16- Şşşt!

1K 82 197
                                    


_______

Olayların üstünden tam iki ay geçmişti. Bu süreçte Seungmin ile daha çok şey paylaşmışlardı. Henüz diğerleri bilmiyordu kardeş olduklarını. Başlarından geçen olayların birbirlerini yakınlaştırdıklarını düşünüyorlardı. Çünkü yalnız Seungmin değil, Chan da Minho'ya olan tüm yargılarını yıkmıştı. 

Seungmin ile konuşmalarının ertesi günü babası hastaneye gelip, almıştı oğlunu. Yüzsüzce her birine bakmıştı giderken. Minho üzerinde fazla durmuştu bakışları. Minho ona kışkırtıcı bir bakış atmıştı. Seungwon ise o bakışa sinirle gülmekle yetindi. 

Jisung da erken taburcu olmuştu. Kaldığı bir kaç gün de sırf Minho ile kalmak içindi. Taburcu olsa da çoğunlukla hastanede, Minho ile beraber kalmıştı. 

Babası, doğum günündeki kaçırılma olayını öğrendikten sonra oğlundan af dilemişti. yaptıkları ve ona yaşattıkları için. Jisung affetti. Kırgındı evet. Fakat onca yaşanan şeyden sonra bir arada olmaları gerektiğine inanıyordu. Kendi evi artık güvenli olmadığından ailesinin yanına taşınmıştı. Annesi üstüne daha çok düşüyordu. 

Minho ise iki haftadan fazla bir süre yatmıştı hastanede. Odasının önünde korumalar ve bir kaç polis bekliyordu. Jisung'un babası tarafından korunuyordu Minho. Taburcu olduğunda Dongseok ile tuttukları depoya gideceğini söylediğinde Jisung buna karşı çıkmıştı ve babası ile konuşarak ne yapabileceklerini tartıştılar. Dongseok'a iş teklif etmeyi düşünmüştü Mr.HAn. Dongseok bildiği tek bir iş olduğunu söylediğinde, Dongseok'u korumaların başına ekip lideri olarak atadı. Seungwon hakkında da çok önemli ayrıntılar veriyordu. Mr.Han onu işe aldığına çok memnun olmuştu. 

Minho ise hala kaburgalarından dolayı dinlenmesi için Jisung'ların evinde misafir edilmişti iki ay boyunca. Kendini rahatsız hissetse de Jisung'un anne ve babası ona minnetlerini sürekli dile getirerek bunu ona borçlu olduğunu söylüyorlardı. 

"Ama benim yüzümden oldu her şey."

Demişti bir gün konu yine açıldığında.

"Bak evlat. Başkası olsa Jisung'a zarar verirdi. Ama sen yalnızca sana verilen görevi yaptın. Daha sonrasında onu korudun. Bak ne kadar zaman geçti hala iyileşemedin ama bu halde oğlumuzu kurtardın."

"Ama dediğim gibi benim yüzümden kaçırdılar."

"Minho. Yüzüme bak. Hiç biri senin yüzünden değildi. O adam geçmişte bir çok kişiye zarar verdi. Senden çok önceki zamanlardan bahsediyorum. Onu sevdiğim için kaçırdılar diyorsun, doğum gününden önce tanıyor muydun Jisung'u? Yine de kaçırttı değil mi? Böyle bir adam işte. Seul'ün en büyük alışveriş merkezini yapıyorduk. Sırf biz daha fazla kazanmayalım diye içindeki onlarca işçiye rağmen yaktı o inşaatı. kaç çalışanımı tehdit etti, kaç ortağımı... Hepsi senden çok çok önceki zamanlarda olan şeyler. Bu yüzden sana minnettarım. Çünkü eğer sen bulmasaydın Jisung'u, ne polis bulabilirdi ne de ben. Seungwon şerefsizi de anca elimde ne var ne yoksa alır öyle verirdi Jisung'u. O bile kesin değil. Sana diyorum, bu Seungwon'un yaptığı ilk kötülük değil. Yıllardır benimle uğraşıyor."

Dediğinde ikna olmuştu Minho. İki ayın sonunda kaburgaları tamamen iyileştiğinde korsesini de çıkartmıştı nihayet. Jisung, korsenin kayışlarının sıktığı yerlerdeki morarmalara maktığında kaşlarını çattı. Eli morlukların üstünde dolaştı. 

"Acıyor mu?"

Minho onu gülümseyerek izliyordu. Başını salladı iki yana. Jisung onun gülümsediğini görünce o da gülümsedi.

"Neden gülüyorsun?"

"Ne kadar sevimli olduğunu düşünüyordum."

Jisung utangaç bir şekilde güldü bu kez. 

UNKNOWN / Minsung ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin