10. bölüm

765 64 89
                                    

Hyunjin melekler gibi uyuyan çocuğun başı ucunda oturarak saçlarını okşuyordu. Hafif aralı dudakları, ipek gibi saçları, tombul, pembe yanaklarıyla o kadar güzel görünüyordu ki, Hyunjin bu güzel manzarayı izlemeye doyamıyor, bozmaya kıyamıyordu. Bıraksalar, tüm gün burada yatağın bir ucunda oturur, saatlerce izlerdi bu güzelliği.

Seungmin yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Karşısında onu yüzündeki en güzel gülümsemeyle izleyen Hyunjini gördüğünde o da gülümsedi. Aniden kendine geldi. Bir dakika? Bu bir rüya mı? Hayır, değil. Gerçek. Ama burda ne işi vardı? Bu sorular kafasına aynı anda oturunca panikle yerinde dikleşti:

" Tunaydn, Minnie."

" S - senin burda ne işin var? Kapı kilitliydi."

" Ama pencere açıktı." Diyerek pencereyi işaret etti.

" Ama neden burdasın?"

" Senin için endişelendim."

" N - nasıl?"

" Seni sabah aradım. Ama açmadın. Henüz uyanmamışsındır diye düşündüm. Bir kaç saat sonra tekrar aradım. Ve yine açmadın. En sonda evine geldim. Kapıyı çaldım. Uzun bir süre. Ama açan olmadı. İçerde olabileceğinden ve başına bir şey gelmesinden korktum diye açık olan bir pencereden içeri girmekten başka çarem yoktu. Ki o pencere de senin odanın penceresiydi."

Seungmin bir süre Hyunjinin yüzüne bakarak anlattıklarını sindirmeye çalıştı.

" Peki şimdi saat kaç? Her halde 11 falan."

Hyunjin gülmeye başladı.

" Değil mi?"

" İkiye çeyrek var."

Seungminin gözleri sonuna kadar açıldı. Normalde bu kadar geç kalkmazdı. Bu gece çok geç uyuduğu için olmalı. Hızla yatağından kalktı ama çok hızlı davrandı ki, başı döndüğü için tekrardan yatağına düştü.

" Dikkat et, Minnie. İyi misin?"

" Evet... Evet, iyiyim."

" Hadi yüzünü elini yıka. Sonra da üstünü değiş. Seni aşağıda bekliyor olacağım."

" Peki."

Seungmin de aşağı Hyunjinin yanına indi. O gelene kadar telefonunda bir şeyler yapıyordu.

" Yiyecek ya da içecek bir şeyler ister misin?"

" Önce kendin kahvaltı yap."

" Tamam."

Mutfağa ilerleyip kendine ramen yapmaya başladı. Günün her saati bunu yiyebilirdi.

" Bir bardak su alabilir miyim, Minnie?"

" Tabi ki, hemen."

Mutfağa Seungmin'in yanına gelmek için suyu bahane etti. Suyu içerken Seungmin aniden bağırdı:

" EYVAH! ÇEKİMLER! GEÇ KALDIM!"

Tabi bunu beklemeyen Hyunjinin içtiği su boğazına dizildi.

" İyi misin? Özür dilerim." Sırtına vurarak kendine gelmesini sağlıyordu.

Öksürükleri arasında zor da olsa bu cümleyi kurdu:

" Senin - bu - ani tepkilerin - beni bu - dünyadan götürecek."

" Çok özür dilerim."

" Tamam, tamam. Geçti."

" Hala bitmiş sayılmaz, değil mi? Ben hemen gidip hazırlanacağım. Sen burda-"

Masumiyet Heykeli    [ HyunMin/SeungJin ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin