Artık oyunumu bir şekilde bitirdiğime göre gizli kapaklı yaşamama gerek kalmadı demektir. Bunun en iyi tarafı yeniden eski arkadaşlarımla görüşebilecek olmam. Çünkü gerçekten hepsini çok özlemiştim. Geçirdiğim süreçte hiç birisiyle doğru düzgün görüşememiş ve sadece bir kez arayabilmiştim. Çünkü yüz yüze gelirsek alacağım tepkiden çekiniyordum. Belki de beni engellemelerinden ya da yargılamalarından korkuyordum, bilmiyorum...
Ferit'e haddini bildirmemin üzerinden bir hafta geçmişti. Artık bu konunun kapandığını düşünüyordum.
Bu yüzden de daha fazla ayrı kalmak istemediğim için kızları tek tek aradım ve okulun oradaki kafeye gelmelerini söyledim. Hepside sevinç çığlıkları atarak kabul ettiler teklifimi. Ama olanları anlattığımda verecekleri tepkiyi de çok merak ediyordum açıkçası.
Gülay ile hızlıca bir kahvaltı yaptık ve hemen hazırlanıp çıktık evden. Bendeki gerginliği farketmiş olmalı ki fazla soru sormadı kardeşim. Sadece arkadaşlarımla buluşacağımı ve onu da tanıştırmak istediğimi söyledim. Seve seve kabul etti. Ama asıl amacının beni yalnız bırakmamak olduğunu biliyordum tabi.
Okulun oradaki kafeye geldiğimizde, içeriye girmeden önce kapıda bekleyip derin bir nefes aldım. Dile kolay tam dört ay sonra karşılarına çıkacaktım. Üstelik bambaşka biri olarak.
Kızlarla en son görüşmemiz sinir krizi geçirdiğim gün olmuştu. Hepsi bana destek olmuş ve benim için endişelenmişlerdi. Hastaneden yurda geldiğimizde ise yorgunlukla yataklarımıza dağılmıştık ve bir daha görüşememiştik. Trabzon'a dönerken veda etme fırsatım bile olamamıştı ve şimdi de gergindim haliyle...
Gülay bu tavrımı anladı sanırım ki destek olurcasına tuttu kolumu.
''Hadi abla'' dedi beni hafifçe kapıya doğru iterek. Kardeş deyip geçmeyin, bu kız hayatımda olmamış olsa ne yapardım bilmiyorum. Düşüncesi bile kötü...
Kafeye girdiğimde kızların masada oturup bizi beklediği gördüm. Ürkek adımlarla masalarına yaklaştım. Beni ilk gören Sevim oldu.
''Vay canına, Alya? Bu sen misin?'' Diye çığlık attı, doğal olarakta tüm gözler bize döndü. Bu hali gülümsememe neden oldu. Her zaman deli dolu olan bu kıza nedense içim çok daha fazla ısınıyordu. İçi dışı bir olduğu için sanırım. Aklından ne geçerse ağzından da o çıkardı. Kelimeleri süzgeçten geçirme huyu hiç yoktu bu kızın.
''Evet canım benim, başkasını mı bekliyordunuz yoksa'' dedim şakaya vuran ses tonumla.
''Afet olmuşsun kızım afet! Saçlar başlar değişmiş yakıyorsun, biz bu hatunu nasıl daha önce fark edemedik '' bu sefer kahkahama engel olamadım ve
''Abartma istersen Sevim ya, her zaman ki ben işte'' deyip sımsıkı sarıldım arkadaşıma. Diğerlerine baktığımda onlarda bizi gülümseyerek izliyorlardı ve sıralarını bekliyorlardı sanki. Sevim' den ayrılıp Aslı'ya sarıldım sıkıca.
''Çok özlettin kendini Alya. Neden hiç arayıp sormadın?'' Diye sitem etti.
''Özür dilerim...'' diyebildim sadece. Başka ne diyebilirdim ki.
''Önemli değil arkadaşım. Önemli olan şuan burada olman'' dedi. İçten bir gülümseme yolladım ona da.
Sıra feminist arkadaşımıza geldiğindeyse yüzümde ki sırıtmaya engel olamadım. Bu kıza her daim çok gülüyordum. Ve Gülay'la çok iyi anlaşacaklarından adım kadar emindim. Merve'ye de sımsıkı sarıldım ve
''Çok özlemişim'' dedim kulağına usulca.
''Bizde özledik deli kız. O şerefsiz yüzünden gittin buralardan. Bir daha da ne aradın ne sordun. Ama bu arkadaşın intikamını aldı rahat ol'' dedi. Şaşkınlıkla açıldı gözlerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah-Mat (TAMAMLANDI)
Teen Fiction'' Oyundu her şey ..! Eğlendik bitti işte uzatma. Yolun sonuna geldik küçük hanım. İşte şimdi ŞAH !'' Beni terk ederken ağzından çıkan cümleler bunlardı işte. Ağlayarak baktım yüzüne, sadece baktım... Dudaklarım bir şey söyleyemeyecek kadar titriyor...