selam bebislerim, nasılsınız?
arayı çok açmamaya çalıştım, umarım çok beklememissinizdir 😚
✶
Arabaya yerleştirmiş olduğumuz yirmiden fazla battaniyeden sonra Komutan, "Gel içeriye, bir şeyler içelim." diye seslenmişti.
Ellerimi birleştirip dudaklarımı birbirine bastırarak patika yoldan yeniden evin girişine ilerledim.
Komutan Jeon, kolunu kapının pervazına yaslamış beni izlerken geçen saniyeler dakikalarmış gibi hissettiriyordu.
Sonunda tam karşısında dururken yüzüne bakmak için çenemi hafifçe kaldırdım. Ayağımdaki yüksek tabanlı postallar bile onun boyuna yetişmeme yetmemişti.
"Ne içmek istersin?" diye sorduğunda bilmem anlamında dudağımı büzdüm. Önden eve girmeme izin verdi.
Mutfağa doğru ilerlerken, "Kahve?" diye sordu.
Başımı olumlu anlamda sallayıp birlikte mutfağa ilerledik.Görmüş olduğum ada tezgah, sandalye yerine oraya oturma istediğimi arttırıyordu.
"Tezgaha oturabilir miyim?"
"İstediğini yapabilirsin."
Bu söylemiş olduğuyla birlikte hızla tezgaha ilerleyip yükselerek oturdum. Daha sonra bağdaş kurarak daha rahat bir pozisyon aldığımda sağ tarafta kalan kahve makinasına ilerlediğini görmek, onu izlememe sebep oldu.
Dolaptan kahve çıkardığında ölçüyle birkaç kaşık koydu, ardından iki tane siyah mat kupayı makinanın altına yerleştirip düğmeye bastıktan sonra kollarını göğsünde birleştirerek bana doğru döndü.
"Komutan Namjoon şehre inip avm'den alacağımızı sandığı için burada biraz vakit geçirebiliriz."
Dilimle dudaklarımı ıslattım. Birlikte vakit geçirebilecektik yani. Bu... Bu cidden çok güzeldi. Ona hakkında merak ettiğim şeyleri sorabilirdim.
Eğer cesaretimi toplarsam çıngırağı bile sorabilirdim.
"İstersen üzerine rahat bir şeyler verebilirim." dediğinde üzerimdeki askeri üniformaya bir bakış attım. Pekâlâ, onun kıyafetlerini giyinmek güzel olabilirdi ama gitmeden önce yeniden bu üniformayı giyecek olduğumdan dolayı pek de mantıklı gelmemişti. Ayrıca artık üniformaya alışmıştım.
"Böyle rahatım aslında." dediğimde başını olumlu anlamda salladı. "Sen bilirsin." diye devam etti.
"Maden çok zamanımız var, o zaman rahatça konuşabiliriz." dedim.
"Evet ama şu resmiyeti baş başa olduğumuz zamanlarda bir kenara atmanı istiyorum."
Yutkundum. "Benim için pek kolay olmayacak komutanım."
Başını yan çevirip kahve makinasına bir bakış attı. Daha sonra yavaşça üzerime doğru yürümeye başladığında ihtiyaçla bir kez daha yutkundum.
Bana iyice yaklaşığında bu rahat pozisyonumdan kurtulmak istedim. Bağdaş kurmuş olduğum bacaklarımı açıp, ayaklarımı aşağıya sarkıttığımda komutanın elleri yavaşça tezgaha tutunarak fazlasıyla yakın bir pozisyona gelmemizi sağladı.
Gülümsememi gizlemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Bana ismimle seslen." dedi kısık sesiyle konuşup, sıcak nefesi yavaşça yüzüme çarparken. Elinin teki belime sarıldığında istemsizce belimi büktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the military | taekook
FanfictionBir senedir askerlik yapan Taehyung'un, bölük komutanı değişir. kapak: humanlouvreart