Sabah uyanır uyanmaz soluğu Gülay'ın yanında aldım. Bugün değişimi başlatıyorum. Artık Alya olarak değil Defne olarak gireceğim Ferit'in hayatına. Bazı şeyleri kafamda daha da netleştirdim. Ve artık planıda kurduğumuz için bir an önce işe koyulmak istiyorum. Oyunum bittiğinde onların surat ifadelerini görmek için sabırsızlanıyorum...
''Abla ne var yine sabah sabah ya. Rüyanda mı gördün beni'' deyip kafasını yastığın altına gömdü Gülay.
''Kalk kız kalk daha çok işimiz var'' deyip yastığı kafasına vurmaya başladım. Bağıra çağıra kardeşimi uykusundan uyandırdığımda bir yastık savaşını da başlatmış oluyordum. Yataktan hışımla kalkıp eline geçirdiği bir yastıkla o da bana vurmaya başladı. Bu kız az önce uyku sersemliği çekmiyor muydu? Ne çabuk ayıldı ya!
Bir süre yastık savaşı yaptıktan sonra ikimizde yorgun argın yatağa uzandık. Ama Gülay'ın uykusu da açılmıştı bir kere. Amacıma ulaştım mı ulaştım,gerisi teferruat!
''Abla bir insan evladı böyle uyandırılır mı ya. Nerenin çingenesisin sen Allah aşkına'' demesiyle de kahkaha attım.
''Kız hemen kalkıp hazırlanmazsan o zaman görürsün sen çingene kimmiş, hadi zıpla'' deyip yataktan aşağıya attım kardeşimi.
''Off abla off'' diye söylene söylene banyoya gitti . Bu kız ne kadar çok off çekiyor Allah aşkına, isyankar olup çıktı başıma küçük sıpa.
Yarım saat içinde hazırlandık ve anneme dışarıda işimiz olduğunu belirten bir not bırakıp evden çıktık. İlk iş kuaföre gitmeli ve saçlarımı Defne'nin saçları gibi koyu kızıl bir tona boyatmalıydım. Bir yanlışlık olmasın diye fotoğrafı da yanıma aldım.
Kuaföre gittiğimizde fotoğrafı gösterip aynı tonu yakalamasını istedim. Beni aynanın karşısına oturttu ve boya karışımını hazırlamaya başladı. Bir yanım intikam alacağım için seviniyor diğer yanım ise doğal saç rengimi kaybedeceğim için üzülüyordu. Daha önce saçlarımı hiç boyatmamıştım çünkü saç rengimi çok seviyordum. Ama kuaför hazırladığı karışımı saçıma sürmeye başladığında, çok sevdiğim saçlarım artık doğallığını da yitirmişti. Ne diyebilirim ki, yapmış olduğum bu fedakarlığın da acısını misliyle çıkarmak dileğiyle...
Aslında yüzüme kızıl da yakışmıştı ve fotoğrafa baktığımda kuaförün iyi iş çıkardığını fark ettim. Saçlarım neredeyse Defne'ninkilerle aynı olmuştu. İkinci bir adım olarak alışveriş yapmamız gerekiyordu. Trabzon'un en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Forum'a geldiğimizde bulduğumuz ilk mağazaya attık kendimizi. Ahh hadi ama ne bekliyordunuz ki! Tamam saçımı daha önce hiç boyatmamış olabilirim ama tabi ki bende her kadın gibi alışverişte kendimi kaybediyorum.
Seçtiğimiz onlarca elbiseyi sırasıyla deneyip beğendiklerimizin parasını kasada ödedikten sonra başka bir mağazaya girdik... Saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamadan akşam olmuştu. Artık bu alışveriş çılgınlığına bir son verip eve gitmek üzere Forum'dan çıktığımızda onlarca yeni ve gösterişli elbisem olmuştu. Normalde olsa yüzüne dahi bakmayacağım bu elbiselere sırf Defne'ye benzeyebilmek için çuvalla para dökmüştüm. Burda da zaatalime bir alkış rica ediyorum lütfen !
Nihayet eve geldik diye sevineceğimiz sırada annemin kızgın yüzüyle karşılaşmayı ikimizde beklemiyorduk tabi.
''Kızlar gözümü açıyorum evde yoksunuz ve bir daha akşam yatma saati geliyorsunuz. Bütün gün neredeydiniz siz?'' Dediğinde saatin getçektende geç olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştık. Evet , şuan kendimizi savunmaya yüzümüz yok, malesef ki hatun haklı. Ama kadıncağız nasıl sinirlenmişse saçımı dahi fark etmedi. Bunda ne var dememek lazım. Çünkü söz konusu benim annem, onun gözünden hiçbir şey kaçmaz. Bu arada annemin
''Alyaaa saçların!'' Diye çığlık atmasıyla beraber aslında annemi ne kadar da iyi tanıdığımı düşünüp gülümsedim. Ne demiştim ; benim annemin gözünden hiçbir şey kaçmaz.
''Nasıl olmuşum annecim'' deyip elimi saçıma attığımda annemde yanıma yaklaşıp saçıma dokundu.
''Bilmem , değişik geldin gözüme. Ama hoş olmuş aslında ''dediğinde teşekkür edip gülümsedim. Ahh annem ahh. Bir bilsen kızının ne için değiştiğini...
Annemle biraz sohbet edip odamıza çıktık. Gülay bana Defne'nin ki gibi koyu tonlarda bir makyaj yapıp fotoğrafı yüzümün yanına tuttuğunda ikimizde sonuçtan memnun kalmıştık. Aslında önceleri en büyük fark bakışlarımdaki masumluktu ama bütün bu olanlardan sonra masumiyet falanda kalmamıştı sanırım. Çünkü tıpkı Defne gibi bakıyordum şuan da. Dişi , istekli ve hırs dolu...
Bu kadarını beklemiyordum. Ama gerçekten fotoğrafla hiç bir farkımız kalmamıştı. Bu da demek oluyor ki Ankara'ya dönüş vakti geldi. Bir hafta daha bekleyip de zaman kaybetmeye gerek yok. Bir an evvel gidip oradaki işlerimizi de yoluna koymalıydık. Sonuçta artık yurtta kalamazdım yoksa asıl kimliğim ortaya çıkardı. Ayrıca Gülay da benimle birlikte geleceği için küçük bir ev tutup yerleşmek daha akıllıcaydı. Tabi evin giderlerinin hepsini anneme yıkamayacağımız için de yarı zamanlı bir iş bakmamız gerekiyordu. Bu düşüncelerimi Gülay'a da anlattığımda
''Haklısın abla. Bence de beklemeyelim artık. Hem ben çok sabırsızlanıyorum'' dedi ellerini ovuşturarak.
''Bende sabırsızlanıyorum. Ama anneme ne diyeceğiz ? Hadi benim okulum orada ben her türlü giderim, ama ya sana izin vermezse ''
''Abla sen orayı özlediğini ve oraya geri dönmek istediğini, bazı yapılacak işlerinin olduğunu söylersin. Bende seni yalnız bırakmak istemediğimi ve bir müddet seninle kalmak istediğimi söylerim''
''Evet olabilir. Zaten başka çaremiz de yok gibi. Hadi şimdi yatalım artık. Yarın annemle konuşur, öbür gün de yola çıkarız''
''Peki ablacım. Bugün çok yoruldum zaten, uykuya ihtiyacım var''
''İyi geceler o zaman uykucu''
''Sana da iyi geceler uykucunun ablası'' dedi ve gülerek yatağına gitti. Bende yatağıma uzandım ve adım adım hedefime ulaşıyor olmanın verdiği mutlulukla birlikte kendimi uykunun şefkatli kollarına bıraktım.
Fazla zamanın kalmadı Ferit YILMAZER. Bekle ve gör. Alya ÖZKAN olarak çıktığım hayatına Defne DERİN olarak geri dönüyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah-Mat (TAMAMLANDI)
Teen Fiction'' Oyundu her şey ..! Eğlendik bitti işte uzatma. Yolun sonuna geldik küçük hanım. İşte şimdi ŞAH !'' Beni terk ederken ağzından çıkan cümleler bunlardı işte. Ağlayarak baktım yüzüne, sadece baktım... Dudaklarım bir şey söyleyemeyecek kadar titriyor...