siz yorum yapınca the military bölümleri daha hızlı geliyormuş... öyle duydum...
✶
"Komutan Jeon, Taehyung ve Heiran'a eşlik edebilir misin?"
Ortama derin bir sessizlik hakim oldu. Sertçe yutkunduğumda boğazımdan garip bir ses yükseldi.
"Geliyor," diyen Komutan Jin ile birlikte elim ayağım iyice birbirine dolandı. "Ben de sizle oturayım bari."
"Baba sen karşımıza otur, ben komutan ile Taehyung abinin arasında oturacağım."
"Bak bak, hemen sattın beni." diyen Komutan Jin'in şaka yaptığını sadece biz yetişkinler anlayabilirdik çünkü Heiran kafasını çevirdiği gibi bize göz kırpmıştı.
"Yok babacığım, ben komutanı ve Taehyung abimi çoook uzun zamandır görmediğim için çoook özlemişim." dedikten sonra genişçe gülümsedi babasına. Bu hallerine gülümsemeden edemedim.
Tam o sırada da askerler saygıyla durduğunda komutan Jeon'un geldiğini anlamak zor olmamıştı. "Rahat asker." dedi sert sesiyle. Arkamda olmasına rağmen çatılmış kaşlarını tahmin edebiliyordum.
Arkamda hareketlilik hissettiğimde Heiran hızla koşarak komutana ilerlemişti. Kendime hakim olamadan arkamı dönerek ikisine baktım.
Komutanın yan profili gözlerimin önündeydi. Yüzünde içten bir gülümseme vardı, ne ince ne de kalın sayılabilecek şekilli dudakları iki yana kıvrılmıştı ve tanrı şahidim bu görüntü o kadar sevimliydi ki... Özellikle de kırmış olduğu dizine Heiran'ı oturtup yanağına hafifçe dudaklarını bastırırken.
Hızını alamamış gibi öpücüklerini onu gıdıklayacak raddeye getirdiğinde istemsizce güldüğümün farkında bile değildim.
Heiran neşeyle kıkırdarken bir yandan da komutandan kaçmaya çalışıyordu ama komutan onu dizinde sabitlemiş kaçmasına izin vermeden; yanağına, alnına, burnuna ve çenesine art arda öpücükler konduruyordu.
"Ç-Çok gıdıklanıyorum... Sakalların da b-batıyor."
Heiran gülüşleri arasına zorlukla konuştuğunda Komutan geriye çekilmiş, elinin tekini çenesine sürterken, "Batıyor mu?" diye sormuştu.
"Evet... Hem ben pudingimi yiyemedim. Hadi yiyelim artık. Midem davul çaldı."
Komutan Jeon başını geriye atıp düzgün dişlerini gösterecek şekilde gülümsediğinde bu görüntü karşısında büyülenmiş olduğuma karar vermiştim. Gülüşü çok güzeldi ve sadece onun için özel olan kişilere gösteriyordu.
"Davul mu çaldı? O zil olmasın bebeğim."
Dudaklarından dökülen bebeğim kelimesi hiç olmadığı kadar nahif çıkmıştı. Heiran şımarıp dudaklarını öne büzerek konuşmaya başladığında bu komutanın hoşuna gitmemiş olmalı ki kaşlarını hafifçe çattı. "Evet, zil ama ben çok aç olduğum için davul oldu."
"Şımarınca çok çirkin olduğunu biliyorsun değil mi?" dedikten sonra Heiran'ı dizinden indirip ayağa kalktı. Ardından acı kahve gözleri benimkilerle buluştu. Dumura uğramış gibi gözlerimi birkaç saniye üzerinden çekemedim.
Çatılmış kaşları hafifçe düzlenir gibi oldu ama son anda vazgeçmiş gibi biraz daha kaşlarını çattı ve yanıma oturdu.
Nefesimi tuttum. Neden böyle garip davrandığım hakkında bir fikrim yoktu. Bana yakın davrandığını düşündürecek pek bir şey yaşamamıştık sonuçta. Sadece... Suyumdan içip, ihtiyacım olduğunda ağrı kesici alabileceğimi söylemişti. Kendimce abartıyordum ama gözlerimi de üzerinden çekmek istemiyordum. Çok... Çok garipti. Gözlerimi sürekli üzerinde gezdirmek, alışkanlıklarını gözlemek istiyordum. Ama komutanım olduğu için saçmalamamaya karar verip nihayet gözlerimi üzerinden çektiğimde Johnny kolumu dürtükledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the military | taekook
FanfictionBir senedir askerlik yapan Taehyung'un, bölük komutanı değişir. kapak: humanlouvreart