" İşte bu da benim oğlum Kim Seungmin. Eşimden geriye kalan tek ve en değerli hatıram." Bu cümleyi kurarken babasının gözleri parlıyordu. Ne kadar da içten söylemişti. Acaba rol mu yoksa gerçek miydi?
Seungmin babasının kurduğu cümleye mi, yoksa misafirin parkta karşılaştığı o çocuk olmasına mı şaşırsın, bilemedi. İlk seçenek daha şaşırtıcıydı. Hyunjinde olan bakışlarını çekip Felixin yanına oturacaktı ki, babası:
" Oh, hayır, Seungmin, buraya en başa geç."
Bu gün kaçıncı şokunu geçiriyordu Seungmin? Babasını bu kadar ince davranmasına zorlayan bir şey mi var yoksa bunu kendisi isteyerek mi yapıyordu? Şaşkınlığını belli etmeden en başa - Hyunjin ile yüz yüze oturdu. Hyunjin yüzünde çekici bir gülümseme ile Seungmine bakıyordu. Bunu farkeden Minho alttan Hyunjini dürttü.
" Olm, öyle bakma, adam yanlış anlayacak."
" Kim konağına hoşgeldiniz. Sizi evimizde ağırlamak bizim için bir onurdur."
" Hoşbulduk, Seungmin."
" EyvAllah, kardeşim, hoşbulduk."
Changbinin bir taraftan yemeğini yiyip diğer taraftan kurduğu bu cümle resmiyetten kenarda kaldı. Bu yüzden tüm bakışları istemeden üzerine topladı:
" Öhm, yani hoşbulduk. Teşekkürler."
" Giysilerin çok hoş, Seungmin. Modayla ilgileniyor musun?"
"Pek sayılmaz, hayır. Sadece beğendiğim şeyleri giyerim."
" Zevkini sevdim."
" Teşekkür ederim."
" Rica ederim. Biliyor musunuz, bay Dae-jung, bizim şirketimiz aynı zamanda moda ile ilgileniyor. Ve bu sıralar yeni bir model arıyorduk."
Minho Jisunga fısıldadı:
" Öyle bir şey mi vardı la?"
" Farklı bir pozisyon daha. Gerçekten, ilgi çekici."
" Oğlunuz aradığımız modelle birebir aynı. Eğer kabul ederseniz, onu yeni modelimiz olarak seçmek istiyorum. Bu aramızdaki bağı da güçlendirir. Yani şirketler arasındaki bağı."
Dae-jung Seungmine baktı. Oğlu gerçekten çok hoştu. Sahip olduğu masum karakteri, Ay Tanrısı gibi parlayan beyaz teni, sadece bakınca bile ne kadar yumuşak olduğu anlaşılan koyu kahverengi saçları... Bunu daha önce hiç bu kadar derin farketmemişti. Oğlu tam da hayat kazanmış bir Masumiyet Heykeliydi.
" Benim için bir sakıncası yok. Ama Seungminin de fikrini sormak lazım."
" Ne dersin, Seungmin? Bizimle iş birliği yapmak ister misin?"
" EVET! A şey yani, evet. Özür dilerim."
Hyunjin gülümsemesini büyüttü.
" Güzel! Seninle harika işler başaracağız." Hyunjinin yüzündeki gülümseme çekicilikten sinsiliğe geçmişti. Kim bilir, ne gibi planları vardı?
O sırada Dae-jung'un telefonu çalar:
" Ah, özür dilerim. Buna bakmam lazım."
" Sorun değil, lütfen devam edin."
Telefonunu açmak için bahçeye çıktı.
" Ee, Seungmin. Bize biraz kendinden bahseder misin?"
"Şeyy, bahsedilecek bir yanım yok. Söyleye bileceğim tek şey adımdı ve onu da zaten babam söyledi."
" Aa, hadi ama. Zevklerinden bahsede bilirsin. Seni daha yakından tanımak istiyorum. Yani istiyoruz."
" He aynen. İstiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet Heykeli [ HyunMin/SeungJin ]
FanfictionHayatındaki koca boşlukta kaybolan, yıllardır sahip olduğu huzursuzluğun sebebi olan eksik ama eşsiz parçasını arayan Hwang Hyunjin, içindeki çocuğu büyütemeyen, hayatı kâbus dolu gecelerden oluşan Kim Seungmini kurtararak yapboz hayatını tamamlar...