Hae in'in kafeye girmesiyle derin bir nefes aldım. Etrafa bakarken beni görmesiyle gülümseyerek yanıma doğru gelmeye başladı.
Ayaklanıp ona elimi uzattığımda elimi farketmemiş olacakki bana sarıldı.
"Çağırınca hemen geldim. Umarım kötü birşey yoktur"
Diyerek benden ayrıldığında ona sandalyeyi gösterdim.
"Otursana"
DedimHae in meraklı bir yüz ifadesiyle oturduğunda garson geldi.
"İki kahve lütfen"
Dedim, garson beni onaylayarak gittiğinde Hae in etrafa baktı."Aynı kafede aynı masadayız. Bu bir işaret mi ?"
Diyerek güldü.
"Öylesine oturdum denk gelmiş"
Dedim kahvemi beklerken"Aslında o gün amacım seni yüz üstü bırakmak değildi"
Dedi gözlerini benden kaçırarak, kahvelerimiz geldiğindr teşekkür ettim.
"Afiyet olsun"
Garsonun gitmesiyle Hae in'e baktım."Bana durup dururken benden neden ayrıldığını söyle"
Dedim
"Jisoo-"
"Farkındaysan rica etmedim. Söyle dedim"
Hae in ciddiyetimle yutkundu."İsteyerek ayrılmadığının farkına geçte olsa vardım. Niye Hae in ? Neden düğüne 1 hafta kala beni bi başıma bırakıp gittin ?!.."
Dedim, Hae in gözlerini kapatarak yutkundu.
"...sanıyorum ki bunun Seokjin'le bir bağlantısı var"Lütfen hayır de!
Lütfen hayır de!
"Damatlık almaya gittiğimiz günü hatırlıyor musun ?"
Dedi, onu onayladım. Umji'nin bana yazıp beni tehtid ettiği gün, nasıl unutabilirim.
"Hatırlıyorum"
Dedim"O gün seni bıraktıktan sonra birkaç kişi arabayla yolumu kesti. Arabadan indiğimde Seokjin'i gördüm. Beni depo gibi bir yere götürdü. Durup dururken bana senden vazgeçmemi düğünde seni yüz üstü bırakmamı söyledi..."
Dedi, beklediğim cevap geldiğinde gözlerimi sımsıkı yumdum.Neden Seokjin ? Neden yaptın bunu ?!
"...Jisoo sana yemin ederim seni hâlâ çok seviyorum ama seninle olamam"
Hae in'e gülümsedim.
"Merak etme, sen Seokjin'i bana bırak"
Dedim"Düğüne kaldığımız yerden devam edebilir miyiz ?"
Dedi heyecanla, kalbim bas bas hayır diye bağırırken onu susturarak gülümsedim.
"Neden olmasın"
Dedim•••••
Ofise girdiğimde Seokjin ayaklanarak bana kollarını açtı.
"Bebeğim sonunda gelmiş. Bitti mi işleri-"
Attığım tokatla yüzü sola doğru dönerken itinayla şekil verdiği uzun saçları savruldu.Zorda olsa yutkundum.
"Öğrenmeyeceğimi mi sandın ?"
Dedim, Jin yanağını tutarak bana döndü.
"Neler oluyor Jisoo ?"
Dedi
"Hae in'i tehtid ettiğini biliyorum pislik!"
Diyerek onu omuzlarından ittim."İyiliğin için yaptım"
Dedi
"Bu mu benim iyiliğim ? Benim iyiliğin bu mu ?!"
"Jisoo o herife güvemene onunla olmana izin veremezdim. Sana yemin ederim hepsi iyiliğin ve güvenliğin içindi"
Dedi"İyiliğim öyle mi ? İyiliğim ?.."
Aldığım viski şişesini sinirle yere vurdum.
"...iyiliğim senin umrunda bile değil! Sen sadece bana sahip olmak istedin, beni yanına alıp Hae in'e kendini kanıtlamak istedin, iyiliğimmiş güvenliğimmiş beni bunlarla kandıramazsın Kim Seokjin!"
Dedim"Jisoo herşeyi öğrendikten sonra niye hâlâ onu savunuyorsun bana ?!"
Dedi
"Ona da sinirliyim ama çaresizdi. Beni bırakmak zorundaydı"
Dedim
"Ben seni böyle bilmezdim"
DediSinirle göğsüne birkaç defa vurdum.
"Haklıymış gibi konuşmayı kes! Bu hikayede haksız olan tek kişi sensin, sen spot ışıklarının kenarında kalmış görünmez adamsın Seokjin, bundan fazlası değilsin"
Dedim iğneleyici bir tavırla"Pişman olacaksın"
Dedi
"Bu sefer pişman olmayacağımdan eminim, istifa ediyorum bir daha dönmemek üzere"
Dedim"Son sözün bu mu Kim Jisoo ?"
Dedi ben odadan çıkmadan önce, omzumun üzerinden ona döndüm.
"Canın cehenneme Kim Seokjin"
Diyip ağzını açmasına izin vermeden ofisten çıktım.Gelen Moonbyul bana el salladığında onu umursamadan yanından hızla geçtim. Asansöre binerek ineceğim kata bastım ve kapının kapanmasını bekledim.
Kapı kapanır kapanmaz elimi deli gibi atan kalbimin üstüne koyup asansörün kenarını tuttum.
"Sakin ol, sakin ol! Sadece doğru olanı yaptım"
Dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•OBSESSİON•
Fiksi Penggemar"İstediğin kadar kaç, günün sonunda yine benim kollarım arasında olacaksın" -Kim Seokjin