31.08.22
20.38Bu yoktu anasını satayım içimden geldi kdjdldh 🖤 Umarım bölümü seversiniz...
Çoğu zaman ailemin neden bıraktığını düşünmüştüm. Belki doğduğumda hastaydım belki de çok fazla yük olmuştum. Bir bebeğin ihtiyacını karşılayamayacak kadar imkanları yoktu. Belki de ölmüşlerdi.
Ne zaman düşünsem karışık bir paradoksa giriyordum ve işin içinden çıkamıyordum.
Bazen ailemin beni bırakma ihtimaline karşı sinirleniyor, nerede hata yaptığımı özellikle çocukken nasıl bir hata yapabileceğimi düşünüp üzüntü denizine giriyordum.
Bazen de ailemin elim bir şekilde öldüğü için hayatta zavallı bir şekilde yalnız kaldığımı düşünüp ağlıyordum.
Benim yaşıtlarım yurtta her gelen aileye bakıp evlatlık olarak alınmak ve aile kavramını öğrenmek istiyordu.
Çoğu zaman aileler sadece keyfine geliyordu, kendi çocuklarına ders vermek amacıyla bizle dalga geçermiş gibi geliyor ve bizi kabullenmezsen gideceğin yer bu izbe yer olur diye tehdit ediyordu. Onlara göre biz, yanlış örnek gösterilen bir araçtık.
Yanlış değildik ama başımızda anne, babamız olmadığı için yanlış olarak gösteriliyorduk. Bunu bize dibine kadar hissediyorlardı.
Çok nadir güzel insanlar vardı. Bayramda veya herhangi bir özel günde bizi ziyaret eden bize küçük hediyeler getiren ve o günlük yalnız hissetmemizi engelleyen kişiler...
Bir çikolataya kanan minik kalbimizi ısıtıyorlardı.
Ben diğer günün aynı geçmeyeceğini anlayabildiğim halde, bazı küçükler her gün onları bekliyordu. Gece yatarken huzurlu uyuyan çocuklar sabah kalktıklarında üzüntü şelalesinde boğuluyorlardı.
Ne kadar anlatmaya çabalasak ta anlayabilecek yaşta değillerdi.
Yurt müdürümüz mutfağı sinema salonuna çeviriyor ve hüzün bulutlarını az da olsa dağıtmayı başarıyordu.
Cidden ona çok şey borçluydum. Borçluyduk. Benim çıkış yaptığım sene yaşı gereği işten ayrılmıştı. Duyumuma göre işten çıksa bile hala yurda uğrar ve çocuklarla vakit geçirirmiş.
Tek katlı bir binada torunuyla yaşadığını da duymuştum. Birbirlerine iyi geldiği ve tam bir anne - oğul ilişkisi olduklarını da söylemişti.
Bunları söyleyen yurdun temizlikçisi Yurdagül ablaydı. Ziyarete gittiğimde anlatmıştı. Hatta böyle bir insanın kırk yılda bir geldiğini de vurgulamıştı.
Yurdagül abla çoğu çocuğa kendini nasıl koruması gerektiğini öğretmişti. Benim ilk senelerimde yoktu. Bize müdürümüz öğretmişti. Çocukların anlayabileceği dilden, bazı fiziksel temasların sevgi değil can yakabileceğini öğretmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş
Teen FictionKaybola kaybola oluşuyor insan. Ahter ' in ismi ona yol göstermesi için konulmuştu , lakin ismini koyan insan aslında kaybolmasını sağlamıştı . Ahter yolunu bulabilecek miydi ? Not : Konusu ''Aile'' kitabıdır. Zamanla annesini , babasını ve abilerin...