17- Biraz konuşabilir miyiz?

4.9K 543 279
                                    

selamlar, hos geldiniz, nasilsiniz?

keyifli okumalar, kocaman opucuklerr..

Evet.

Her şeyi berbat etmiştim.

Kampın üzerinden tam dört gün geçmişti. Eğitim alanındaki taşlar değişmiş, biz çoktan kışladaki üçüncü gününüzü geçirmiştik ama moralimin sıfıra yakın olması bana çok görülecek bir şey değildi.

Çünkü komutan bana güzelim demiş ve üzerine Komutan Namjoon'un neden peşinde olduğumu öğrenmek için fazlasıyla nazik bir şekilde yeniden bana sormuştu ama ben dudaklarımı birbirine bastırıp içime kaçmış sesimle 'söylemem' dediğim için dört gündür aramızın bariz bir şekilde açıldığını fark ediyor, fark ettikçe ağlayacak gibi oluyordum.

Resmen dört gündür yan yana bile gelememiştik. Ne zaman göz göze gelsek, gözlerini çeken ilk taraf o oluyor, beni asla odasına çağırmıyordu.

Pekâlâ, Komutan Namjoon Komutanımıza söylemeyerek bize bir iyilik yapmıştı ama bu yaptığı yüzünden Komutan'a cevap verememiş ve aramızın bir tık açılmasına sebep olmuştum.

"Sikeceğim seni orospu çocuğu."

"Bize icraat lazım canım."

Yoongi'nin bağırarak konuşması üzerine Jimin'in verdiği karşılık, yatakhanede gülme sesine sebep olduğunda alt dudağıma dişlerimi geçirdim.

Keyfim pek yoktu ama bu ikilinin keyfimi biraz olsun yerine getireceğine emindim.

"Lan... Çorap amına koyayım! Çorabın mı yok? Çarşı izninde alırım yeter ki çalma amına kodum!"

Jimin omuzlarını silkti yatağa yerleştikten.

"Alıp yıkadım, her şey burunlarımız için." dediğinde daha büyük bir kahkaha koptu yatakhanede.

Sanırım kimsenin uyumaya niyeti yoktu.

"Kesin sesinizi! Siz de atışıp durmayın, zıbarın işte yeter. Her hafta her hafta, yok şuyumu aldın yok buyumu aldın. Sen de çocuk musum amına koyayım, niye gidip alıyorsun adamın eşyasını. Zaten ikiniz de zırlamaya bahane arıyorsunuz."

Bu uzun cümle, örtüyü başına kadar çekmiş olan Daejung'dan gelmişti.

"Ne diyorsun lan?"

Yattığı yerden kalkan Johnny, o an gözüme öyle korkunç geldi ki, yutkunmadan edemedim.

"John, sakin ol." diyerek onu kolundan tutup uyardım.

"Sen karışma bebe, bu arkadaşın bir derdi var zaten." Burnunu çekti kabaca. "Öğrenelim artık."

Daejung agresif bir şekilde üzerindeki örtüyü attı ve hızla ayağa kalkarak, Johnny'e baktıktan sonra sırttı. "Gel bakalım koca oğlan. Gel de derdimi öğren."

Johnny'nin o anda sinirle dolduğunu inip kalkan göğsü ve alt dudağına sıkıca geçirmiş olduğu dişlerinden anladım. Daejung'a doğru bir adım atıyordu ki, hızla ayağa kalkıp kolundan tuttum.

"Gece gece tatsızlık olmasın." dedim kısık sesle kulağına doğru fısıldarken. Kolunu hareket ettirerek yavaşça elimden sıyırdı. "Sen karışma."

"John," dedim uyarır gibi. Yüzüme bile bakmadı. "Hayır, onunla aynı seviyeye düşme." İki elimi dudaklarımın kenarına siper edip kulağına doğru yaklaştım ve kısık sesle devam ettim.

the military | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin