Uyandığımda hava kararmış. Yağmur yağıyordu. Kapıyı sessizce açtım.
Uyumadan önce bol bol düşünmüştüm hiç birşey olmamış gibi davranacaktım zaten birşey elde edemiyordum.
Karnım acıkmıştı ne zamandan beri uyuduğumu bilmiyorum.
Mutfağa gittim dolapta birşey var mı diye baktım. Sandviç işimi görebilirdi.
Kendimi birde meyve suyu koydum. 15-20dk sonunda doymuş sayılırdım.
Temiz hava almak için sokakta yürüyüş yapsam güzel olabilirdi. Zaten yağmurda dinmişti.
Ekine söylemi miydim yoksa söylememeli miydim bilmiyorum. Eve geldiğimde bana kızmaması için söylemek daha mantıklı geliyordu.
Odasına gittim kapıyı tıktıkladım. Ses gelmemişti. Kapıyı yavaşça açtım.
Mışıl mışıl uyuyordu.
Kısık bir ses tonu ile "Ekin" diye seslendim.
Yatağa oturup onu uyandırmak için saçları ile oynadım. "Ekin kalk bi"
"Hmm Seçil sen misin?"
"Evet kalk birşey diyeceğim"
"5dk daha!" Uykulu hali gerçekten çok tatlı oluyordu!
"Ekin ben dışarı çıkıyorum biraz hava alacağım" ayağı kalkacağım sırada kolumdan tutup beni yatağa çekti. Yan dönüp bana sarıldığında birşey diyemedim.
"Hayır yarın sabah berber çıkıp hava alırız güzelim" dedi mırıltılı sesiyle.
Onunla uyumak huzur veriyordu. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya verdim.
---
Kapı bi anda açıldığında o korkuyla nasıl uyandığımı bile anlamadım.
Ekinle ikimizde aynı anda yatakta oturur hala geldik. Ekin bana dönük oturuyordu çünkü onu bacaklarının arasında duruyordum!
Damla ve Semih aynı anda "Basıldınız!" Diye bağirmıştı.
Ay noluyo noluyo!
"Dün gece ne yaşandı doğru söyleyin!"
"Ay Semih birşey yaşamadık"
"Hee bende yedim zaten" dedi Damla.
Ekine baktığımda bana sırıtarak bakıyordu. Bu durumdan zevk mi alıyor bu!
"Tamam tamam biz gidelim siz sevi-"
"Damla!" Bağırdığımda ikiside hızlı bir şekilde odadan çıktılar.
Ekin kendini tekrar yatağa bıraktığında bende kendimi Ekin gibi yatağa attım.
"Günaydın" dediğinde kafamı ona doğru çevirdim. Oda bana dönüktü.
"Günaydın"
"Ekin benim canım sıkıldı kaç gündür evde boş boş oturuyoruz"
"Avm'ye gidelim mi ne dersin? Hem sana kıyafet alırım telefonunun yerini kıyafetler doldurursun. Kısaca telefonunun bedeli sana kıyafet almak olsun ne dersin?"
"Olurr!" Dedim ve Ekin'e doğru yuvarlanıp ona sarıldım.
Saçlarıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim.
"Hadi kalk hazırlan bakalım!" İkimizde yatakta tekrar oturur hale geldiğimizde "kahvaltı yapmayacak miyiz?"
"Dışarıda yaparız"
"Okeyy! Ben hazırlanmaya gidiyorum" hızla odadan çıkıp odama gittim.
Hava durumuna baktığımda yağmur gösteriyordu ve hava 30° derece gösteriyordu demeyi çok isterdim ama Ekin diye bir varlık yüzünden malesef ki telefonum yoktu!
Hava durumu hakkında düşündüğüm tahmin ile kombinimi hazırladım.
Papatyalı beyaz şort, düz beyaz askılı bir crop ve üstümde ten rengi gibi örgü salaş bir hırka giymiştim.
Ekin kapıya tıklayıp "Hazır mısın girebilir miyim?" Diye sorduğunda "Gir!" Diye seslendim.
Ekin içeri girdiğinde baştan aşağı beni sürmüştü. En son göz teması kurduğunda gülümsedim.
"Woww! Bu ne güzellik"
"Sende çok şık olmuşsun!"
Ekin siyah pantolon, üzerinde beyaz sade bir t-shirt giymişti.
"O zaman çıkabiliriz!" Dediğinde "Evet!" Dedim heyecanlı bir ses tonu ile.
Aşağı indiğimizde Semih, Damla, Efe ve Naz mutfakta kahvaltı hazırlıyordu gerçi Efe pek birşey yapmıyordu ama olsun.
Semih "Hadi yardım edinde çabucak hazırlayalım" dediğinde Ekin'e baktım.
"Biz dışarıda yiyeceğiz şimdi çıkıyoruz bayy!" Dedi ve elimi tutup beni dışarı çıkarttı.
Ekin'in arabası ile gidiyorduk ben on koltukta oda sürücü koltuğunda oturuyordu.
Bizi bekle AVM!
~~~
Bolca oy ve yorumlarınızı bekliyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek
Novela JuvenilSeçil Marsel. Arkadaşı, Damla Akkay. Yeni bir okula giden genç kızlar. Yeni arkadaşlar yeni olaylar yaşıyor. Ekin Sarca. Seçil Marsel, onadan hoşlanıyor, fakat ilk başlarda hislerimi kabullenemeyen bir kız. Sınıftaki herkes Ekin'in birşey sakladı...