapın.Yazdığınız bir cümle bile beni o kadar çok motive ediyor ki.Lütfen yorumlarınıza ihtiyacım var.Hem böylece daha çok konsantre olup bölümleri de hemen yazabilirim :) Bu arada bölümü telefondan yazmak zorunda kaldım.Kontrol ettim ama gözümden kaçan hatalar varsa affola.Yorumlarınızı merakla bekliyorum.Keyifli okumalar :)

Playlist = Avril Lavigne - Give You What You Like

Barlas kapıyı çarpıp gittiğinden beri kapıyla bakışıyordum.Kanım donmuştu.Söylediği her bir söz, ağzından çıkan her kelime ok olup kalbimin en ortasına saplanmıştı.Beni tahmin edebileceğinden daha fazla derinden yaralamıştı.

Oysaki o karanlık bakışlar ilk defa kaybolmuştu.Şefkatle bakmıştı gözlerime.Sanki bana bir şey olursa onun canı daha çok yanacak gibi bir telaş içinde sarsmıştı omuzlarımı.Ya da ben öyle sanmıştım.

Hava kararmıştı.Karanlık odada gözlerimi gezdirip duruyordum.Ellerim ve ayaklarım bağlıydı, kaç gündür sandalyeye oturmaktan vücudumun her bir uzvu ayrı ayrı isyan ediyordu ve psikolojim de altüst olmuş bir haldeydi.

Barlas bana hala işkence etmekte karalıydı demek.Bende hala onu vazgeçirmek için kararlıydım.Hodri meydan !Beni istediği kadar zaaflarımla sınayabilirdi ama Barlas'ın bilmediği bir şey vardı.Benim en büyük zaafım geçmişimdi ve geçmişim için onun yaptığı her kötülüğe katlanabilirdim.

Odada elim kolum bağlı tıkılıp kalmaktan çok sıkılmıştım.Ben burada duvarlardaki boyanın sürülüş şeklini bile inceleyecek kadar çok kalmışken ve bunalmışken Barlas ne yapıyordu acaba ? 'Kesin ben ve zaaflarım hakkındaki büyük planlarına devam ediyordur !' diye düşündüm.

Bu düşünce biraz önceki alaylı tavrımdan çıkmama yardımcı oldu.Her ne kadar kararlı olsam da canımı acıtacak bir şeyler yapacağı kesindi.Acaba sıra hangi zaafımdaydı ?

Bugün ne kadar çok şey yaşamıştım öyle.Sabah en büyük fobimle sınanmıştım, kriz geçirmiştim, Barlas beni sakinleştirmişti, ilk defa geçmişimden bir kare gözlerimin önünden geçmişti, kısa bir an bile olsa da Barlas'ın gerçek yüzünü görmüştüm.Gerçekten hem berbat hem de harika bir gündü ve ben hem bedenen hem de ruhen fazlasıyla hırpalanmıştım.En iyisi uyumak ve yarına hazırlıklı olmaktaydı.

"İyi şanslar Arsen." diye fısıldadım ve uykuya daldım.

***

Sabahın ilk güneş ışınlarının gözüme vurmasıyla daldığım rahatsız uykudan uyanmak zorunda kaldım.Gerinmek için hareket etmeye çalışırken bağlı olduğumu farkettim.Bir de bunların üstüne boynumu kıpırdatamıyordum bile.Kafamı koyacak yer bulamayınca gece uyanıp durmuştum zaten.

Yavaşça boynumu hareket ettirmeye çalıştım ama nafile.Tık yoktu ve hareket ettirmeye çalıştıkça canım yanıyordu.Ben boynumun acısıyla ilgilenirken Barlas odaya çoktan girmişti ve ben onu yeni fark etmiştim.

Temkinli bir şekilde ne yapacağını bekledim.O ise dikkatli bir şekilde beni süzdü ve konuşmaya başladı:

"Ne o ? Boynun mu tutuldu yoksa ?"

Onun alaycı bakışları altında yine ezilmiştim.Ne diyeceğimi bilemedim.Sustum.Küçüldükçe küçüldüm karşısında.Cevap vermeyeceğimi anlayınca alaycı bakışlarına dudakları da katıldı.Sanki onun karşısındaki ezilmiş tavrım onu daha çok mutlu ediyordu.

"Sonunda içindeki Pollyanna kızdan kurtulabildin demek.Bu ikimiz için de iyi oldu.Artık benim elimden seni kimsenin alamayacağını da anlamışsındır küçük fare."

Bana taktığı sıfatı öylesine iğrenircesine söylemişti ki kendimden utanmıştım.Barlas'ın bende çok garip bir etkisi vardı.Bir kere düşüncelerini öyle bir beynime kazıyordu ki etkisinden çıkmam çok zor oluyordu.Hala onu bu intikam planlarından vazgeçirebilme umudumun tek nedeni de içimdeki ayakta durmak için direnen Pollyanna'dandı.Ve hayır, içimdeki Pollyanna 'dan kurtulduğum falan da yoktu.Çünkü Pollyanna'cılık oynamaktan vazgeçersem gerçekler tokat gibi yüzüme çarpılacak ve ben onun yapmasına gerek kalmadan tükenecektim.

"Sen nasıl bir insansın gerçekten anlayamıyorum.Dün ben kriz geçirirken bana nasıl davrandığını çok iyi hatırlıyorum Barlas.Unutmayacağım da.Sen önceden ne olduysa hala bana değer veriyorsun.Bunu inkar etmeye çalışma.Lütfen vazgeç artık şu intikam planlarından.Yada vazgeçme.Ama en azından ne yaptığımı söyle.Ne yaptım da bana bu kadar değer verirken hala intikamını almaya çalışıyorsun benden ? En azından bunu bilmeye hakkım var.Lüt-"

"Hiçbir şey bilmeye falan hakkın yok senin.Bana yaptığın onca şeyden sonra bir de sana geçmişini anlatarak seni ödüllendireceğimi falan mı sanıyorsun sen ? Sana anlatıcağımı sanıyorsan eğer sen Pollyanna falan değil katıksız salaksın kızım."

Sonra da sonki geçiştirmeye çalışır gibi "Dünki olay da anlık birşeydi zaten.Kendine gel diye.Başka anlamlar yüklemeye çalışıp durma!" dedi.

"Başka anlamlar yüklemeye falan çalışmıyorum tamam mı!Her şey gün gibi ortada zaten.Dün sen bana gerçek yüzünü gösterdin.İlk defa nefretle bakmadın yüzüme.Bana küçüğüm dedin.Bunları da mı uyduruyorum ha söylesene !"

Sonlara doğru sesim kedi çığırtıları gibi çıkmaya başlamıştı çünkü ağlıyordum.Bütün bu yaşananlar sanki benim hayal ürünümmüş gibi davranıyordu ve her sözüme bir bahanesi vardı.Ben onunla aramızdaki kapıyı aralamaya çalıştıkça sanki o etten duvar örüyordu.Pollyanna'cılık da bir yere kadardı.

"Ben dün ilk defa birinin bana içten değer verdiğini gördüm.İlk defa sanki bu dünyada, bu hayatta yalnız değilmişim gibi hissettim.Senin gözlerindeki o şefkatli bakışın beni nasıl etkilediğinden haberin var mı ? Sanki, sanki eve dönmüş gibi.Ailemmiş gibi."

Ben hıçkırıklarımın arasından zar zor sesimi bularak konuşurken yere bakıyordum.Uzun süren sessizlikten sonra gayri ihtiyari başımı kaldırdım ve gördüğüm manzara karşısında şok oldum.Başta ağladığımdan yanlış gördüğümü falan düşündüm ve gözlerimi kırpıştırdım fakat hala görüntü değişmemişti.

Barlas resmen yıkılmış görünüyordu.En az benim kadar berbat bir haldeydi.Gözlerinden pişmanlık,hüzün,hayal kırıklığı ve daha bir sürü duygu geçiyordu.Bense biraz önceki halimden çoktan sıyrılmış ağzım şaşkınlıktan iki metre açık bir halde Barlas'a bakıyordum.

"Ben nasıl bir haldeyim sanıyorsun sen ? Ben çok mu iyiyim ? Çok mu mutlu oluyorum bunları sana yaparken ? Ben de ilk defa sende ailem varmış gibi, bana değer veren varmış gibi hissetmiştim."

Histerik bir kahkaha kaçtı dudaklarının arasından.

"Ben ilk defa sana güvendim lan! Acizliklerimi,zayıf noktalarımı,herşeyimi sen biliyordun ! Ben senin saf olduğunu sanmıştım ama sen herkesten daha çok yaraladın beni.Sen, sen beni sırtımdan bıçakladın. Beni bitirdin lan ! "

O kadar içtendi ki, o kadar savunmasızdı ki şuan sanki eşitlenmiştik.Ama içinde kopan fırtınalara rağmen hala omuzlarını dik tutmaya çalışması, ayakta dimdik dikilma çabaları beni yerden yere vuruyordu.O an eski benden nefret ettim.Yaptığım bütün hatalardan nefret ettim.En çok da Barlas'ın içini bu kadar çok intikam duygusuyla doldurduğum için kendimden nefret ettim.

"Ben ne yaptıysam özür dilerim.Keşke zamanı geriye alabilsem.Hem sen bana baksana.Kafamın içi bomboş.Kimsesizim ben.Biliyorum bunları sana söylememin hiçbir anlamı yok ama sen de beni anla.Ben zaten hatalarımın bedelini fazlasıyla ödüyorum.Bir de sen bana bedel ödetme.Eski zamanların hatrına, kalbinin ufak bir köşesinde bana açtığın yerin hatrına vazgeç bu intikam planından.Azad et beni.Ben dayanamam bak.İki yılda tükendim zaten.Bari sen acı bana.Bana geçmişimi geri ver.En azından ufak bir ipucu.Lütfen Barlas.Yalvırırım."

Barlas başını yere eğmiş, kaldırmıyordu.Sanki eski gücünü toplamaya çalışıyordu.Bir anda arkasını döndü ve kapının önüne kadar hızlı adımlarla yürüdü.Bir eli kapıda tam kapatmadan önce gözlerimin içine karalılıkla bakarak konuşmaya başladı :

"Bugün birşey yapmayacağım sana.Ama vazgeçtiğimi sanma Arsen.Bu zamana kadar bana yanlış yapan herkes cezasını fazlasıyla ödedi.Sen de benim için ayrıcalıklı biri değilsin artık."

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin