14. bölüm

691 63 168
                                    

Hyunjin ve Seungmin arabada eve dönüyorlardı. İkisi de sessizdi. Hyunjin şuanda tüm öfkesini parmak boğumlukları beyaz olana kadar sıktığı direksiyondan çıkıyordu. Seungmin olanları ondan sakladığı için kızgındı. Ona güvenmiyor muydu, yoksa korkuyor muydu?

Diğer taraftan Seungmin koltukta uykuya dalacak kadar yorgundu. Hyunjin gittikten sonra Eukwang işleri zorlaştırdı. Mola saatlerini bile azalttı. Bu günün yorgunluğu azmış gibi Eukwang'ın ona saldırması peki? Hyunjinden saklamaya karar verdi. Kimsenin onun yüzünden birine zarar vermesini ya da birinin onun yüzünden zarar görmesini istemiyordu. Zarar gören kişi suçlu olsa bile. Sonsuza kadar saklayamazdı, bunu biliyordu. Ama en azından kısa bir süreliğine saklaya bilirdi. Ama başarısız oldu. Aniden arabanın fren yapması Seungmini tüm düşüncelerinden uyandırdı.

Hyunjine baktığında onun da ona baktığını, yüzündeki öfkeyi görebiliyordu. Ama gözlerine derince baktığında hayal kırıklığını da göre biliyordu.

" Neden saklamaya çalıştın?"

Seungmin cevap vermedi. Veremedi. Başını eğip oynadığı parmaklarına bakmaya başladı.

" Cevap ver, Seungmin! Bana söylememen için tehtit mi etti ne yaptı?"

Sesi sert çıkacaktı ki, Seungmin'in irkilmesine sebep oldu. Hadi ama, ona Minnie yerine Seungmin diyecek kadar mı öfkelenmişti?

" Bana... Benim patronum olduğunu, çekimlere 1 dakika bile geç kalmamam gerektiğini söyledi. Aksi takdirde kötü olacağını söyledi. Beni kovabilirmiş."

Hyunjin tek kaşını kaldırdı.

" Sen ne dedin peki? Umarım cevapsız kalmamıştır."

" Ben de benim patronum olmadığını, sadece senin emirlerine uyduğumu söyledim. O da kızdı."

Bir kaç saniye sessizlik sürdü. Duyulan tek şey Hyunjinin öfkeli nefes alış verişleriydi.

" Yarın saat 7'de bekliyor olacak. Ama..."

" Ama?"

" Senin gelmemeni söyledi." Kısık sesle cevap verdi. Hyunjin derin bir nefes verdi ve arabadan inip Seungmin'in kapısını açtı ve kemerlerini çözüp onu da arabadan indirdi.

" Hadi biraz dolaşalım. Temiz hava iyi gelicek."

İkisi el ele tutmuş sokak lambalarının aydınlattığı karanlık yolda ilerliyordu. İkisi de konuşmuyordu. Hyunjin dalgın bir şekilde ayaklarına bakarak yürürken Seungmin de onu izliyordu. Hyunjini böyle üzgün görmek onun canını acıtıyordu. Hele ki bunun sebebi kendisi olunca bu acı iki katına çıkıyordu. Hyunjinin hiç bir şey söylememesi ona hiç yardımcı olmuyordu. Hyunjin kafasını kaldırıp Seungmine baktığında Seungmin hiç beklemediği için utanarak hızla kafasını eğdi. Hyunjin adımlarını durdurup Seungminin karşısına geçti ve çenesinden tutarak nazikçe yüzünü kaldırdı.

" Hadi, çekinme, söyle. Bana öyle baktığına göre belli ki, bir şey söyleyeceksin."

Bir kaç saniye gözlerine baktıktan sonra cevap verdi.

" Sen gerçekten benim patronum değil misin?"

" Tabi ki de öyleyim."

" O zaman bay Eukwang neden bunu söylediğimde bana kızdı?"

Boşta kalan eliyle Seungmin'in saçlarını okşayarak cevap verdi.

" Çünkü o benim patron olmamı kaldıramıyor."

" Lütfen beni oraya tek başıma yollama. Sen gittikten sonra bay Eukwang tüm çekimleri zorlaştırdı. Mola saatlerimizi bile azalttı. Tüm ekip çok yoruldu. Ve bu azmış gibi yaptığımız hiç bir şeyi beğenmedi."

Masumiyet Heykeli    [ HyunMin/SeungJin ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin