Biraz sonra öylece oturmaktan sıkılmıştım. Ofisimden dışarı çıktım ve bana bakan gözlere şahit oldum. Metin yazarları, editörler hatta asistan olduğunu bile düşündüklerim durmuş ve bana bakıyordu.
Tamam, bu daha önce pek yaşamadığım bir karşılamaydı.Bakışlarının üzerimde olması beni oldukça geriyordu. Üstümde oluşan bu baslı yüzünden her an sendeleyip düşecekmişim gibi geliyordu.
Kahve, çay alabildiğimiz yere ulaştım ve bir barsak kahve yapmak için kahve makinesininin düğmesine uzandım. O sırada yanımda birinin belirdiğini aniden konuşmasından anladım.
Valerie: Selamm!
Claire: Ee.. Selam?
Valerie: Yeni baş editör siz olmalısınız.
Claire: Evet benim.
Oldukça içten gülümsemeye çalıştım.
Valerie: Ben metin yazarlarından biriyim. Tanıştığıma çok sevindim Bayan Eva.
Claire: Ben de çok sevindim. Sizin gibi bir ekiple çalışmak oldukça hoş olacağa benziyor.
Kahve makinesine geri dönmüştüm ki konuşmaya devam etti.
Valerie:Aslını isterseniz Bayan Eva-
Claire: Bana sadece Lauren demen yeterli.
Bunu duyunca daha mutlu olmuş gibiydi.
Valerie: Pekala. Lauren. Şey. Aslında, sizi ilk gördüğümde işi almanızı çok istemiştim.
Claire: Oh. Bunu duyduğuma sevindim.
Valerie: Çünkü. Biraz. Nasıl söylesem. Filmlerdeki ikonik kadınlar gibisiniz ve ikonumsunuz.
Claire: Çok teşekkür ederim. Bunları duymak beni çok sevindirdi.
Daha ilk günden böyle bir iltifat almak çok garibime gitmişti. Ayrıca birinin ikonu olmak... Daha önce tatmadığım bir histi.
Kahvemi çoktan yapmıştım ve artık ofisime dönmek istiyordum. Bu nedenle konuşmayı bir şekilde bitirmeliydim.
Claire: Tanıştığıma çok sevindim. Daha sonra yine konuşuruz. Sonuçta artık buralardayım.
Valerie: Evet. Tamam. Hoşçakalın.
Ofisime doğru elimdeki kahve dolu kupayla yürürken gülümsememe engel olamamıştım. Aynı ofisimden çıkarken olduğu gibi içeri girerken de aynı gözler üzerimdeydi. Ama bu sefer umurumda değillerdi.
Yemek saatine kadar derginin eski sayılarına baktım biraz. İnceledim, yeni fikirler geliştirdim. Aynı bizim dergimiz gibi ünlülerle ilgili en yeni haberler, moda, burçlar, ilişkilerle ilgili bir eğlence dergisiydi.
Artık yemeğe gideceğimizi herkesin katı yavaş yavaş boşaltmasından anladım.
Dışarı çıktığımda benimle aynı andan ofisinden çıkan editörlerden biriyle göz göze geldim. Yanıma geldi.
Grace: Grace Carter.
Uzattığı elini sıktım.
Claire: Lauren Eva.
Grace: Tanıştığıma sevindim.
Claire: Herkes yemekte sanırım.
Grace: Evet ben de yemeğe gidiyordum. Birlikte gitmek ister misin?
Herkesten farklı olarak siz yerine sen diye hitap etmesi ona yakım hissetmemi sağlamıştı.
Claire: Çok güzel olur aslında. Burayı pek bilmiyorum.
Grace: Benden öğreneceğin çok şey olacak o halde.
Koluma girdi ve merdivenlere doğru yöneldik.
Grace: Diğerleriyle tanışabildin mi?
Claire: Daha değil!
Grace: Diğerleri biraz yabaniler. Yavaş yavaş tanışırsınız.
Claire: Umarım.
Şirkete yakın bir restorana geçtik. Hatta cafe bile diyebilirdik. Grace sosunun ismini hatırlayamadığım bir makarna, ben de tavuklu salata siparişi verdim.
Siparişlerimiz gelene kadar sohbet ettik. Konu konuyu açıyordu. Ve birden nasıl olduğunu anlamadığım bir anda konu Bay Depp'e geldi.
Grace: Bay Depp'in sevgilisini gördün mi peki?
Claire: Jane? Janie?-
Grace: Jenny Nickson.
Claire: Evet bu sabah tanıştım.
Grace: Aramızda kalsın Lauren, ama o kadın Bay Depp için hiç iyi biri değil.
Claire: Neden böyle düşünüyorsun?
Bunu sorarken salatamdan bir çatal daha attım ağzıma. Ve vereceği cevabı bekledim.
Grace: Bilmiyorum. Sadece öyle hissediyorum. O kadından iyi bir enerji almıyorum.
Claire: Daha tanımadım, yorum yapamayacağım.
Aslında yapardım. Grace'e katılıyordum. O kadında iyi olmayan bir şey vardı. Benden daha da kötüydü belki. Ama bunu daha bir saat önce tanıştığım birine güvenip söyleyemezdim. Sonuçta konu patronumun sevgilisiydi ve ben burada bir görev uğruna bulunuyordum.
Grace: Aslında aynı şeyi düşünüyorsun ama bana daha güvenmiyorsun değil mi?
Zihnimi okumuş gibi birden bunu söylemesi afallatmıştı beni. Tam ağzıma götürmek üzere olduğumu salata çatalımı tutan elim donakaldı.
Claire: Ben...-
Grace: Bu çok normal. Zamanla birbirimize alışacağız.
Claire: Evet, haklısın.
Grace: Ama bana her konuda güvenebilirsin.
Claire: Sağol Grace, bunu duymak güzel.
Hesabı ödeyip kalktıktan sonra şirkete geri döndük. Herkes yemekten dönmüş gibi görünüyordu.
Ofisime girdim. Grace'in aniden olan yaklaşımı biraz garipsememe neden olmuştu. Zaten ona ilk günden de güvenecek değildim. Bu hayatın bana kazandırdığı şeylerin en başında geliyor bu. Güven sorunu...
Kimi zaman iyi kimi zaman kötü etkileri olsa da bu hayatın bana bahşettiği şey de buydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrong Choices|Johnny Depp
Fanfiction"Para için aşkından vazgeçer miydi bir insan? Elbette geçerdi Ama ben geçmedim..." Hayatı yanlış seçimler üzerine kurulmuş, hayatın onu kötü biri yaptığı bir kızın "Onun" sayesinde düzelmesini anlatan bir hikaye...