Ume:
dün akşam Kei ile konuştuktan sonra her şey eskisi gibi olur diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Beni eve sırtında taşıdıktan sonra ve hatta yaralarımı sararken bile tek kelime etmedi. Ne sıkıntısı olduğunu anlatmasını beklerdim.
Akşam eve geç geldiği için sabah geç saatlere kadar uyuyacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Benden bile erken kalkıp evden gitmiş. Teyzem hala onun için endişeli. İçinde kötü bir his olduğunu, iyi bir şeylerin olamayacağını söyleyip duruyor.
Teyzemi ilk defa bu kadar endişeli gördüğüm için ister istemez endişem büyüyor. Kei gibi bir çocuğun annesi olmasına rağmen teyzem hep çok rahattır ve çoğu zaman hiç endişelenmez. Ama bu sefer gerçekten sıkıntılamdığın görebiliyorum. Onu ilk defa bu kadar içine kapanık olduğunu söylüyor. Bu yüzden endişeli.
Bugün okulu asmıştım çünkü cidden kendimde okula gidecek enerjiyi bulamıyorum. Tatilimin bir kaç güzel anı dışında hiç güzel geçmedi zaten. İyi olan tek şey Kei ile birbirinize duygularımızı itiraf etmek ve sonrasınıda birkaç anınız o kadar.
Kei ile kavgamdan sonra daha kötüsü olamaz dedim ama şimdi de soğuk davranışları ortaya çıktı...
Cidden daha kötüsü olamaz artık.
Tek istediğim bir an önce aramızın düzelmesi çünkü teknik olarak sadece bir kaç hafta sevgili gibi olabildik...
Kei'nin evinin yakınlarındayken uzaktan bir silueti gördüm. Chifuyu-kun'nun silueti.
Ama götür görmez endişeye kapıldım çünkü yürürken güçbela adım atıyora benziyordu.
Adımlarımı onun yanına bir an önce gitmek için hızlandırdım.
(Ume) - Chifuyu -kun!
Bana anlık bir bakış atınca yüzünün darmadağın edilmiş olduğunu gördüm. Gözleri kapandı ve tam yere düşecekken ben koşup onu tuttum.
Cidden çok kötü dayak yemiş.
(Ume) - Chifuyu-kun, ne oldu sana?!
Dizlerinin üstünde duruyordu ama ben ona destek olmasam devrilecek gibiydi.
(chifuyu) - (gülümsemeye çalışarak) sadece birkaç serseri...
Kolunu Omuzuma attım ve chifuyu-kun'un ağırlığını yüklenip, zor da olsa kendi evine çıkarttım. Neyse ki annesi yoktu bu yüzden yaralarından dolayı onu sıkboğaz etmezdi... en azından chifuyu-kun dinlenip kendine gelene kadar.
(Ume) - sen burada bekle tamam mı!? Gerekli malzemeleri alıp geleceğim.
İlk Yardım çantasını alıp tekrar chifuyu-kun'nun yanına gittim. Yanına oturdum ve yüzünü temizlemeye başladım.
(chifuyu) - Teşekkür ederim Yoshida-san...
(Ume) - (kaşları aşağı düşmüş bir şekilde gülümser) Önemli değil.
Yüzündeki kanı temizlemerken konuştum.
(Ume) - (sinirle iç geçirip) o gerizekalı Baji-san'ın sen dayak yerken ne halt yiyordu? Nerdeydi?
Chifuyu-kun gözlerime bakmayı kesti ve yere baktı. Bir süre cevap vermesini bekledim ama cevap vermeyince nedense üstelemedim;
(Ume) - kaç kişilerdi peki?
(Chifuyu) - üç kişilerdi...
Duraksadım... Üç kişiden dayak mı yemiş?... Nedense çok saçma geliyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
卍Tokyo Revengers 💚 Erik Çiçeği 💚Baji x Oc (DÜZENLENİYOR)
FanfictionTerk edilmiş bir arazide, hurda arabalarla dolu bir yerdeyim. Etraf Karanlıktı ancak çevremdekileri çok iyi seçemesemde ne olup olmadığını görebiliyordum. Buradan bir an önce kurtulmak için koşup duruyorum. Ama ne yaparsam yapayım aynı yerde dönüp...