Kahveleri kupalara doldurduktan sonra alıp içeriye doğru yürümeye başladım.
"Ne zamandır yapıyorsun bu taş koleksiyonunu ?"
Dedi Seokjin"Bilmem, aile evinden ayrıldığımdan beri taş koleksiyonu yapmaya başladım"
Diyerek kahvesini uzattım. Hâlâ taşlara bakarken kahveyi almak için hareketlendiğinde eli kahveye çarptı ve kahve üstüne sıçradı."İyi misin ? Yandın mı ?"
Dedim kahveleri masaya bırakırken
"Sakin ol, ufak bir parça sıçradı"
Dedi
"Gömleğini ver senin için yıkayayım"
Dedim"Gerek yo-"
"Ver işte"
Dediğimde beni onaylayarak düğmelerini açmaya başladı. Kenardan aldığım şalı ona uzattım. Gömleği çıkarıp verdikten sonra şalı üstüne sardı.Hızlıca banyoya gidip gömleği lavaboda iyice yıkadıktan sonra sıktım.
"Jisoo çokta uğraşmana gerek yoktu"
Dedi banyo kapısında dikilen Seokjin"Olmaz. Ne zaman burda olsan başına kötü birşey geliyor"
Dedim, gülümseyerek çenemi tutup ona bakmamı sağladı.
"Ben bundan şikayetçi değilim. Senin yanında 1 dakika fazladan kalmak için yapmayacağım şey yok"
DediKalbim teklerken Seokjin'in kollarını belime sarmasıyla yerinden çıkmak istermişcesine atmaya başladı.
"Jisoo, ben seni çok seviyorum. Tahmin edemeyeceğinden de çok"
Dedi"Seokjin ben hiçbirşeyden emin olamıyorum"
Dedim, anlını anlıma yasladı.
"Duygusal bir boşlukta olduğunu düşündüğünden böylesin ama hayır. Kalbin beni gerçekten istiyor...şimdi, bırak kendini bana"
DediKollarımı güçsüzce destek almak istermişcesine Seokjin'in kaslı kollarına koydum.
"O halde seni seviyorum Seokjin"
Dedim, Seokjin gülümseyerek çenemden tutup yüzümü biraz yukarı kaldırdı.Dudaklarıma yavaşça yaklaşırken Seokjin'in telefonu çalmaya başladı. Seokjin umursamadan bana yaklaşmaya devam ederken dudağı dudağıma değmişken geri çekildim.
"Telefon ?"
DedimJin cebinden çıkarttığı telefonu sinirle duvara atıp parçalanmasını sağladıktan sonra gülerek bana döndü.
"Nerde kalmıştık ?"
Dedi belimden beni kendine çekerkenŞaşkınca ona bakarken dudaklarımız arasındaki mesafeyi kapatmak için hareketlenmişti ki gelen ses onu durdurdu.
"Jisoo...evde misin ?"
Korkuyla ondan uzaklaştım."Namjoon"
Dedim telaşla
"S!keyim, yeter artık"
Dedi geri çekilirken, yere düşmüş olan şalı alıp Seokjin'in üstüne sardıktan sonra onu odama doğru sürüklemeye başladım."Bari bi kere öpseydim"
Dedi
"Sonra öpersin bir yere kaçtığım yok"
Diyerek onu odama soktum.
"Ama Jiso-"
"Burdan kıpırdama, ben gelene kadar da odadan çıkma"
Diyip kapıyı suratına kapattım.•••••
"Hadi git artık"
Dedim
"Jisoo sana burda acı çektiğimi anlatıyorum!"
Dedi
"Bende acı çekiyorum!"
Dedim sessizce"...sonra işte arkasından seslendim ama dönüp bana bakmadı. Öylece gitti"
Dedi
"Namjoon 9 yıl oldu. Kız belli etmesede illa ki senden evlilik teklifi bekliyordur"
Dedim"Biz onunla bunları konuştuk ben ona söyledim evlilik için erken olduğunu"
Dedi
"Pekala evlenmeyi ne zaman düşünüyorsunuz Bay Kim ? 20 yıl ? Dur dur. 30 ?"
Dedim"O kadar da değil, sadece ben...ne bileyi-"
"Hwasa'nın yerinde olmak istemem. Eminim kendini zamanını boşa harcıyormuş gibi hissediyordur"
"Haklı olabilirsin ama ne yapmam gerek ?"
Dedi"Git evlenme teklifi et"
Dedim
"Hemen mi ?"
"Evet git ve şuan teklif et"
Dedim
"Doğru söylüyorsun"
Diyerek ayaklandı."Hadi hadi git çabuk"
Dedim
"Sen beni kovmaya mı çalışıyorsun ?"
Dedi
"Hayıııır, sadece iyiliğiniz için söylüyorum. Ne kadar ertelersen o kadar kötü"
DedimNamjoon gülerek bana sarıldı.
"Teşekkürler kardeşim"
Diyip koşarak evden çıktı. Rahat bir nefes vererek hızla odama çıktım. Kapıyı tıkladığımda ses gelmedi.Yavaşça kolu indirerek içeri girdiğimde yatağımda uzanmış Seokjin'e baktım. Minik adımlarla yanına gidip yatağın kenarına oturdum.
Bebek gibi uyuyordu. Gülümseyerek elimi yumuşak saçlarının arasına daldırdım. Elim saçından yüzüne inerken pürüzsüz yüzünü dikkatlice sevmeye başladım.
Bir anda kendimi kolları arasında bulduğumda şaşkınca yüzüne baktım. Yeni uyanmış gibiydi ve aşırı çekici duruyordu. Kollarını sımsıkı bana sararken dudaklarını anlıma bastırdı.
günün sonunda yine benim kollarım arasında olacaksın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•OBSESSİON•
Fanfiction"İstediğin kadar kaç, günün sonunda yine benim kollarım arasında olacaksın" -Kim Seokjin