5- Kahve

281 24 26
                                    

Öğleden sonra toplantım olduğunu öğrendiğim bir mesajla beraber kendimi ofisten attım. Toplantı vaktine kadar şirkette dolandım öylece. Çünkü daha ilk günüm olduğu için yapacak pek bir iş bulmamıştım.

Benimle birlikte çok az insanın da olduğu terastaydım. Bay Depp'in sürekli kitli olan özel odasındaydı gözlerim. O odaya bir şekilde girmem gerekiyordu. Ama tabii bundan önce bana güvenmelerini sağlamam gerekiyordu.

Ekim ayının ilk haftasındaydık. Bu yüzden hava hafiften hafiften soğumaya başlamıştı artık. Soğuk havanın destekçisi sert rüzgar içimi üşütmeye başladığında artık içeri geçme vakti olduğunu söyledim kendime.

Terasın kapısından çıkınca göze çarpan ilk şey Bay Depp'in gizemli odasıydı. Bu oda biraz tavan arası oda gibiydi. Bir duvarı üçgenin kenarına benziyordu. Diğer duvar zaten odayla terası ayırıyordu. Tam önünden geçerken odanın kapısının açıldığını fark ettim. Yerimde durup baktığımda Bay Depp'in odadan çıktığını görmem bir oldu.

Onun da beni görmesi uzun sürmedi. Gözleri bende kenetlendiğinde yüzüne artık alıştığım gülümsemesi yerleşti.

Johnny: Lauren.

Claire: Merhaba Bay Depp.

Bana doğru yaklaşıyordu. Birkaç adım da ben attığımda sonunda konuşmak için daha yakındık birbirimize.

Johnny: Terastaydınız sanırım.

Claire: Evet, biraz hava alayım dedim.

Johnny: İyi düşünmüşsünüz.

Bana ismimle, pardon, sahte ismimle, hitap ediyor bazen Bayan Eva diyor, sen diyor, siz diyor... Hitap şekli her dakika değişiyordu resmen. Bu nedenle de ona nasıl hitap etmem gerektiğini daha kavrayamamıştım. Gerçi bu tavrından hitap şeklini pek takmadığı anlaşılıyordu ama...

Claire: Birkaç saate bir toplantım var.

Johnny: Evet, ekiple iyice tanış ve son işleri de öğren diye oluşturduk.

Claire: Çok iyi düşünmüşsünüz Bay Depp. Ben de daha son projeleri görmediğim için başlayamamıştım işlere.

Johnny: Acele etmeyin, o kadar çok vaktiniz olacak ki.

Gülümsedik.

Johnny: Toplantına daha var gibi. İstersen bir kahve içebiliriz? Ne dersin?

Claire: Aslında ben...

O an ne demeliydim bilmiyorum. Bu adam sürekli bir yerlerden çıkıyordu. Ve geldiğimden beri de hep göz önünde ve yan yanaydık. Bu yanlış anlaşılabilirdi.
Yani, insanları bilirsiniz. Kendi sıkıcı hayatlarına katlanamadıkları için sizinle ilgili her ufak şeyi büyütüp sizinkini harcarlar.

Ayrıca adamın sevgilisi vardı. Hem de burda! Birkaç kat aşağıda.

Ama bir an her şeyi bir kenara bıraktım. Asla yapmayacağım bir şeyi yapıp tüm olasılıkları attım kafamdan. Bu adam normallerimi bozuyordu.

Claire: Ben, çok isterim. Güzel fikir.

Gülümsedi ve yan yana yürümeye başladık. Asansöre ilerledik. Bay Depp asansör butonuna bastı ve bekledik.

Asansörden geldiğini belli eden bir ses geldiği an kapısı da açıldı. Bay Depp eliyle bana önden geçmemi işaret eden o "centilmen erkek" hareketini yapınca asansör kabinindeydim.

Yan yanaydık ve asansörden inmeyi bekliyorduk bu defa. O an aramızda bir konuşma geçmiyordu.

Parfümünün kokusunu alabilecek yakınlıktaydım ona o an. Tarif edilemeyecek kadar güzel kokuyordu. Sıradan bir erkek parfümü kokusu vardı ama aynı zamanda da bütün diğer erkek parfümlerinden farklı bir kokusu da vardı. Parfüm zevkini beğenmiştim. Ya da belki kendisi seçmemişti parfümünü. Sevgilisi olan o kadın seçmişti?

Asansörün kapıları yeniden açıldığında artık onun katındaydık. Benim katım da bir alt kattı. Benim bulunduğum kata göre burası daha sessiz, hatta bayağı sessiz, ve daha güzel dizayn edilmişti.

Koridorun sonundaki odasına kadar yürüdük. Bu şirkette kendi ofisimden bile daha fazla bulunduğum o tanıdık odaya geldiğimde yüzümü sıcakkanlı bir gülümseme kapladı.

O günden beri beni kendine çeken kitaplığın hemen önündeki koltuklara, daha doğrusu kanepelere oturdum. O ise duvarın yanındaki yerde bir masanın üstüne kurulmuş kahve makinesinden ikimize de kahve hazırlıyordu.

Çok sürmeden iki kupa kahveyle yanımdaki yerini almıştı.

Johnny: İlk günün nasıl geçiyor?

Claire: Oldukça iyi.

Johnny: Bunu duymak güzel.

Konu konuyu açarken saatler de aynı hızda geçip gitmişti. Saatlerin geçişini bize fark ettiren şey ise aniden açılan kapı oldu.

Kapının açılmasının ardından daha bu sabah hayatıma dahil olan o kadın göründü.
Jenny Nickson...

Jenny: Johnny?

Bay Depp hemen ayağa kalktı ve kadının belini sardı tek eliyle.

Johnny: Hoşgeldin canım.

Jenny: Merhaba.

Sabahki aynı, yapmacık, sahte gülümsemesiyle bana döndü bu sefer.

Claire: Merhaba. Sizi tekrar görmek ne kadar güzel.

Aslında hiç de güzel değildi.

Jenny: Evet, sizi görmek de.

Johnny: Biz de Bayan Eva'yla kahve içiyorduk.

Jenny: Keşke beni de çağırsaydınız.

Ayağa kalktım. Bu ortam germeye başlamıştı ve toplantım da yaklaşıyordu. Onlara yaklaştım ve konuşmaya başladım.

Claire: Kusura bakmayın ama toplantıma geç kalmak üzereyim. İzninizle.

Johnny: Tabii. Başarılar.

Ona bir gülümsemeyle teşekkür ettikten sonra aynı gülümsemeyle Jenny'e veda ettim.

Asansörü bekleyecek vaktim yoktu. Bu yüzden merdivenlere yöneldim. Ayağımdaki topuklular çok kötü bir halde sıkmaya başlamıştı. Ama yine de koşmayı başardım ve ofisime bile uğramadan benim olduğum kattaki toplantı odasına girdim.

Odaya girdiğim an gözler bana çevrildi. Herkes gelmiş gibi görünüyordu. Her zaman oturduğum yerlerdeki koltukların hepsi doluydu. Çünkü artık bana ayrılan koltuk masanın başındakiydi. Bu olay gülümsememe sebep olmuştu. Sonunda istediklerime tek tek kavuşuyordum. Ve bu daha başlangıçtı.

____________________
Jenny karakterini nasıl buldunuz?
Daha başımıza iş açacakmış gibi görünüyor mdksösjwlanmwbs

Wrong Choices|Johnny DeppHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin