26. bölüm

44 9 57
                                    

İyi okumalar...

Rauf & Faik - это ли счастье?

İrem Derici - Düşler ülkesinin gelgit akıllısı

Bahadır Sağlam - Herkesler Tanır ( aşağıda sözlerini bıraktığım şarkı)
...

Telefonumun çalması ile gözlerimi araladım. Sesin geldi tarafta elimi uzattım. Yorganın altında bulduğum telefonu kim olduğuna bakmadan açıp hoparlöre verdim. Kıraç aramış.

"Efendim"

" Susma konuş yalnızlığım
Bak yine kandırmasın
Söyle güzel kaçıncı yaşın
Yokluğunla yandı bu başım
Sen susarsan aşım dökülür"

"Kıraç" dedim hıçkırarak. Gözlerim dolmuştu.

"Doğum günün kutlu olsun dişi kurdu'm. Özür dilerim burayı temizleyemediğimiz için gelemeyeceğim yanına"

"Kıraç yine mi! Zaten doğum günü kutlamayı sevmiyorum ki ben"

"Tekrar özür dilerim kapatmam lazım operasyona çıkmamız lazım"

"Kafana takma lütfen ve kendine çok iyi bak" diye mırıldandım. "Sende kendine iyi bak dişi kurdu'm bulduğum boşluklarda aramaya kalkıcam ben seni" 

"Arayacağım diye de kendini zorlama"

"Tamam güzelim kapatıyorum" diyip kapattı.

Saate baktım telefonumdan.

05.48

Hatay için şuan şafak vaktiydi.

Yanımda uyuyan Emre'ye baktım. İki haftadır sürekli kabuslar görüp kendine zarar verdiği için onun yanında uyuyordum.

İçime gelen sıkıntı ile yataktan çıktım. Emre'nin üzerini örttüm.

"Eflin" diye mırıldanması ile kaşlarımı çattım. "Eflin'im"

Şirin balerinin adını da sonunda öğrenmiştik.

Saçlarını öpüp odadan çıktım. Mutfağa gidip ocağa su koydum.

Telefonumu karıştırmaya başladım.

.

Dersten çıkmıştım eve doğru ilerliyordum. Telefonum çalınca çantamdan güç bela bulup çıkardım.

"Efendim Feride teyze"

"Kızım benim sırtım çok fena tutuldu yardıma gelir misin? Biliyorsun Laçin kaç zamandır dedesinin yanında"

"Tabi gelirim Feride teyze"

"Tamam kızım bekliyorum ben seni" diyip telefonu kapattı. Geri dönüp Feride teyzenin yanına gittim. 

Kapıyı açamayacağını bilerek Kıraç'ın bana bıraktığı anahtar ile kapıyı açıp içeriye girdim.

"Feride teyze" diye seslendim. Odasına yukarı çıkmak için merdivenlere yöneldim.

"Salondayım kızım" merdivenlerden çıkacakken seslenmesiyle salona ilerledim.

"Doğum günün kutlu olsun Asena" diye hep bir ağızdan söylemeleri ile inanamayarak onlara baktım.

"Ya şaka diyin lütfen" diye mırıldandım. "Malesef abla şaka değil"

Emre'nin göz kırpması ile ona kötü kötü baktım. Çok iyi biliyordu cidden sevmediğimi!

Herkes ile sarıldıktan sonra Feride teyze gelip sarıldı.

"Kızım bunu Kıraç senin için bırakmıştı. Doğum gününde veremem için"

Ondan ayrılıp elinde ki hediye kutusunu aldım. Kutunun kapağını açtım.

Büyüyen gözlerimle kutunun içine baktım. Kenarda duran parfüm ve tişörtü aldım. Çok güzellerdi. Altta bulunan notu aldım.

Sana olur mu bilmiyorum. Gönül isterdi ki beraber alalım veya değiştirelim ama büyük ihtimalle sen bu yazıyı okurken ben görevde bilmem kaçıncı operasyonuma gitmişimdir. Diğer küçük kutuda da benim günlük kullandığım parfüm ve tişört var beni özledikçe onlar sana yoldaş olsun. Doğum günün kutlu olsun. Nice güzel sağlıklı ve benli yıllarına. Yeni yaşının sana daha çok mutluluk getirmesi dileğiyle seni çok seviyorum dişi kurdu'm

En kısa zamanda sana kavuşmak dileğiyle { askerin }

Çabucak dolan gözlerim ile diğer küçük kutuyu açıp içinden tişörtü alıp burnuma götürdüm.

Kendine has kokusu burnuma dolunca kendime hakim olamayıp ağlamaya başladım.

"Ah be kızım yapma şöyle" diyerek Emre bana sarıldı.

.

"Daha ne kadar bu durumda olucak. Harap oldu kızcağız"

Ne kadar süredir bilmiyorum ama Kıraç'ın yatağına uzanmış tişörtü burnumda ağlıyordum. Arada uyuyakalıyordum tabi!

"Kıraçsız olmak ona yaramadı"

"Ne zaman gelecekmiş belli mi?" Diye sordu birisi, kim olduğunu çözemiyordum. Kafamı kaldırıcak halim kalmamıştı.

"Ne kadar sürer o da bir şey diyemiyor. Gerçi Kıraçta kötü etkilendi şehit olan arkadaşları filan da varmış hatta"

Duyduklarımla doğrulup konuşanlara döndüm. "Siz ciddi misiniz?" Diye sordum.

Evet dediklerinde telefonumu aradım. "Abla ne arıyorsun" Emre yaşlarında ama kısa boylu tatlı bir kız vardı.

"Telefonumu arıyordum"

"Eflin neredesin" Emre'nin seslenmesi ile kıza baktım. Meğer bizim beyefendinin gönlünü kaptırdığı kız buydu.

"Burdayım Emre de ablanın telefonunu verir misin? İstiyor da?"

Emre yanıma gelip boşluk kısma oturup telefonumu kucağıma koydu. Hızlıca ekranı açıp Kıraçı aradım ama meşgul çalıyordu. Dolan gözlerimi Emre fark edince başımı omzuna koydu.

"Abla onların ve benim mesleğimiz bu! Yeri geldiğinde mesleğimiz için ölürüz!"

Haklı olduğunu hatırlayıp gözyaşlarımı sildim. Onların mesleği buydu ve uğruna canlarını feda edebilirlerdi.

Ellerimin tutulmasıyla bakışlarım oraya kaydı. Eflindi.

"Asena abla" dedi. Fakat sesi çok kırgın çıkmıştı. "Biliyorum bizim için zor ama onlar bu zorluğu severek isteyerek seçtiler"

Emreden uzaklaşıp Eflin'e sarıldım. "Emre seninle tanıştığı için çok şanslı" diye mırıldandım. 

.......

Evet arkadaşlar o malum sahneyi diğer bölüme yazmayı düşünüyorum.

Bir sonra ki bölüm Kıraç teklif yapıcak.

Tahmin edin hadi Kıraç nasıl bir teklif edecek?

(tahminde bulunulmadıkça bölümü atasım yokmuş)

Selam

Merhaba

Güle güle

𝘔ü𝘦𝘴𝘴𝘪𝘳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin