Komutanın odasında, bana ilaç vermesini bekliyordum. Dünkü gibi aynı çekmeceye uzanmış, çıkartmış olduğu küçük hap kutusundan bir tane mavi renkli ilaç çıkarttıktan sonra bana uzatmıştı.
Avcumu uzattığımda, parmaklarımın ucu avucuma değecek şekilde birkaç saniye temas etti. Teni sımsıcaktı. Bu kadar kısa bir sürede tek hissettiğim bu olmuştu.
Elleri tenimden ayrıldığında gözlerim birkaç saniye onun yüzüne döndü. Bende olan bakışları sayesinde, gözlerimiz ilk saniyeden birbirine tutunmuştu. Kahvenin koyu bir tonu olan gözleri benimkileri delmek istercesine bakıyordu adeta. Bakışları yüzünden anlamsızca hareketler yapabilirdim. Çünkü bu komutan karşısında yaptıklarımı ve sözlerimi kontrol etmek bir hayli zor oluyordu.
"Su," diye mırıldandım. "Su olmadan yutamam ki."
Gözleri kısıldı. Ardından boğazını temizleyip bana arkasını döndüğünde masa üzerinde su aradı. Sadece bir şişe su vardı. O da açılmış ve sadece çok az bir kısmı içilmişti.
"Hm," diye mırıldandı. "Su kalmamış, bu suyu eğitimden önce içmiştim." dediğinde, "Sorun değil içebilirim." deyiverdim.
Cidden... Bunu söylemiş miydim? Dilimi tutamamıştım resmen! İğrendiğimden değildi. Yani... O benimkinden içmişti ama o komutandı. Benim söylemem ne kadar doğruydu ki? Hiçbir şeyi bilmiyorum! Kahretsin!
"O zaman," Uzanarak suyu aldı ve yüzünü bana döndüğünde suyu uzattı. "İçebilirsin."
Tamam, bu iyiydi. Farklı bir tepki vermesinden korkuyordum ama düşündüğüm gibi olmamıştı.
Suyu aldığımda, "Otur asker, gözlerinden yorgunluk akıyor." dedi ve eliyle masanın önündeki tek kişilik geniş, deri koltukları gösterdi.
Tamam, buna da ihtiyacım vardı ve kesinlikle hayır diyemezdim.
Dudaklarımı birbirine bastırıp yavaşça koltuğa ilerledikten sonra yerleştim. Sırtımı yaslamadan adeta koltuğun ucuna oturmuştum.
Komutan Jeon ise tam karşımdaki koltuğa geçtiğinde sırtını yaslamış, rahatça bacaklarını iki yana açarken kollarını göğüsünde birleştirmiş, gözlerini üzerime dikmişti.
Gözlerimi onun üzerinden çekip, avcum içindeki mavi ilacı dudaklarımın arasına aldım ve pet şişedeki suyun kapağını açtım. Kirpiklerimin altından komutana baktığımda dikkatle beni izlediğini görmek kalp atışlarımı hızlandırmıştı.
Sakin ol, dedim içimden defalarca. Sakin ol, ilacını iç ve eğitime geri dön. Bu kadar.
İlacı ağzıma aldığımda suyu ağzıma dayadım ve gözlerimiz yeniden buluşurken sudan ilk yudumu alarak ağzımdaki ilacın boğazımdan kaymasına izin verdim.
Gözlerini kısmış, bakışları yavaşça gözlerimden aşağıya doğru kaymaya başlamıştı. Sudan bir yudum daha aldığımda, gözleri hareket eden boğazımda takıldı ve yutkundu.
Tanrım! O... Cidden bana bakarken yutkunmuş muydu? Belki bunu herkese yapıyordu ama ilk kez buna şahit olmak kalbimi mümkünmüş gibi biraz daha hızlandırmıştı.
Suyla işim bittiğinde dudaklarımdan uzaklaştırdım. Kapağını geri kapatırken dilimle dudaklarımın üzerinde kalan ıslaklığın üzerinden geçmiştim.
"Çocuk," diyen sesi ilk defa bu kadar kısık ve boğuktu. Yutkunup gözlerinin içine baktım. "Dinlen, kendini iyi hissedince eğitime dönersin." deyip ayağa kalktığında ben de hızla ayağa dikildim. Ama öncesinde suyu, hemen ikimizin arasında duran küçük sehpaya bırakmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the military | taekook
FanfictionBir senedir askerlik yapan Taehyung'un, bölük komutanı değişir. kapak: humanlouvreart