BÖLÜM -1- ''Güzel başlamıştı oysa ki''

25.2K 864 37
                                    

Hiç bir zaman filmlerdeki gibi bir hayatım olmadı benim. Ne filmlerdeki gibi aşırı güzeldim, ne zengindim, ne de onlar gibi aksiyonlu bir hayatım vardı... Vücudumdaki en güzel yerim yeşil iri gözlerimdi. İnce sayılabilecek dudaklara, dalgalı saçlara ve yazın kızarıp domatese döndüğüm bembeyaz bir tene sahiptim. Ama yinede çirkinlik abidesi de sayılmazdım tabi.

Hal böyle olunca dış görünüşünü film artistletinden almayan ben, tabiki ilk aşkımlada film sahnelerindeki gibi karşılaşmamıştık. Çarpışıp kitaplarımızı yere düşürmemiştik. Ben onun arabasının önüne de atlamamıştım. Veya o patron bende onun kör kütük aşık olduğu güzel hizmetkarı değildim.Yağmurda onun şemsiyesinin altına da sığınmamıştım... Ahh! Bunlar hep fazla Türk filmi izlemenin yan etkileri. Ama tabi kendi olayıma dönecek olursam yinede her şey güzel başlamıştı...

Öncelikle kendimle ilgili şunu söylemeliyimki üniversite 2. Sınıf öğrencisiyim.Gazi üniversitesi işletme fakültesinde okuyorum. Arkadaşlarımla yorucu bir muhasebe dersinden çıkmış kampüste dinleniyorduk. Tabi pek elle tutulur bir konu olmadığından ne konuştuğumuzu bugün pek hatırlayamıyorum. Klasik arkadaş geyiği işte.. Bazen kahkahalarla gülüyoruz bazende birbirimizle şakalaşıyoruz. Yani işin açıkçası zaman öldürüyoruz resmen. Ama yine de o günlerin hayatımdaki son normal günler olduğunu bilemezdim tabi...

Arkadaşlarımdan yurda gitmek üzere izin isteyip ayrıldım. Amacım bir an önce yurda gidip kendimi uykunun şevkatli kollarına bırakmaktı. Bunun hayaliyle alel acele kampüsten çıkıyordum ki kafamı çevirmemle birlikte bir çift mavi gözle karşılaşmam bir oldu.. Kalbimin derinliklerine işleyip o anda içimi sıcacık eden bir çift mavi göz...

Onun da bana baktığının farkındaydım. Gözü gözüme değdi derler ya aynen öyle olmuştu. Yada demezler bilmiyorum , o an pek mantıklı düşünemediğimden saçmalamışta olabilirim. Etraftaki herkes gitmiş sadece biz kalmıştık sanki. Birde filmlere benzer hayatım yok diye üzülüyordum. Oysaki bu sahne filmlerde ne çok çekilmişti, böyle oluyormuş meğer...

Yurduma geldiğimde planladığım gibi kendimi yatağıma attım. Ama hayal ettiğim gibi kendimi uykunun şefkatli kollarına bırakamadım. Çünkü önceden uykunun ve yorgunluğun meşgul ettiği kafamı şuanda bir çift mavi göz meşgul ediyordu ve ben onu düşüncelerimden çıkartamıyordum..

'Off hadi ama yapma Alya ! Gerçekten bir daha görüp görmeyeceğin bile meçhul olan bir adam için tam iki saattir yatakta uykusuz kıvranıyor olamazsın değil mi ' dedi iç sesim. Bir yanım ona hak veriyor diğer yanım ise o gözleri hayal etmeye devam ediyordu. Kendi içimde ne kadar çelişki yaşadım bilmiyorum çünkü üçüncü saatten sonra saate bakmayı kesmiştim. Tabi ne ara uyudum onuda bilmiyorum doğal olarak...

Sabah ise alarmın sesiyle kalktım. Ve üzgün üzgün hazırlandım.. okula gitmem gerekiyordu ve ben uykusuz ve bol mavi gözlü bir gece geçirmiştim. HARİKA!!

'Onu birdaha görmeyeceksin , onu birdaha görmeyeceksin, onu birdaha görmeyeceksin... ' diye diye kendini ikna etmeye çalışan iç sesim ve onu tekrar görmeyi deli gibi isteyen kalbim eşliğinde okula geldim.. En yakın arkadaşım ve aynı zamanda sıra arkadaşım olan Ezgi'yi bekledim ve geldiğinde beraber konuşarak sınıfa girdik.

Ezgi... yani benim en yakın arkadaşım. Dolayısıyla beni iyi tanır değil mi ? Sanırım bu detayı unutmuş olmalıyım ki Ezgi bendeki durgunluğu sorduğunda şaşırdım.. sonra kendime geldiğimde ona bir çift mavi gözle olan minik hikayemi anlattım... sadece güldü ve 'koca Ankarada tekrar karşılaşmamızın imkansız olduğunu' söyledi.. hahh sanki ben bilmiyorum bunu. Zaten iç sesim sabahtan beri aynı şeyi söylüyor. Ona karşı çıkan ise kalbim , beynim değil ki...

Hocanın sınıfa gelmesiyle birlikte muhabbeti kesip önümüze döndük. Dönmemle birlikte ağzımın bir karış , hatta bir az , beş karış açılması da bir oldu.

Ovv.. sanırım iddayı kaybettin iç ses!

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin