Sabah uyandığımda saat 10 gibiydi sanırım. Bu kadar erken kalkamama ben bile şaşırdım. Bunun nedeni kesinlikle Savaş. Sabahın 8 inde kalktı saçlarımla oynamaya başladı. Dolayısıyla ben de rahat edemedim, söylendim başka şekilde yattım.
Bu sefer de eli vücudumda gezinmeye başladı.
Arabaya bindik yolculuğumuz başladı. Savaş tek gelmesine rağmen arabada Ömer vardı ve arabayı o kullanıyordu. Aklıma takılan bir soru da vardı merakıma yenil düşüp sordum.
"Savaşş"
"Efendim güzelim" ay güzelim diyince eriyorum.
"İşe ilk geldiğim gün araba kullanmaktan nefret ettiğini söylemiştin bu yüzden arabayı ben kullanmıştım ama sonra hep sen kullandın neden?"
"Bir ben araba kullanmaktan nefret etmiyorum aksine bayılıyorum. İki o günkü amacım eğer başıma bir şey gelirse sen arabayı nasıl kullanıyorsun onu merak ettiğimden. Başka soru"
"Madem araba kullanmaya bayılıyorsunuz şu an niye kullanmıyorsunuz acaba Savaş Bey" dedim imayla.
"Daha çok bayıldığım şeyle ilgilenmek çok daha fazla zevk veriyor diyelim"
"Bu zevk mail okumak oluyor sanırım" dedim gülerek aslında ciddiydim. Çünkü arabaya bindiğimizden beri kırk kere baktı telefona.
"Çok komiksin ufaklık ama ben bu espriye gülemeyeceğim" diyip beni kucağına aldı. Olayı şimdi anlamıştım.
"Heeeeee ya ama romantikliği bozdum. En de sevmediğim şeydir yapılan romantikliğin bozulması. Bir daha yapmıycam söz. Tekrar söylesene"
"Neyi?"
"Neye daha çok bayılıyorsun onu söyle. Hatta dur baştan soruyorum soruyu. Madem arabaya sürmeye bayılıyorsun şu an niye sürüyorsun??"
"Maillere bakmayı tercih ediyorum"
"Of hayır ya Savaş yapma."
"Ben bir şey yapmıyorum güzelim"
"Aha geçti bütün şeyim"
"Nasıl geçti"
"Sen güzelim diyince eriyorum resmen"
"O zaman artık demiyeyim de sen de eriyip kaybolma"
"Yok yok sen de ben erimeden dururum" diyince ikimiz de kahkaha attık.
Benim uykum gelmişti. Savaşın dizlerine kafamı koyarak uykuya daldım. Tabi bu uykuya dalmamı sağlayan en büyük etmen Savaşın saçlarımda dolaşan parmaklarıydı.
Karnımın şiddetli ağrısıyla açtım gözlerimi. Neden bu kadar ağrıyordu ki. Yavaşça yattığım yerden kalktım hâlâ güneş tepedeydi daha akşam bile olmamıştı. Niye bu kadar kısa sürede uyandım ki.
Telefonu elime alıp bakmaya başladım. Savaş da uyuyordu onu uyandırmak istemedim. Sanki bıçak saplanır gibi oldu karnıma. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Ömer meraklı ve korkmuş gözlerle aynadan bana baktı. İyi olduğumu görünce tekrar yola döndü gözleri.
Bu sefer yanımda hareketlilik olmaya başladı.
"İyi misin güzelim"
"İyiyim iyiyim karnıma bir ağrı girdi de ondan öyle oldu. Geçti şimdi merak etme" dedim.
Tekrar telefona baktığımda bildirim gelmişti. Ekranı aşağı indirdiğimde gördüğüm bildirimle beynimde şimşekler çaktı. 'Ben geliyorum hazır mısın' yazıyordu. Karnımın ağrısını şimdi anladım ama daha zaman var sanıyordum. Ayrıca normalde geç gelirsin bu ay tam zamanında geleceğin tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELA GÖZLÜM
RomanceHIRÇIN BİR KIZ VE PATRONU ARASINDA YAŞANAN GİZLİLERLE DOLU BİR AŞK