New York'taki en uzun apartmanlardan birindeki dairemde uyandım. Birkaç saattir yaptığım gibi manzaramı seyretmeye devam ettim.
Güneş henüz doğmak üzereyken şehir çoktan uyanmıştı bile. Sokaklardaki insanlar, işlek caddedeki arabalar...
Pencerenin yanından kopabildiğim ilk an uyanmama yardımcı olacak güzel bir duş aldım. Bornozumla giyinme odasına geçip giyeceğim elbiseyi seçene kadar çoktan kurulanmıştım bile.
Duvar boyu uzanan ve tüm odayı kaplayan iki paralel dolabın arasındaki uzun sandalye benzeri şeye fırlattım seçtiğim siyah kısa elbiseyi.
Dakikalar sonra bedenim elbiseyi taşıdığında evdem çıkmış ve hemen köşedeki kahve dükkanına girmiştim bile.
Kahvem elimde işe gitmek için taksi arıyordum. Telefonumdan hızlıca saate baktığımda görüşmem için geciktiğimin farkına vardım. Tesadüf bu ki hiç de taksi yoktu.
Sonunda bir taksi bulduğumda bir adam binmek için ilerliyordu. Başka şansım yoktu. Daha önce hiç koşmadığım kadar hızlı koştum topuklu botlarımın üstünde. Adam kapıyı açtığı an içine bindim.
Claire: Üzgünüm.
Olanlar karşısında şaşkın yüzüyle bakan adamın hiçbir şey söylemesine izin vermeden kapıyı kapattım ve taksici de bunu önemsemeyip New York'un kendine özgü mükemmel caddesinde sürmeye başladı.
Taksiyi o adamdan almam yanlış bir davranıştı biliyordum ama bu görüşmeye geç kalamazdım. Ayrıca insanlardan daha önce kendimi düşünmeyi ve sadece kendimi önemsemeyi öğretmişti bu hayat bana.
Bu hayat bunları zor yönde öğretmişti bana, ne kadar kötü olsa da bildiğim tek şeydi bu.Çalıştığım dergide baş editör olmak için çabalıyordum. Ve dün akşam derginin sahibinden aldığım telefon sayesinde birazdan bir görüşmeye gidecektim. Tahminlerimce yıllardır uğruna didindiğim baş editörlüğü sonunda alacaktım.
Taksi sonunda upuzun dergi binamızın önünde durduğunda gözlerimi dikmiş öylece izlediğim asfalt yoldan gözlerimi alıp taksiciye ücretini ödedim.
Tam vaktinde gelmiştim. Danışmaya sorduktan sonra beni beklediğini öğrenince hemen odasına doğru ilerledim.
Claire: Bay Connel?
David Connel: Collins, seni görmek ne kadar güzel!
Claire Collins...
Evrenin benim için seçtiği isim...Claire: Sizi görmek de çok hoş Bay Connel.
David: Bana David demem yeterli. Sonuçta artık daha yakın olacağız.
Claire: Neden bahsetiyorsunuz?
David: Şöyle otur istersen. Sana reddedemeyeceğin bir teklifim var.
Dediği gibi gösterdiği koltuğa oturdum. O da kendi sandalyesine geçer geçmez ona meraklı gözlerle bakmaya başladım.
David: Şimdiii sevgili Collins. Senden bir ricam olacak. Çok önemli ve gizli bir rica.
Claire: Nedir?
David: Rakip firmamızı biliyorsun değil mi? Moonlight.
Claire: Johnny Depp denen adamın sahibi olduğu Moonlight'tan mı bahsetiyorsunuz?
David: Evet Collins, tam üstüne bastın.
Claire: Ne olmuş Moonlight'a?
David: Orada baş editör olarak işe gireceksin.
Claire: Bunu nasıl yapabilirim ki? Onların muhakkak bir baş editörleri vardır zaten. Onu bırakıp beni mi alacaklar.
David: Çok hızlı karşı geliyordun Collins. Sonuna kadar dinle.
Claire: Pekala, devam edin.
David: Birkaç gün önce baş editörleri emekliye ayrıldığı için yeni birini arıyorlar. Burada da sen devreye gireceksin.
Claire: İyi de neden?
David: Çünkü Collins, bize onlardan bilgi aktaracaksın.
Claire: Bunun yasal olmadığıyla ilgili şüphelerim var Bay Connel.
David: O konu hakkında hiçbir şüphen olmasın Collins. Yakalansan bile başına hiçbir bela gelmeyeceğine dair sana yemin ederim.
Claire: B-ben bunu yapamam Bay David. Kariyerimi riske atamam.
Tam kalkmış kapıya yönelirken tekrar konuşmaya başladı.
David: Maaşının 5 katını teklif ediyorum sana.
Durdum.
5 katı mı demişti o?
50.000 dolar...David: Miktarı duyunca biraz ısındın gibi ha Collins?
Claire: Ne kadar sürecek bu?
David: Beklediğimiz ölçüde onlara fark atana kadar.
Claire: Kabul edersem ne zaman başlayacağım?
David: Hemen yarın iş görüşmesine gideceksin. Parayıysa akşam hesabına yatırmış olurlar. Tabii eğer kabul edersen.
Claire: Peki. Tamam. Kabul. Kabul ediyorum.
David: Kabul edeceğine adım kadar emindim Collins. En doğrusunu seçtin.
Bay Connel'ın odasından çıktıktan ilk birkaç dakika boyunca kendime gelemedim dürüst olmak gerekirse. 50.000 dolar ve böyle pis bir iş. Ama bu hayatın bana öğrettiği kötü şeylerden biri de buydu: para aşkı.
Connel bugün bana izin vermişti. Yarın olacak görüşme için hazırlanmamı istiyordu. Bense eve döndüğüm ilk andan beri sadece salonumdaki koltuklardan birinde uzanıp tavanı izlemiştim.
Akşam olduğunu havanın karardığından ve şehrin ışıklar arasında ışıldadığından anladığım zaman telefonumda bir bildirim göründü.
Hesabınıza $50.000 yatırılmıştır.
David Connel.Mesajı görür görmez gözlerim kocaman açıldı. Doğru muydu bu?
Hemen banka uygulamama girip hesabımı kontrol ettim.
Gerçekti...
Gerçekten az önce hesabıma 50.000 dolar yatırılmıştı.Bu maceranın beni nerelere sürükleyeceği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama ben her zaman kazanırdım. Yine kazanacaktım. Bu hayatın bana öğrettiklerinden bir diğeri:
Kazanan hep sen olmalısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong Choices|Johnny Depp
Fanfiction"Para için aşkından vazgeçer miydi bir insan? Elbette geçerdi Ama ben geçmedim..." Hayatı yanlış seçimler üzerine kurulmuş, hayatın onu kötü biri yaptığı bir kızın "Onun" sayesinde düzelmesini anlatan bir hikaye...