Böyle arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıyım aslında. Ben genel olarak çok vefasız bir arkadaşım. Küçük büyük her türlü sıkıntımda uzaklaştım onlardan. Yalnız kalmak istedim hep. Buna rağmen onlar ne olursa olsun vazgeçmediler benden. Desteklerini hiç ama hiç esirgemediler...
Gözlerimde biriken yaşları elimin tersiyle silip yanlarına gittim. İçimden hepsine tek tek sarılmak geliyordu. Bende karşı çıkmadım ve içimdeki sese kulak verip kocaman sarıldım dostlarıma...
Bir süre öyle sevgi yumağı gibi kaldık. Kendini güvende hissetmek güzel bir his. Ve ben şuan da güven duygusunu iliklerime kadar hissediyorum.
Zilin çalmasıyla birlikte ayrıldık birbirimizden. Kapıyı açmak için yöneldiğimde 'Acaba Ferit mi geldi?' diye küçük çaplı bir panik yaşamadım değil. Ama kapıyı açınca içimdeki paniğin yerini heyecan aldı. Karşımda bütün gerçekliği ile sevgilim duruyordu.
Ömrümün geri kalanı...
Varlığım...
Yaşantımın en güzel tadı...
Erkan'ım!
Kendimi tutamadım ve bir çırpıda sarıldım sevgilime. O da kollarını belime doladı ve aşkla birbirimize baktık. Sonrada yaptığım bu ani hareketin etkisiyle kahkahalarla gülmeye başladım. Erkan bana şaşkın şaşkın bakarken bir yandan da hareketlerimi anlamlandırmaya çalışıyordu. Daha fazla delirmişim gibi bakmasını istemediğim için açıklama yapma gereği duydum.
''Bakma öyle sevgilim, kendime gülüyorum. Bugün nasıl bir ruh halindeysem artık herkesin boynuna atlıyorum'' diye kendimce bir açıklama yaptım. Lakin açıklamam onu tatmin etmemiş olmalı ki az önceki şaşkın bakışlarının yerini anlamsızlık almıştı. Kaşlarını çatıp
''Herkesin derken?'' Dediğinde bu şaşkolozluğu karşısında daha da fazla gülmek istedim. Yine de kendimi tutmayı başardım ve
''Geç içeri geç kıskanç sevgilim benim, kızlar burada'' dedim. Rahatlığı cidden gözle görülebilecek türdendi. Ahh benim şaşkın sevgilim... Erkan içeri girip
''Hoşgeldiniz hanımlar'' diye selam verdiğinde
''Teşekkürler, Sende hoşgeldin Erkan'' diye karşılık verdi bizim cici kızlar. Sonrasında ise bitmek bilmeyen geçmiş olsun dilekleri... Erkan ne olduğunu ilk başta anlayamasada Ferit'e edilen küfür ve hakaret dolu sözlerden sonra anlamıştı durumu. Yüzünün ifadesizliğine bir anlam yükleyemiyordum şuanda. Ferit'in yaptıklarını kızlara anlattığım için kızmış mıydı acaba. Off bir de bunun için kavga etmek istemiyorum!
Ya da boşver ya, salla gitsin. Kavga istiyorsa her türlü ederim yani. Karadeniz kızıyım oğlum ben. Onlar benim arkadaşlarım. Tabiki de anlatacağım. Fındık çubuğunu elime aldığım gibi... Görürsün kavga nasıl ediliyormuş...! Allah'ım yine ne saçmalıyorum ben ya. Gitti gitti, yine devreler yandı. Şu iç sesini sustur da olaya müdehale et Alya!
İç sesime 'sesini kes' deyip resmen muhabbetin ortasına daldım.
''Erkan mutfak!''
Şimdi de dizi setlerine bağladım iyi mi. Hep birlikte salaklığımı alkışlıyoruz arkadaşlar. Hadi üç deyince...
Salondakilerin yüzlerine baktığımda hepsinin gülmemek için dudaklarını ısırdığını gördüm. Veeee bu tablo da rezil olduğumun resmidir! Erkan'ın da gülmemek için kendini tuttuğunu görünce 'hadi kalk' anlamında gözlerimi büyüttüm. O da anlamış olmalı ki
''Tamam Alya, hadi mutfak!'' diyerek kalktı yerinden. Mutfağa giderken ise duyduğum kıkırtı sesleri arkamızdan bile güldüklerini gösteriyordu.
Mutfağa girer girmez hırçın bir kedi gibi tırnaklarımı çıkardım adeta.
''Erkan neydi içerdeki halin?''
''Ne neydi Alya anlamadım?''
''İfadesizdi yüzün. Hiç bir anlam çıkartamadım. Sanki kızmış gibi!''
''İfadesiz olan yüzümden hiç bir anlam çıkartamadıysan kızgın olduğumu nasıl anladın acaba hayatım, bana da açıklar mısın lütfen?'' Ups! Bir dakika ya! Ne dedi o şimdi? Bir solukta kuruverdiği o cümleyi anlayabilmek için durakladım. Düşündüm, baktım ve hak verdim. Hakikaten ben neremden uydurmuştum bunu!
''Erkan, ben şey...''
''Ney güzelim?'' derken hınzırca parlayan gözleri benimle dalga geçer gibiydi. Sinirleri pamuk ipliğine bağlıymış gibi en ufak bir olayda parlayan ben, şimdi de sinirlenmiştim işte!
''Off Erkan, dalga geçme benimle. Bir an öyle hissettim ne yapabilirim?'' Beni kollarının arasına aldı ve usul usul saçımı okşamaya başladı. Bense başımı göğsüne yasladığımda, tüm sinirim çoktan uçup gitmişti zaten.
''Kızmadım Alya'm. Şaşırdım sadece. Bu olayın seni çok etkilediğini biliyorum. Bu yüzden de bu kadar kolay dillendirebilmen tuhafıma gitti''
''Kolay değildi ki Erkan, zordu. İnan bana çok zordu. Ama onlar benim ailem gibi...''
''Şşşş, biliyorum canım, biliyorum''
Bir süre sarılarak birbirimizi sakinleştirdikten sonra Erkan beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme baktı.
''Aslında sana bir şey söylemek için gelmiştim ben Alya.''
''Ne gibi bir şey?''
''Planımızla ilgili''
''Yani?'' diye sorduğumda derin bir nefes aldı ve sözlerine devam etti.
''Hani Ezgi olayını ben halledeceğim demiştim hatırlıyorsan?'' Sorusu karşısında heyecanlanmıştım ve çoktan kalbim ağzımda atmaya başlamıştı bile.
''Evet?'' Dedim sözlerinin devamını merak ederek.
''İşte o konuyu hallettim. Ama bu sadece başlangıç. Çünkü Ezgi'den alacağım intikam uzun bir süreci kapsıyor''
''Ne yaptın peki?''
''Aslında anlatmaktan ziyade, göstermek isterim.'' dediğinde merak duygum katlanarak artmıştı. Planıyla ilgili bize hiçbir şey anlatmamıştı ve şimdi geçip karşıma 'o işi hallettim' diyordu. İçinde bulunduğum sabırsızlık girdabını görmezden gelmeye çalışarak
''Peki, kızlara da söyleyeyim hep birlikte çıkalım o zaman'' deyip salona doğru yöneldiğimde kolumda hissettiğim el ile durmak zorunda kaldım. Geri dönüp Erkan'ın yüzüne baktığımda
''Yalnız gideceğiz Alya. Belki daha sonra Gülay'a anlatırız ama diğerlerine bir şey söylemeyeceğiz'' dedi. Bu durum kalbimin derinliklerinde küçük bir huzursuzluk fidanı yeşertsede yine de kabul ettim.
''Peki o zaman, kızlara bir bahane uydurayım da çıkalım''
Onaylarcasına kafasını salladığında ikinci bir kez salona yöneldim. Bu durumu arkadaşlarımdan saklayacak olduğum için üzgündüm. Ama Erkan başkaları tarafından duyulsun istemediği için ona saygı duymak zorundaydım. Kızlara yalan söyleyecektim ve bu benim vicdanımı sızlatıyordu.
Ama ne diyebilirim ki, yine de hayırlısı...Hepinizin bayramını kutluyorum arkadaşlar. Bu bölüm de benden sizlere bayram hediyesi olarak gelsin. Duyuru kısmını uzatmayı seven bir yazar olmadığım için derdimi anlattım, şimdi de susuyorum. Hepiniz ayrı ayrı seviliyorsunuz... :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah-Mat (TAMAMLANDI)
Teen Fiction'' Oyundu her şey ..! Eğlendik bitti işte uzatma. Yolun sonuna geldik küçük hanım. İşte şimdi ŞAH !'' Beni terk ederken ağzından çıkan cümleler bunlardı işte. Ağlayarak baktım yüzüne, sadece baktım... Dudaklarım bir şey söyleyemeyecek kadar titriyor...