17. Bölüm

46 11 90
                                    


İyi okumalaaar :)

Sezer Sarıgöz - Sarılsak mı artık
....

Nihayet toparlanıp derslere kendimi vermeye başlamıştım. Vizelerde başladığı için biraz zorlanıyordum.

Sınıf arkadaşlarım sağolsun bana çok yardımcı oluyorlardı.

Fazlasıyla çalıştışımız dersi yarıda bırakıp artık evlere dağılma kararı aldık.

Eşyalarımı toparlayıp çantamı koluma taktım. Arkadaşlarıma görüşürüz diyip kampüsün kafeteryasından çıkıp hızlı adımlarla yürüdüm.

On dakika'ya otobüs geçicekti ona yetişmem lazımdı.

Bahçe kapısında dergilerden çıkma Kıraç'ı gördüğümde nefesim kesilir gibi oldu.

Yanına gidip beline sarıldım. "Dişi kurdu'm bende seni bekliyordum"

"Arasaydın keşke daha erken kalkardım oradan"

Yüzümü avuçları arasına alıp bana doğru eğildi. "Dişi kurdu'm sen orada ders çalışırken ben sana nasıl kalkta gel diyeyim? Üstelik vize haftanın olduğu zamanda"

Yanaklarımı sıkıp alnımdan öpünce onun yüzüne baktım. Ben nasıl bir şey yapmıştım da karşılığı olarak bana gelmişti.

Şimdi bir sarılıp bir daha ayrılmamak vardı.

Elimi tutup yüzüme baktı. "Sizinkiler hep bizde seni almaya geldim"

Bir anda hem onun hem beklemediği bir şey yaptım. Uzanıp gamzesinden öptüm.

"Bana bak dişi kurdu'm sen kaşınıyorsun ha" diyip tuttuğu elimi öptü.

Onların kapısına geldiğimizde hala ayrılmayan elimize baktım.

"Kıraç" diyip bana döndüğünde hala ayrılmayan elimizi gösterdim.

"Benim için hava hoş görürlerse birlikte olduğumuzu ciddi düşündüğümüzü söylerim"

"Birlikte olduğumuz derken? Biz birlikte miydik?"

O an durup bana baktı. Nerde bir şey unuttum diye düşündüğünü umuyordum.

"Nasıl ya? Biz birlikte değil miyiz? Seviyoruz işte birbirimizi"

"Onu da ben mi söyliyeyim sana Kıraç bir zahmet kendin düşün"

Ellerimizi ayırıp kapıya yürüdüm. Zile bastığımda Emre açtı. Bana fırsat vermeden sarıldığında bende ona sarıldım. Daha sabah görmüştüm ama özlemiştim sıpayı.

Ayrıldıktan sonra Emre kolunu omzuma attığında beraber salona geçtik. Peşimizden de Kıraç gelmişti.

Sırasıyla oturduğumuz koltukla ellerim kucağımda üzerimde ki gömleğim ile oynuyordum. Kenarının ipinin söküldüğünü gördüğümde biraz moralimi bozdu. Çünkü en sevdiğim gömleğimdi.

Omzuma aniden atılan kolla irkildim. Kolun sahibi ne kadar Kıraç olmasını istesem de malesef ki Emre'ydi. Beni göğsüne çekti.

"Abla benim bir arkadaşımın yanına gitmem lazım beni idare eder misin?" Diye fısıldaması ile ona dönüp evet anlamında başımı salladım.

"Çok geçe kalma annemleri biliyorsun!" Dediğimde yanağımdan öptü. "Balsın sen bal. Birtanem" diyip hemen fırladı.

Arkama yaslanıp başımı geriye vereceğim sırada başım bir kola çarpınca direk Kıraç'a baktım.

𝘔ü𝘦𝘴𝘴𝘪𝘳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin