2.3

1.1K 71 475
                                    

bugün yorum sayıları mükemmeldi cidden, bozmadan yenisini atayım dediiim 🌤 yeni gelen kurgu porselen kalbim'e uğramayı, yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar 🐣

"berk karışma sen ya."

uzun zaman sonra yemek yapmaya koyulmuştu aybike ve ikisi için bir şeyler hazırlamak istiyordu. bunu tek başına yapmak istiyordu ama berk kadının yorulmasını istemiyordu.

"güzel bebeğim hızlı hareket ediyorsun, kendini yoruyorsun ve dikkat etmiyorsun ama." tavada kavrulan sebzelerin altını kapattığında hala sıcak olan ocaktan uzaklaştırarak tezgaha yasladı kadını.

"dikkat ediyorum ben! kendim yapacağım."

çocuksu tavrıyla gülmemek için dudağının içini ısıran adam eşinin dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktığında da saçlarını sevdi. beyaz elbisesi ona oldukça yakışırken de kendindeki beyaz tişörtü ve zinciriyle her zamanki gibi oldukça uyumlulardı.

kadın, kıkırdayıp tezgaha yönünü döndüğünde de püre haline getirdiği patatesi ve berk'in bayıldığını bildiği yoğurtlu salatasını da tamamlamaya çalışırken beline sarılmış adam çenesini omzuna yerleştirmişti.

"mm, sevgilim. neler yapmışsın sen hemen öyle ya?"

elleri önünde birleştirdiği kadının karnında gezinirken arada göğsüne gidip yumuşak dokunuşlarla okşamayı ihmal etmiyordu. hoşuna giden kadın gülümserken de onu yanağından öptü uzunca.

"rahat dur berk. ben yemek yaparken hep bunu yapıyorsun."

omzuna da öpücükler sıralayan adamla gülerken uzaklaşıp çoktan kızarmış tavuğu çıkarmak için fırını açtı.

"ay, elim yandı ya."

fırının buharıyla eli pişen kadının sızlanarak elini sallayıp üflemesiyle hemen yanına gelmişti endişeli adam.

"acıyor mu bitanem?"

"acıdı biraz."

kadının elini dudaklarına götürerek hemen öpüp serinlettiğinde tamamen yumuşamıştı kadın.

"geçti mi güzelim?"

"geçti."

gülüşünden kokuluca öptüğünde fırına yaklaşmasına izin vermeyerek kendisi çıkardı tavuğu. tezgaha bırakıp soğumasını beklediğinde de dolabı açıp en alttaki tabakları almak için hepsini kaldırdı kadın, biraz ağır olmaları zorlamıştı onu.

"aybike ne yapıyorsun ya? bir şey kaldırmaman konusunda anlaşmıştık."

kadının elinden tabak yığınını aldığında da öfkeli ve kıyamayan bakışlarını sunup tezgaha koymuştu yığını.

"berk alt tarafı birkaç tabak. abartma sevgilim, iyiyiz biz."

"güzelim birkaç tabak olabilir ama ağır gelir sana. ben taşırım bana söyle. sonra yemek yapmana izin vermiyor oluyorum ben, al bak."

alttaki tabakları çıkarıp kalanları kolaylıkla yerine koyduğunda bakışlarını alt dudağını dişleyerek onu izleyen kadına çevirmesi uzun sürmemişti.

"evet, evet. taşırsın sen. güçlü sevgilim benim." adamın üst kol kaslarını yoklayıp omuzlarına yöneldiğinde gömleği zorlayan sert kaslara dokunmak yutkunmasına sebep oluyordu.

"başka neleri taşıyabilir güçlü sevgilin... bir bakalım."

berk'in onu hızla kucağına kaldırışıyla gözlerini açıp boynuna sarıldı aybike. alt dudağını kavrayan dudaklarla adamın yanaklarını avuçladığında yeniden kol kaslarını sıktı, nefes kesiciydi.

eşinin üst dudağını emip geri çekildiğinde adamın boynuna öpücük bırakıp inmişti kucağından.

"sen mutfaktan çıkıyorsun artık ve ben masayı tek başıma hazırlıyorum, itiraz yok." yemeği tek başına yapmak istediğini söylemesine rağmen yardım etmeye çalışmış ve şuan pes etmiş kızılın masaya geçmesini sağladı. "tabakları teker teker taşıyabilirim sonuçta."

ortasına mum da koyduğu masayı hazırlayıp özenle kestiği tavuğu, püreyi ve salatayı orantıladığı tabakları getirdi. her zaman çok lezzetli yemekler yapardı aybike ve berk buna bayılırdı. karşısına oturan kadının eline aldığı şarap şişesini ondan alırken mızmızlanmasına izin vermedi.

"berk, bir kadeh sadece."

"olmaz bebeğim, kızımızı düşün. ben de içmeyeceğim bak."

yerinden kalkıp buzdolabının açılıp kapanma sesinden bir süre sonra yeniden geldiğinde göz devirdi genç kadın.

"meyve suyu mu cidden?"

"evet bebeğim, portakal suyu hatta. en sağlıklısı." ikisinin de bardaklarını doldurduğunda elini elleri arasına alıp öptü berk. eşiyle yaptığı bütün aktiviteler gibi onunla yemek yemeye de bayılıyordu.

yemeğin bitişiyle genç kadın biraz uzanmak istediğini söyledi. hamilelik hiçbir şey yapmasa bile yoruyordu. berk de eşiyle beraber yatağa girip yatak başlığına sırtını yaslayarak eşinin göğsüne yaslanmasını sağlamıştı. aybike resmen minicikti ve kolayca sarıp sarmalayabiliyordu onu.

"berk, bize bizden bir şeyler anlatsana yine. hani hafızamı kaybettiğimde anlatıyordun ya, yine anlat. hatırlasam da dinlemek istiyorum."

saçlarını öpen adam kadının şeker kokusundan çektiği nefesi derince bırakıp sarmaladığı omzunu sevdi çiçeğinin.

"bizden bir şeyler... düşüneyim biraz."

3 yıl önce, şirket yemeği

"şirketin yemeğine, sadece asistanınızla gitmeniz sizce de biraz garip değil mi berk bey?"

"bilmem," dedi sesine en imalı tonunu eklemeyi bırakmayan adam. "şirket yemeği sonuçta, sen de benim asistanımsın. en doğru kişiyleyim bence."

adamın dediği cümle hafif tebessümüne sebep olurken ses tonu, mimikleri ve öne çıkmış üst dudağı başını döndürürken hacimli saçlarını tek tarafta topladı. adamın bakışlarının boynunu bulmuş oluşuyla gülümserken yemeğine odaklandı sessizce.

eti küçük parçalara ayırıp yerken adamın bacağına bacağını yanlışlıkla numarasıyla değdirdiğinde bakışlarındaki değişimi görmek hoşuna gitmişti. aralarında bir şey vardı, devamlı yükselip inen ateş gibi yoğun bir kimya. yutkunuşuna şahit olduğunda gülümseyip adamın ısıtmış olduğu bacağından çekti bacağını. bu yemeğin amacını anlamıştı zaten ama berk bey'in konuya erken gireceğini düşünmemişti sadece.

"aybike, aslında iş yemeğinden de önemlisi benim sana söylemem gereken bir şey var."

adam elini tuttuğunda gözleri kocaman açılan kız kısıkça güldü, patronu da olsa dize getirebilirdi.

"özür dilerim. ihaleyi kazanamamamız senin suçun değildi, tam tersine en çok sen çalışmıştın bu proje için. biliyorum ama fazla sert davrandım sana, özür dilemem gerekli."

elini elinden çeken kıza ise bozulduğunu belli etmemişti berk. "sorun değil berk bey, affedildiniz." kızın eline aldığı kadehi aynı renk koyu dudaklarına götürüşünü izlediğinde yine aynı renk koyu bordo elbisesinin ona ne kadar çok yakıştığını düşünüyordu, beyaz tenine.

içtiği şarapla yutkunup dilini dudakları üstünde gezdiren kızı izlemeyi bırakarak yemeğine döndü. bu gecenin daha farklı bitmesini dilerdi.

hala sen | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin