"Asker! Kalk!" diye bağıran başçavuşla birlikte yüzümü buruşturarak kirpiklerimi zorunlukla araladım. Bir yıl geçmişti ama her gün bir önceki günden daha yorgun bir şekilde yatağa girdiğim için kalkmak her gün daha da zor oluyordu.
"Hadi Taehyung." dedi Johnny saçlarımı karıştırırken.
Hızla doğrulup yataktan kalktıktan sonra duş günü olduğundan hızlıca duş almış, üzerimi giyindikten sonra dişlerimi fırçalayıp, kendimi kahvaltı masasına atmıştım.
Sıcak ama tatsız omletten birkaç parça aldıktan sonra midemin bulandığını hissedip elimdeki çatalı masanın üzerine bıraktım.
"Bugün komutan canımıza okuyacak, iyice ye Taehyungie." dedi Jaemin. "İştahım yok, ayrıca omlet hiç güzel değil. O kadar malzeme kullanıyorlar bari güzel yapsınlar." dedim yüzümü buruşturarak omelete bakışlar atarken.
"Oyy, sen büyüdün de yemek mi seçiyorsun?" dedi bir anda yanağımı sıkarken.
"Asker! Kahvaltı saati bitmek üzere! Oyalanmayı kesin ve son lokmalarınızı yiyin!"
Başçavuşun uyarısı üzerine herkes hızla yemeye devam etmiş, beş dakika sonra herkes eğitim alanında sıra olmuştu.
✶
"Engele kadar en hızlı şekilde koşup, sürünerek on metre gittikten sonra tırmanma halatından destek alarak çıkabildiğiniz kadar yükseğe çıkacaksınız! Yükseklik korkusu olan var mı?" Gür bir sesle konuşan Komutan Jungkook'un gözleri bugün bana hiç değmemişti. İnatla ona bakıyordum ama benim olduğum tarafa bile değmiyordu gözleri.
Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum, ondan hoşlanıyordum sadece fazlaca dikkatimi çekmişti.
"Benim yükseklik korkum var komutanım!" diye bağırdı Daejung. "Tamam asker, tırmanma halatını es geçerek koşmaya devam edersin sen." dedi tolerans göstermeden. Bu adam hiç kimseyi boş bir şekilde görmek istemiyordu. Komutan Jin öyle değildi mesela. Bize karış biraz daha esnek davranırdı. Sonuç olarak biz devletimize karşı olan görevimizi yerine getirmek için buradaydık. Özel bir eğitim için değil.
Gözlerimi devirdim kendime hakim olamadan. Ardından yine komutana baktığımda gözlerinin benim üzerinde olduğunu fark ettim. Fark etmiş miydi göz devirdiğimi? Cidden bu sıralar o kadar saçma hareketler yapıyordum ki, Komutan Jin gitmeden önce de öyleydim. Sebebini bilmiyordum ama her şeye tepki veriyordum. Bunu bir an önce durdurmam gerekiyordu.
Kaşları çatık bir şekilde bana baktı birkaç saniye.
İşte! Fark etmişti, aptaldım ben!
Bir şey söylemeden önüne döndüğünde rahat bir nefes verdim. Son derece ciddi ifadesi yeniden yüzüne yer edindiğinde, başını kaldırıp gür sesiyle konuştu.
"Boş durmak yok! Herkes eğitim alanına!"
✶
"Ah... Yemin ederim, canım çıktı. Kaçıncı bu?" diye acı içerisinde boşluğunu tutan Yoongi'ye, "Yediden sonra saymayı bıraktım ben." dedim nefes nefese.
Cidden aşırı yorucuydu. Bir saattir deli gibi bir o tarafa bir bu tarafa koşturup engelleri aşıyorduk.
"Bu nasıl komutan amına koyayım?" diye konuştu bize yetişen Johnny. "Off! İlk günden gıdıklamayacaktık Taehyung'u!" dedi isyan edercesine.
O sırada gözlerim komutana değdi. Biz güneşin alnında koşuştururken o diğer bölüklerin komutanlarıyla çimenliklerin üzerine kamp sandalyeleri atmış, büyük bir şemsiyenin altında gölgede oturuyordu. Üzerini değiştirmişti. Altında asker desenli kargo cepli bir pantolon vardı, askerî üniformaya aitti. Üzerine siyah, kısa kollu ince bir tişört giymişti. Kolları ve göğüsü tişörtü parçalamak istercesine dar gelmişti ona ama feci çekici görünüyordu bu şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the military | taekook
FanfictionBir senedir askerlik yapan Taehyung'un, bölük komutanı değişir. kapak: humanlouvreart