Gözlerimi açtığımda son kapattığım yerde değildim. Hastanede de değildim. Evim de değil. Neresi burası. Çok susamıştım biri su verse çok güzel olucaktı. Kafamı sağıma çevirdiğimde su yanımda duruyordu. Almak için yataktan kalktığımda kendimi tekrar yerde buldum ve acı bir çığlık attım. Çünkü kolumun üstüne düşmüştüm. Kalkmaya çalşırken biri odaya daldı. Cidden daldı. Soluğu yanımda aldı.
''Ne oldu? İyi misin??'' kafamı kaldırp aktığımda karşımdaki kişi partide tanıştığım Eylül'ün en yakın arkadaşıydı. Peki burası onun evi miydi. Beni nasıl buraya getirmişti.
''İ...iyiyim'' diyebildim sadece.
''Su almak istemiştim. Kalkınca başım döndü. Ne oldu bana?''
''Partiden çıktıktan sonra birkaç serseri peşine takıldı tam seni bayıltmışlardı. Beni görünce kaçtılar.''
''Teşekkür ederim ama ben gideyim artık.''
''Hiçbir yere gidemezsin. Bırakmam seni. Aşağıda herkes seni bekliyor.'' Beni mi bekliyordu. Kim??? Hangi herkes?? Kafamda delice ve saçma sorular. Yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde.
Eylül ve birkaç kişi daha kahvaltı sofrasında beni bekliyorlardı. O sırada gece giydiğim elbisenin üzerimde olmadığını fark ettim.
''Üzerimi kim değiştirdi??'' diye sordum merakla aynı zamana cevaptan korkarak.
''Ben değiştirdim tabi ki canım'' dedi Eylül imayla. O zaman büyük bir oh çektim. Sofraya tam ben otururken kapı çaldı ve Doruk geldi.
"Gözde, Savaş seni arıyor her yerde. Çok sinirli valla'' dedi.
''Ne olmuş ki??'' dedim. Saate baktığımdaysa saatin 1 olduğunu gördüm.
''offf bittim ben saat 1 olmuş niye kimse uyandırmadı''
''Ne yapsaydık Gözde ya sen kaçırılmak üzereydin ama şirkete gitmen lazım mı deseydik?'' Eylül haklıydı. Ama Savaş Bey buna bu kadar sinirlenmezdi. Hemen kalktım taksi çağıracakken Doruk beni bırakabileceğini söyledi.
Beni eve bıraktı ben de hemen üzerimi değiştirip evden çıktım. Ama nasıl biliyor musunuz koşar adımlarla. Şirkete girdim. Hemen bizim kata çıkıp eşyalarımı odama koyduğum gibi soluğu Savaş Bey'in odasında aldım.
Odaya girdiğimde Savaş yoktu. Büyük bir oh çektim. Tam geri çıkacakken kapı açıldı. Elinde bir yığın dosyayla Savaş 'AĞAM' odaya girdi.
''Hiç gelmeseydiniz Gözde Hanım niye zahmet ettiniz!!!!'' dedi haklıydı.
''Ama Savaş Be-''
''Ben mazeret duymak istemiyorum''''MAZERET Mİ!!! ÖLÜYORDUM BEN ÖLÜYORDUM. TABİİ SİZİN AÇINIZDAN KOLAY'' dedim.
''BİR DAHA SAKIN BANA BAĞIRMA ANLADIN MI BENİ????'' dedi elindeki dosyaları bırakıp bana doğru yaklaşmaya başladı. O yaklaştıkça ben kaçtım. En son cama çarptı sırtım.
''ANLADIN MI DEDİM''
''An.....anladım Savaş Bey'' dedim büyük bir kırgınlıkla. Bana bağırması gururumu kırmıştı. Bunu yapmaması gerekiyordu. Abartmıştı. Kırmıştı beni. Ben kimim ki. Ah salak kızım hep aynı şeyi yapıyorsun.
''Al bu dosyaları sisteme gir'' dedi sanki az öncesi hiç yaşanmamış gibi. Hep böyle olur ya biri sizi kırar sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam eder. İşte o zaman daha da çok kırılırsın. Keşke dersin keşke yerin dibine girsem bu anı yaşamasam....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELA GÖZLÜM
RomanceHIRÇIN BİR KIZ VE PATRONU ARASINDA YAŞANAN GİZLİLERLE DOLU BİR AŞK