Ume:
Kapı çaldı.
(Ume) - ben bakarım!
Diye duyurdum Kei'ye. Teyzem işteydi ve Kei ise yeni uyanmıştı. Akşam üstüydü. Ben bir süreliğine Kei ile vakit geçiririm ümidiyle teyzemin evine gelmiştim ama hiç umduğum gibi olmamıştı.
Bir mektup gelmişti. Mektubun kime gönderdiğini kontrol ederken Kei yanıma gelip ;
(Baji) - Kimdi o?
(Ume) - Postacı... (mektubun kime gönderildiğini bakar) Kei, bu sana gelmiş... Kazutora'dan.
Kei'ye mektubu uzattım.
Pek şaşırmış veya mutlu durmuyordu. Sadece mektubu alıp üstün körü , kısa sürede inceledikten sonra odasına mektubu okumaya gitti.
Kazutora ve kei'nin sürkli yazıştığını biliyorum ama ne konuştuklarını Kei bana asla anlatmıyor. Kazutora'yı en son iki yıl önce görmüştüm. Shinichiro-kun'un öldüğü akşam yani. Açıkçası Shinichiro-kun öldürdüğüne inanamamıştım. Kazutora hep sıcak kanlı ve iyi bir çocuktu. Nasıl oldu da... neyse , o süreç çok can sıkıcı bir süreçti ve hatırlamak istemiyorum.
O gece olanlardan sonra, anlaşılmaz ki, doğru düzgün dışarı çıktığın hatırlamıyorum.
Her mektup geldiğinde de yüzünde güzel bir tebessüm oluşurdu ama son zamanlarda gelen mektuplarda pek yüzü mutlu gözüküyordu.
Mektup geldiğinde odasına girer, mektubu okur ve kısa bir süre sonra karşılıklı olarak mektup yazar ve gönderirdi. Ancak şu son zamanlarda daha endişeliyim çünkü Kei içine kapanık ve sessiz olmaya başladı. Benimle bile düzgün bir şekilde konuşmuyor.
Sessizlik beni hep korkutur çünkü durgunluk ve sessizlik kötü bir şeyin olacağına dair bir habercidir.
Hayatımda bir şeyler ne zamana sessizleşse kötü bir şey olur.
Annem ölduğu gece de ben evde tektim ve ev çok sessizdi. Buna benzer bir çok an yaşadığım. Bu yüzden sessizlik beni hep korkutur.
Ama ayrı bir sorum daha var. Son birkaç gündür Kei'nin hiç tadı yok... Oysa ki ne mektup geldi, ne de başak bir şey oldu. Çete işleri yüzünden bu kadar dalgın olduğunu düşünmeye başladım ancak ne yaşadığını bana anlatmıyor. Anlatmamasından dolayı çete işleriyle ilgili olduğunu düşünüyorum çünkü Kei çetede iyi veya kötü ne olursa olsun bana detaylı bir şekilde oturup anlatmaz. Hatta kavga ettiğini bile çoğu kez sonradan öğrenirim. Kimlerle veya nerede kavga edeceğini asla söylemez.
Uzun lafın kısası Kei bu aralar iyi gözükmüyor. Benimle de gün içerisinde konuşabilecek konuşmalar dışında konuşmuyor. Konuşurken de bir yerlere dalıp gidiyor sürekli. Gün boyunca uyuyor ve akşamları ise dışarı çıkıyor.
Teyzem normalde kei'nin akşamları dışarıya çıkmasına alışın ama onun bu ruh halini görünce o da endişeleniyor. Ona bir şey olmadığını anlatmak için çok çabalıyorum. Üzülmemi için elimden geldiğince bu durumu normalmiş gibi kabullenmesi sağlıyorum. Umarım sonunda yalanlarım yüzünden patlamam.
Uzun lafın kısası böyle.
Ben bunları uzun bir süredir düşünmüş olmalıyım ki Kei odasından çıktı ve dışarı çıkmak için ayakkabılarını giyinmeye başladı.
Hemen yanına gidip sordum.
(Ume) - nereye Kei?
(baji) - önemli bir mevzu var. Gitmem gerek.
Elinde yazdığı mektubu felan göremiyordum... Bu ilk defa oluyor. Mektup yazmamış mı?
(Ume) - ama -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
卍Tokyo Revengers 💚 Erik Çiçeği 💚Baji x Oc (DÜZENLENİYOR)
Fiksi PenggemarTerk edilmiş bir arazide, hurda arabalarla dolu bir yerdeyim. Etraf Karanlıktı ancak çevremdekileri çok iyi seçemesemde ne olup olmadığını görebiliyordum. Buradan bir an önce kurtulmak için koşup duruyorum. Ama ne yaparsam yapayım aynı yerde dönüp...