Merhaba, böceklerimm. Üzgünüm, uzun zamandır bölüm atamadım. Bu aralar çok yoğunum. Tüm hikayeyi zihnimde canlandırdım, ama yazicak fırsat olmadı, sorry aşklarım. Hadi hikayeye geçelim.
Kapıyı açtığında karşılaştıkları manzara ile her ikisi de şaşırdı.
Oda boştu. Kimse yoktu.
" NASIL OLUR?! TÜM ODALARI GEZDİM. BU SON ODA. BURADA DEĞİL DE NEREDE BU?"
Onun kadar Hyunjin de şaşırmıştı. Seungmini bu odaya saklamıştı. Peki şimdi nerede? Ama şaşkınlığını belli etmedi. Etmemeliydi.
" Size söylemiştim, bay Dae-Jung. Seungmin bu evde değil. "
İkna olmamıştı. Dolapların içine, yatağın altına, perdenin arkasına, her yere baktı. Ama yoktu.
Dae-Jung hışımla arkasını döndü ve Hyunjinin üstüne yürüdü.
" Peki bu telefonun onun odasında ne işi var?!"
Hyunjin telefonu eline alıp inceledi ve kendi telefonu olduğunu anladı. Anlamaz olaydı. Seungmini kaçırdıkları gece telefonunu almayı unutmuştu.
" Evet, bay Hwang? Sizden bir açıklama bekliyorum."
"Onu evinize getirdiğim gece. O gece çekimlerde tutması için vermiştim. Sonra almayı unuttum. Olay bu."
Dae-Jung burnundan dışarı havayı kaba tabirle bir öküz gibi solurken kızarmış gözlerini Hyunjinin gözlerine dikmişti. Daha sonra omzunu Hyunjinin omzuna vurup oradan ayrıldı. Hyunjin peşinden gitmek zahmetine girmedi bile. O kapının yolunu biliyordu ne de olsa.
Sertçe kapanan kapının sesini duyduktan sonra ne olur ne olmaz kontrol etmek için aşağı indi. Evet, Dae-Jung gitmişti. Hemen üst kata çıkıp Seungmini aramaya başladı.
" Seungmin? Minnie? Neredesin, bebeğim? Hadi çık, o gitti."
Seungmin duyduklarıyla saklandığı yerden çıktı. Hyunjinin onu sakladığı odanın yanındaki odadaydı.
" Gitti mi?"
" Seungmin? Ama sen...Nasıl?"
" Kapının arkasında saklanıyordum. İkiniz de odanın içine girdiğinizde size farkettirmeden çıktım ve yan odaya geçtim."
Hyunjin Seungmin'in anlattıklarıyla gülmeye başladı. Seungmin utanıp ensesini kaşıdı. Hyunjin gülmeyi kesip Seungmine doğru yürüdü ve onu kolları arasına aldı.
" Beni bulacak diye çok korktum."
" Bulamaz. Ben varken seni bulsa da, hiç bir şey yapamaz."
Jeongin kendi masasında oturmuş işlerini hallediyordu. Son 6 ay boyunca şirketin geliri baya yükselmişti. Son kontrollerini de yaptıktan sonra bilgisayarını kapattı. İşini erken bitirmişti ve bu bir tesadüf değildi. Beynini ve kalbini ele geçiren, hayranlığını saklayamadığı adama yazdı hemen. Onun yanına gitmek istiyordu. Bunun için işlerini erken bitirdi. Ama hiç beklemediği bir şekilde kapı çaldı. "Gir" komutunu verdiğinde odaya giren kişiyle gözleri parladı. Chan onu ziyarete gelmişti.
" Merhaba, minik tilki. Gele bilir miyim?"
" Chan hyung! Tabi ki, hadi gel.
Chan içeri geçip koltuklardan birinde oturdu.
" Yeşil çay ya da kahve? Ya da içecek başka bir şey ister misin, Channi- yani Chan hyung?"
Hyung demeği unuttuğu için içinde kendine küfürler ediyordu. Chan ise bu haline kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet Heykeli [ HyunMin/SeungJin ]
FanfictionHayatındaki koca boşlukta kaybolan, yıllardır sahip olduğu huzursuzluğun sebebi olan eksik ama eşsiz parçasını arayan Hwang Hyunjin, içindeki çocuğu büyütemeyen, hayatı kâbus dolu gecelerden oluşan Kim Seungmini kurtararak yapboz hayatını tamamlar...