19- Benden kaçamazsın

5.4K 532 437
                                    

selamlar, nasilsinizz

keyifli okumalar dilerim

Şu anda kendimi komutanın evinde, hatta o da yetmiyormuş gibi tezgahının üzerinde, üzerimde bana fazlasıyla bol gelen oversize bir tişörtle bağdaş kurmuş bir şekilde durmam ne kadar mantıklıydı?

Açıkta kalan esmer bacaklarımın üzerinde büyük bir kase dolusu çilekler vardı ve şu anda da kıpkırmızı ve parlak görünen bir çilek yarısı ısırılmış şekilde elimde duruyordu.

Yutkundum.

Neden buradaydım?

Kaç dakika bunu düşündüm bilmiyorum ama en sonunda düşünmekten vazgeçip elimde yarım kalmış olan çileği ağzıma attım ve kaseden yeni bir tanesini aldım.

"Bebeğim," diyen ses mutfakta yankılandığında başım otomatik olarak kapıya dönmüştü ama kalp atışlarım beynimde yankılanıyordu.

Komutan...

Üzerinde hiçbir şey yokken beyaz tenini gözler önüne sermişti, altında siyah bir eşofman vardı ama sanki öylece duruyormuş gibi iç çamaşırının marka kısmından aşağıda bitiyordu. Yeni duş aldığını belli eden ıslak saçlarındaki minik damlalar usul usul omuzlarına damlıyordu.

Ağzımdaki çileği yavaşça çiğneyip zorlukla yuttum.

Çünkü asıl dikkat çeken şey geniş bedeniydi.

Girintili çıkıntılı karın kasları, belirgin göğüsleri. kalın pazuları...

Gözlerimi daha fazla üzerinde dolandırırsam ne olurdu bilmem ama hızla kendimi toparlayıp boğazımı temizleyerek önüme döndüm ve yeni bir çilek alıp, büyük olduğu için yarısını ısırmayı tercih ettim. Ama başımı cevirsem bile çekici görüntüsü gözlerimin önünden gitmemişti sanki.

"Hemen de utan zaten."

Derin sesi kulaklarıma dolduktan birkaç saniye sonra tam karşımda belirmesi dudaklarım aralık bir şekilde şaşkınlığa uğramama sebep oldu.

Elini yavaşça çileği tutan elime sardı ve hafifçe eğilerek çilekten bir ısırık aldı.

"Sen..." deyip yutkunduktan sonra iki elini birden aniden belimden hissettiğimde beni tezgah üzerinde birazcık kendine doğru kaydırmıştı. Nefesimi tutarak boştaki sağ elimi yavaşça geniş koluna doladım.

Elleri belimi serbest bıraktığında, beni serbest bırakmasına rağmen kapana kıstırmak ister gibi ellerini tezgaha dayandı ve başını kaldırıp burun buruna gelmemize sağladı.

Nefesimi tutmuş bir şekilde bana fazlasıyla yakın olan simasını incelemeye çalıştım.

Anlam veremiyordum. Bitirmemiş miydik her şeyi? Nasıl şu anda onun evinde ve tezgahına oturmuş bir şekilde rahatça çilek yiyebiliyordum. Bir de yetmiyormuş gibi üzerimde kokusundan ona ait olduğu belli olan bir tişört vardı.

Günlük hayatımda oversize giymeyi tercih etmezdim. Daha çok üzerime tam oturan ve bel kıvrımı ortaya çıkaran tişörtler tercih ederdim.

Dudaklarını burnuma bastırdı aniden.

Daha sonra o öpücük yetmemiş gibi dudaklarını burnumdan yanağıma, yanağımdan çeneme, çenemden de boynuma taşımıştı ve ben buna alışıkmış gibi başımı hafifece eğerek ona daha fazla yer açıyordum.

the military | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin