2-Basın Toplantısı

2.7K 247 119
                                    

"Lütfen beni öldürme."

"Ölmeyeceksin."

Yabancı, konuştuğunda sesi boğuk geliyordu. Kalın bir maske taktığını anladı Jisung.

"Şimdilik."

Diye devam etti yabancı.

"Bak beni ölürsen bile burdan çıkamazsın. Seni bulurlar. Beni tanıdığını var sayıyorum. Babam sana istediğin her şeyi verecektir. Lütfen."

Jisung, yalvarmaktan başka bir şey yapmanın işe yaramayacağını biliyordu. Güçlü değildi, alt edemezdi. Silahı olabilirdi. Koşamazdı. Yapacak tek şey ikna etmekti.

"Verecek..."

Jisung konuşmadı.

"Bu asansörün ses geçirmediğini biliyor muydun Jisungie?"

Jisung, yabancı adamın asansör kapandığında ağzını bırakıp ellerini tutmaya başlamasından bunu onun da bildiğini anlamıştı.

"Ama kamera var."

"Şimdi şuna bak!"

Yabancı, ona bir şey uzatmıştı. Jisung bunu bir telefon olduğunu gördü. Ekranında küçük bölmelere ayrılmış videolar oynuyordu.

"Sence ben bunu akıl edemeyecek bir aptal mıyım?"

Jisung bölmelerin birinden babasını izledi. Masanın kenarına yaslanmış, telefonla konuşuyordu.

"Eğer sen uslu olursan Jisung, ben de olurum."

Yabancı, Jisung'un ellerini arkasından bağladı. Cebinden çıkardığı kalın bir mendili de ağzına tıkadı. Asansörü tekrar çalıştırıp ikinci kata indiler. Jisung'un hemen arkasındaydı. Çıkarlarken kulağına fısıldadı.

"Eğer kaçmaya çalışırsan seni değil anneni, babanı hatta arkadaşlarını öldürürüm. İnan bana yaparım."

Jisung, korkuyordu. Sesini çıkarmadı. Asansör durduktan sonra bir kaç saniyelik boşluğu olmuştu çünkü yabancı onu tutmuyordu. Ne yaptığına da bakmadı Jisung. Sırtından itip koridora çıkardı ve seri adımlarla onu bir odaya soktu. Demir kenarlı sandalye çekip Jisung'u oturttu ve arkasındaki ipleri çözerek sandalyenin kenarına bağladı teker teker.

"Direkt konuşmaya başlıyorum Jiseungie. Seni daha fazla merak içinde bırakmak istemem. "

Jisung, yabancıya baktı. Üstündeki kıyafetlerin hepsi siyahtı. Siyah pantolon, siyah tişört, siyah ceket, siyah ayakkabı...

Yüzünde de siyah maske vardı başında ise siyah bir şapka. Yalnızca gölgede kalan gözleri açıktaydı. Jisung oraya odaklandı. Yabancı olan telefonun saatine baktı. O da görsün diye telefonu çevirdi.

"Tam 36 dakika sonra basın toplantısı var."

Jisung, yokluğunu henüz fark etmemişlerse bile en geç 36 dakikaya kendisini kesin arayacaklarını biliyordu. 36 dakika hayatta kalması gerekiyordu yalnızca.

"Sana sorulacak soruların hepsini biliyorsun değil mi Jisungie?"

Jisung yalnızca ters ters baktı.

"Ah... Üzgünüm."

Eğilip ağzına tıkıştırdığı mendili çıkardı. Jisung adamın ıslanmış mendili alırken iğrenmesini beklemişti fakat yabancı onu alıp normal bir şeymiş gibi cebine tıkıştırdı.

"Şimdi cevap ver Jisungie."

Jisung başını salladı.

"Benden ne istiyorsun."

UNKNOWN / Minsung ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin