Sabah uyandığımda henüz kimse kalkmamıştı. Kendimi çok rahatlamış ve mutlu hissediyordum. Gülay'ı uyandırmamaya özen gösterek odadan çıktım. Mutfağa gittim ve harika bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Önce çayı koydum ve masayı hazırladım. Kahvaltılıkları çıkarttım. Domates ve salatalıkkarı da doğrayıp masaya yerleştirdim. Omlet, patates kızartması ve Karadeniz'in olmazsa olmazı kuymak da masada ki yerlerini aldığında eserimle gurur duydum. Bende de cevher varmış hani, sadece keşfedilmeyi bekliyormuşum.
Gidip önce annemi sonrada Gülay'ı öperek uyandırdım. Yüzlerini yıkayıp masaya geldiklerinde ikiside şaşkındı. Ama sevinmişlerdi de aynı zamanda.
''Hayırdır kızım? Sabah sabah bu jestini neye borçluyuz?'' Dedi annem şakayla karışık.
''Sizleri çok özlemişim ve içimden geldi''dedim neşeyle.
''Abla sen o zaman hep özle bizi. Şunlara bak yaa'' dedi gözlerini masadan ayırmadan.
''Size de iyilik yaramıyor ha'' diye sahte bir kızgınlıkla cevap verdim. İkiside yanaklarımdan öpüp masaya oturduklarında yalancı kızgınlığım da çoktan uçup gitmişti zaten.
Güzel bir kahvaltının ardından anneme Gülay'la biraz dışarı çıkıp gezmek istediğimizi söyledim ve beraber çıktık.
''Hayırdır abla ne gezmesi'' diyen kardeşime
''Kız bir de akıllı geçinirsin. Biz bugün ne yapacaktık ?'' Diye cevap verdim.
''Ne yapacaktık abla?''
''Ezgi ve Ferit'i araştırması için birini bulmayacak mıydık?''
''Haa o mesele. Anlaşıldı sabahki mutluluğunun sebebi. Ama onu bugün yapacağız demedik ki ''
''Olsun olsun ne kadar erken o kadar iyi ''
''İntikam sıcak yenen bir yemektir diyorsun yani'' deyip şebeklik yapınca istemsizce güldüm.
''Hayır canım erken kalkan yol alır diyorum'' dedim.
''Ha bunun için mi kargalar kahvaltısını yapmadan düştük yollara yani abla''
''Kız biz yaptık ya kahvaltımızı , kargadan bize ne. Hem saat 9 ve daha bu işi kim yapabilir onu bulacağız. Öyle pat diye dedektif bulunmuyordur herhalde''dedim. Altını çiziyorum ki herhalde dedim çünkü daha önce böyle bir işim olmadığı için nereden nasıl bulabileceğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Ama benim kardeşim ve aynı zamanda kurtarıcım Gülay bunu da halletti.
''Aslında ben dolaylı olarakta olsa birini tanıyor olabilirim abla''
''O nasıl oluyor canım öyle dolaylı olarak?''
''Yani bir arkadaşımın dayısı emekli polis. Ve emeklilikten sonra dedektiflik yapıyor diye duymuştum. Arayıp sormak lazım''
''Hemen ara o zaman hemen!''
''Tamam 1 dk'' deyip telefonunu çıkardı. Rehberdeki kişiyi bulup arama tuşuna bastı. Telefonun açılmasını beklerken heyecandan ölebilirdim. Tam açmayacak diye umutsuzluğa kapılırken
''Alo'' dedi karşıdaki ses.
''Alo Gökhan merhaba ben Gülay''
''Ooo Gülay hanım sen beni arar mıydın yaa. Nasılsın bakalım?''
''İyiyim Gökhan teşekkür ederim. Sen nasılsın?''
''Bende iyiyim sağol''
''Aslında Gökhan senden bir ricam olacaktı benim''
''Tabi Gülay buyur. Elimden gelen birşeyse...''
''Hani bir dayın olduğundan bahsetmiştin. Emekli olduktan sonra dedektiflik yapıyor diye. Onun telefon numarasını alabilir miyim?''
''Tabi vereyim ama senin ne işin olur dedektifle''
''Ailevi ve özel bir durum. Ama eğer numarayı verirsen sevinirim. ''
''Tabi'' deyip numarayı verdiğinde teşekkür edip telefonu kapattık. Şimdi iş adamımızı aramaya gelmişti. Onuda aradık ve numarasını yeğeninden aldığımızı söyledik. Yüzyüze görüşmek için bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Kafeye gittiğimizde henüz gelmemişti. Gülay'la boş bir masaya oturup birer çay söyledik.
''Farkında mısın Gülay. Aynı polisiye filmlerindeki gibi''
''Abla senin bu film merakın beni öldürecek. Çok monotonum diye yakınırken romantik komediye döndü hayatın haberin yok''
''Ahh be yavrum bunun neresi komedi. Bildiğin dram bu dram''deyip gülüştük. Evet ağır şeyler yaşamıştım. İlk aşkımın bana böyle yapması belkide hayatımın sonuna kadar aklımdan çıkmayacaktı. Kim bilir belki kimseye bir daha güvenip şans veremeyecektim. Ama benim ailem yanımdaydı. Her ne olursa olsun destekçimdi. Annem babamın ölümünden sonra bile yıkılmamış bize sahip çıkmıştı. Bu yüzden benimde hayata küsme lüksüm yoktu.
Gülay'ın telefonu çaldı ve ikimizde bakışlarımızı telefona çevirdik. Arayan dedektifimizdi. Ben acaba gelmeyecek mi diye endişeye kapılmışken bize doğru yaklaşan birini gördük. Elli'li yaşlarda, takım elbiseli , saçları hafif ağarmaya başlamış ama bir o kadar da dinç bir adamdı. Masamıza geldiğinde
''Gülay hanım?'' Diye sordu.
''Evet '' deyip adamı masamıza davet ettik ve bir çay da ona söyledik. Söze Gülay başladı.
''Merhaba. Ben Gülay. Bu da ablam Alya''
''Memnun oldum hanımlar. Bende Orhan. Demek numara mı yeğenimden aldınız''
''Evet Orhan bey. Gökhan benim arkadaşım olur. Ve böyle bir işimiz olduğunda aklıma ilk onu aramak geldi''
''Anladım. Madem yeğenimin arkadaşlarısınız ücret konusunda bir endişeniz olmasın. Olabilecek en makul fiyatı söyleyeceğim. Onu bir şekilde hallederiz. Siz bana direk işi anlatın'' bu sefer söze ben girdim.
''Aslında Orhan bey, iş daha çok benimle alakalı. Sizden Ferit YILMAZER ve Ezgi SEDEF hakkında araştırma yapmanızı rica ediyoruz. Geçmişleriyle ilgili olabilir. Şimdi ki hayatlarıyla ilgili olabilir. Aslında bulduğunuz her bilgiye ihtiyacımız var'' deyip uzun bir konuşma yaptım.
''Peki bunu neden istiyorsunuz Alya hanım?''
''Aslında çok uzun hikaye ama şu kadarını söyleyeyim ki benim kalbimi çok kırdılar. Ve benim kırılan gururumu onarmam için bu şart''
''Anladım aldatıldınız ve intikam istiyorsunuz''deyince afalladım. Ben durumu en nazik nasıl anlatabilirim diye kıvranırken şak diye söyleyiverdi adam. Helal valla ne diyim. Şaşırdığımı görünce
''Sorun yok Alya hanım. Benim işim bu. Bunun gibi kaç olay çıktı karşıma benim. Peki, işi kabul ediyorum'' dediğinde bir rahatlama hissettim. Eğer kabul etmese biz başka dedektifi nereden bulacaktık.
''Peki öyleyse bol şans. Ve çok teşekkürler'' dediğimde kaşlarını çattı ve
''Benim şansa ihtiyacım yoktur Alya hanım. Ben isterim , bulurum ve yaparım''dedi. Hey bu adam bir harika dostum. Bu işin üstesinden gelebileceğinin izlemini verdi daha şimdiden. Yürü be Orhan baba! Ay o Orhan, bu Orhan değildi Alya! Devreler yandı yine.
''Ondan hiç şüphemiz yok Orhan bey. Şimdiden teşekkürler'' dedi Gülay .
''O halde bana müsade bayanlar. Bir an evvel çalışmaya başlamam lazım'' deyip kalktı. Biz de onunla beraber kalktık ve hesabı ödeyip kafeden ayrıldık. Eve geldimizdeyse annemle kısa bir sohbet edip odama çıktım. Yatağıma uzanıp olacakları hayal etmeye başladım. Yüzümde yine o tarifsiz gülümsemeyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah-Mat (TAMAMLANDI)
Teen Fiction'' Oyundu her şey ..! Eğlendik bitti işte uzatma. Yolun sonuna geldik küçük hanım. İşte şimdi ŞAH !'' Beni terk ederken ağzından çıkan cümleler bunlardı işte. Ağlayarak baktım yüzüne, sadece baktım... Dudaklarım bir şey söyleyemeyecek kadar titriyor...