18- Sorun ne?

5.1K 573 354
                                    

biz geldikkk, keyifler nasil bebislerim

booll bol yorum yapin olur mu oylarinizi da bekliyorum,  tae ve komutan etkilesimi var bayaaa 🥹

keyifli okumalar dilerim 😽

"Amına kodumun piçine bak! Aptal, niye ağlıyorsun? Sinirleniyorum bak."

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim ve dudaklarımı birbirine bastırıp, gözlerimin dolmaması için çaba gösterirken Hoseok'a baktım.

Burnundan sert bir nefes verip, yatağıma oturmuş olduğum için dizlerinin üzerine yere çöküp iki eliyle birlikte yanaklarımdan tuttu.

"Komutanın yanına gittin, eğitim bitti ben geldim, yemeğe de inmedin, sadece ağlıyorsun. Ne oldu?"

Başımı iki yana salladım hızla. "Bir şey olmadı ki," derken gülümsemeye çalıştım. Gözlerim doldu yeniden. Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sanırım," dedikten sonra gözlerimi kaçırdım. "Annemi özledim." dediğimde, "Siktir git lan!" diye yükseldi.

Olduğu yerden kalkıp bana olan temasını kesti. "Özleseydin bir sene önce de özlerdin. Şimdi mi geldi annen aklına?"

Burnum sızlarken gözlerim doldu. "Evet," dedim sesim titrerken. Alt dudağım benden bağımsız büzüldü. "Şimdi geldi aklıma."

"Ah benim bebem." diyen ses kulaklarıma dolduğunda başımı kaldırarak kollarını iki yana açmış üzerime doğru koşan Jaemin'i gördüm.

"Kim kıydı sana abisinin bebesi?" dediğinde gözlerimi devirdim gülerek.

Gerçekten sevgilim olduğuna inandığım komutan beni meğersem parmağında oynatıyormuş da. Onu öğrendim, öyle işte.

Burnunu çekerek üniformasının kollarını yukarıya sıyıran Johnny'i gördüğümde, "İsim ver." dedi bana ciddi bir şekilde.

"İsim?" dedim sorarak.

"İsim falan yok, iyiyim ben." deyip ellerimle gözlerimin altını sildim. Ama gözyaşlarıma her saniye yenisi eklendiği icin şu anda bunu yapmam çok da mantıklı değildi.

Çünkü ellerimi kucağıma indirdiğim anda yüzümü dikkatle inceleyen Johnny, sol gözümden akan yaşın yanağımdan yol alıp çenemden yere damlamasını saniye saniye izlemişti.

Çenesini sabırsızca iki yana oynattı.

"Anladım," dedi başını sallayarak. Yüzünde bir gülme vardı ama kesinlikle keyfinden değildi. Sinirden gülüyordu.

"Şimdi siktim belanı orospu çocuğu!"

"Hey!" dedim hızla tıkanmış burnum yüzünden garip bir şekilde çıkan sesimle. "John, lütfen yapma." dedim ayağa kalkarken.

Yüzünü bana çevirdi ve bana yaklaşmak icin birkaç adım attı ve aramızda bir adım kalacak şekilde durdu.

"Sana söyledim Taehyung." dedi kısmaya çalıştığı sesiyle konuşurken. Ama öfkesi ağır bastığı için sesinin normal bir insan kadar gür çıktığını söylemeden geçemeyecektim. Zaten normal konuşurken bile bizden biraz daha sesli konuşuyordu. Yani sesinin kısık hâli, bizim normal sesimizdi.

"Seni üzerse ne olacağını söyledim." dediğinde başımı iki yana salladım.

"O hiçbir şey yapmadı ki John."

Gözlerimi kırpıştırıp kısık sesimle bunu söyledim. Hiçbir şey yapmamıştı. Aptal gibi inanıp güvenen bendim.

Aptaldım.

the military | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin