İyi okumalaaarİrem Derici - Sevgi olsun taştan olsun
Mabel Matiz - Öyle kolaysa
Pinhani - Hele bi gel
.......
Durgun bir şekilde etrafa bakan Kıraç'a baktım. Hala aynı şekildeydi. Benim zorumla yiyip içiyordu. Gerekmedikçe konuşmuyordu.
Gözlerimden boşalan yaşlar ile sesli bir şekilde burnumu çektim.
Bakışları bana döndü. "İyi misin?"
Bir şey demeden kitabın son sayfasını okuyup gözyaşlarım ile kitabı göğsüme bastırdım. Oturduğum yerden kalkıp onun yanına oturdum.
"Kitap kötü sonlu bitti"
Kitabın önünü gösterdim. O kadar hevesle almıştım ki kitabın sonunda kadın karakterde kendimi görmüştüm.
Ah be Catherine ben senim resmen. Kaderimiz bir yazılmış heralde. Elimde ki silahlara veda'yı masaya bırakıp Kıraç'ın göğsüne uzandım. Başımı göğsüne koydum.
Kıraç omzumda ki saçlarımı severken gözyaşlarımı silip ona sarıldım. Onunla bu halde olmayı özlemiştim.
"Saçlarını niye kestin ki ben seviyordum uzun şeklini" göğsünden kalkıp yüzüne bakıcaktım ama izin vermedi.
"Anlatıcam ama gerçekten nereden nasıl başlayacağım bilmiyorum. Zamana ihtiyacım var daha ben ne kabullenebildim, ne de atlatamadım"
Saçımın üzerinden öptü. "Tamam istediğin zaman olsun kendini hazır hissettiğinde anlat ama olur mu"
Kapının çarpma sesi ile korkudan sıçrayıp Kıraç'ın omzundan doğruldum. Bütün endamı ile içeriye giren Barış'a baktım.
"Ooo Asena hanım bıraktığım gibi buldum yine seni"
Ayağa kalkıp Barış'a doğru ilerledim. Ben yaklaşınca kollarını açtı. "Üf canım arkadaşım nasıl özlemişim" diye mırıldandı. Bana kollarını sarıp sağa sola salladı.
Öksürük sesi ile Barış beni itip arkada duran Kıraç'a baktı. Tanımıyordu normalde ama büyük ihtimalle o olduğunu anlamıştı.
"Neyse Asena'cım akşam bizim çocuklarla içmeye gidicez haberin olsun sizi de bekleriz"
"Tamam Barış ayarlarım ben bizim çocukları"
Barış odadan çıkar çıkmaz omzumda elini hissedip arkama döndüm. "O dallama kim?"
"Barış önceden bir süre aynı timdeydik sonra anlaşamadık diğer kişilerle falan bir sürü olay oldu ben şimdi bulunduğum time geçtim"
Telefonumun çalması ile bakışlarım ekrana düştü. Hemen odadan çıkıp aramayı cevapladım.
"Asena hanım bu sene unuttunuz sanırım bizi" diye aramayı cevaplar cevaplamaz sitem eden Aynur hanım'a tebessüm ettim.
"Hayır unutmadım tabi bu aralar hem yoğundum gerçi bugün işim yok şimdi hazırlanıp çıkıyorum hatta"
"Tamamdır Asena hanım sizi bekliyoruz biz, iyi günler"
İyi günler dileyip komutanın odasına gittim. İzin işlerini zorda olsa hallettim.
Odama dönüp sırt çantamı çıkardım. Bir tişört ve eşofman koydum, gerekli olabilecek birkaç eşya daha koyup odamı toparladım.Gözle görünür bir dağınıklık olmadığına kanaat getirdikten sonra çantamı alıp odadan çıktım.
Sessiz sakin olan koridorlarda geçerken duvarlara baktım. Kim bilir kim neler yaşamıştı bu koridorlarda! Bu koridorların her duvarları iyi ya da kötü bir anıya tanıklık etmişti.
İçim daralınca kendimi zor bir şekilde bahçeye attım. Yavaş adımlarla kışlanın çıkışına doğru ilerledim.
Kulaklığımı takıp merkeze doğru yürüdüm. Gideceğim yere giden minibüslere binip ücreti verdim.
......
Minibüsten indikten sonra karşımda kalan binaya baktım. Gözlerim doldu.
Buğra Han yetiştirme yurdu
Derin bir nefes alarak bahçesine girdim. Sevinçle oradan oraya koşturan çocukları gördüm.
Sakinleşmek amacıyla banka oturdum. Oturmam ile adımı duymam bir oldu.
"Asena ablam gelmiş"Kollarımı açıp bana koşarak gelen Umay'a baktım. "Koşma Umay"
Adımlarını yavaşlatıp kollarımın arasına girdi. Kucağıma alıp saçlarını öptüm. Umay'ın bana göre minik kalan ellerini bedenime sarınca gözlerim doldu.
Ona belli etmeden gözlerimi sildim. "Ben yarın akşam getiririm Umay'ı"
"Tamam Asena hanım iyi eğlenceler size" diyen Aynur hanıma teşekkür edip kucağımda ki Umay ile birlikte ayağa kalktım.
Kendini yere bıraktırarak elimi tuttu. "Asena abla Orkun abimlerde gelecek mi?"
"Sen istersen gelir ablacım" dedim minik elini kavrarken.
......
"Hani bizim prenses nerede?" Diyerek mutfaktan salona geçen Orkun'a baktım. Peşinden Miraç, Kıraç, Korkut, Barış ve diğerleri geliyordu.
"Orkun abi" diyerek kucağımdan atlayan Umay'ı yavaşlatmaya çalıştım. "Koşma Umay"
Kıraç bir süre bana baktı. Bunu gerçekten yaptı. Ayağa kalkıp yanlarına gittim. "Asena ben acıktım" Barış'a dümdüz baktım. Miraçın yan versiyonuydu.
Başımı tamam anlamında sallayıp mutfağa geçtim. Dolaptan malzemeleri çıkarttım.
"Asena" Barış'ın seslenmesi ile ona doğru döndüm. "Ulan aptal seninkinin timi buradayken bu kızı niye getiriyorsun buraya"
"Ne yapayım illa ki bugün yarın öğreneceklerdi. Zaten bu gidişle başkasına verecekler Umay'ı"
"Hayırdır gençler ne kaynatıyorsunuz öyle" diyerek yavaş adımlarla içeriye giren Kıraç'a baktım. Bir şey demeden arkamı dönüp önümde ki soğanı doğramaya devam ettim.
Gözlerim yanmaya başlayınca bıçağı bırakıp burnumu çekerek duvarın kenarında duran sandalyeye oturdum. Gözlerimden düşen yaşların silindiğini hissettim.
Zar zor yanan gözlerimi aralayıp karşımda duran kişiye baktım.
Kıraç.
"Nedeni ne olursa olsun gözyaşı dökme dayanamıyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘔ü𝘦𝘴𝘴𝘪𝘳
ChickLitİnstagramda izlediğim bir reels videosunun yorumlarından gaza gelerek dalgasına yazdığım bir kurgudur...