(Erkan'ın ağzından)
Tam her şey bitti, Alya doğru kararı verdi diye sevinirken yine nereden hortladı o it herif bilmiyorum. Ama benim bütün sinirlerimin gerilmesine sebep oldu resmen. Sevdiğim kadını yeterince üzdüğü yetmezmiş gibi bir de af dilemeler... Çiçekler... hediyeler... şiirler...
Tutarsız ,dengesiz herif! Elindeyken kıymetini bilmeyip sonradan sevdiğini iddaa etmekte neyin nesi. Düşündükçe sinir kat sayım artıyor. O an gidip o herifin ağzını burnunu kırmak istesemde Alya'nın yanında kaldım .
Umarım bir daha o itin oyununa düşmez diye düşünüyordum ki Alya'nın da benim kadar sinirli olduğunu gördüm. Bu ise bir nebze olsun yatışmama sebep oldu. Artık Ferit defterini kapatmıştı. Bende zamanla sevgisini kazanabilirdim artık...
Ferit krizini atlattıktan sonra film izlemeye başladık. Ama ben nedense filme odaklanamıyordum. Yıllarca hayalini kurduğum şeyi yaşıyordum aslında şuanda. Hep platonik bir aşk olduğunu düşünüyordum benimkisinin. Ama şuan ona o kadar yakınım ki. Rüya gibi... hayal gibi...
Hele ki Alya'nın dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde kendime engel olamayacağımdan korktum. Yumuşacık dudaklarında kaybolmak istedim. Ruhu ruhuma aktığında zaman durdu adeta. Yok oldum , ateş oldum yandım, yaktım... Çok sevdim bu küçük kadını ben. Ve eskisi kadar umutsuzda değilim artık. Biliyorum o da beni sevecek bir gün. Sadece zamana ihtiyacı var yaralarının kapanması için. Ama sevecek ...
Hiç istemeye istemeye ayrıldığımda gözlerini gözlerimden çekmek istemedim hiç. Ama o utanıyodu benden. Utangaç sevdiğim benim. Bu hali bile ona ayrı bir hayranlık duymama , ayrı bir aşk beslememe sebep oluyordu adeta. Sanki daha fazla sevmem mümkünmüş gibi...
O gece içim içime sığmayarak ayrıldım o evden... Aşkla... Ve diğer iki yılın aksine, hissettiğim umutla...
***
(Yeniden Alya'nın ağzından)
Erkan'ı yolculadıktan sonra doğruca odama gittim ve yatağıma yattım. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum. Elim istemsizce dudaklarıma gidiyordu ve hala gülüyordum.
Gün boyunca olanları düşündüm . Ferit'in gereksiz sürprizinden tutunda Erkan'ın hesapta olmayan öpücüğüne kadar.
Bu olanları bana bir kaç ay önce anlatsalar güler geçerdim belki. Ben hocama aşık olacağım ! Kırılacağım! Ve beni toparlayan kişi yılışık Erkan olacak! Rüyamda görsem inamayacağım şeyleri yaşıyorum ve daha da garibi bu durumdan mutluyum.
Bunu söylemek çok zor ama sanırım ben yavaş yavaş Erkan'a aşık oluyorum...
Her ne kadar kızgında olsam Ferit'e bir teşekkür borçluyum sanırım. Çünkü o, bana yıkımı yaşatmasaydı ben Erkan'ın aşkını göremeyecektim belki. Hiç bir zaman aşkının büyüklüğünü farkedemeyecektim ve benim için hep yılışık olarak kalacaktı kim bilir. Ama yalan bir sevgiden sonra, gerçeğini gördüğüm anda tanıdım adeta. Erkan'ın aşkının gerçek olduğunu anladım.
Teşekkürler Ferit!
Beynim yine düşünce girdabında yok olurken ne ara uyuyakadım bilmiyorum. Sabah uyandığım da her zaman ki Gülay uyuyordu . Ve ona bu yüzden kızamadım bile. Kim bilir işten yine ne kadar geç çıkmıştı. Tabi bu anlayışımın sebebi kalbimdeki kıvılcımda olabilirdi, emin değilim.
Ya da tamam eminim, kesinlikle öyle . Kabul ediyorum. İnkar etmenin bir mantığı yok. Ama mutlu muyum mutluyum. Yeter de artar bile...
Yaşadığım heyecanla birlikte ayaklarım yerden kesilmişti sanki. Aklı beş karış havada derler ya, aynen öyle işte. Her ne kadar o an ki amacım kahvaltı hazırlamak olsa da kafam başka yerdeydi. Nerede olduğunuysa detaylıca anlatmama gerek olduğunu düşünmüyorum. Dün gece ki öpücüğü tekrar tekrar yaşıyorum desem siz anlarsınız sanırım.
Bu adamda beni çeken sevgisinin temizliğiydi biliyorum. Ama umarım bir darbe de ondan yemem. Her ne kadar Erkan'a güvensemde, Ferit olayından sonra içimde hep bir korku olacak galiba. Kaybetme korkusu...
Kahvaltı hazırlamayı yeni bitirmiştim ki Gülay'ı uyandırmama gerek kalmadan kendisi geldi paytak paytak adımlarla. Uyku mahmurluğunu bu kıza çok yakıştırıyorum. Cidden sevimli görünüyor. Benim ilk uyandığımda, şişmiş gözlerimle ve dağınık saçlarımla tam bir eroinman gibi göründüğümü düşünürsek... Ya da boşverelim, hiç düşünmemek en iyisi bence!
''Günaydın ablacım'' deyip masaya oturduğunda bende düşüncelerimden sıyrıldım. Ve
''Günaydın küçük sıpa'' diye karşılık verdim ona. Yüzünde ki pis sırıtmayı saklamaya bile gerek duymadan
''Dün gece için bana böyle mi teşekkür ediyorsun ablacım'' dedi. Bak bak bak cadıya bak. Bir de dalga geçiyor. Sen hem bizi yalnız bırak hem de zeytin yağı gibi üste çık. Hem suçlu hem güçlü! Erkan'la yalnız kalmaktan şikayetçi olmamış olabilirim ama bu hesap sormayacağım anlamına gelmez! Sonra aklıma gelen fikirle birlikte dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Sesime yapıp yapabileceğim en gizemli tonu ekleyerek
''Yaptığın çakallığın bir cezası olarak sana hiç bir şey anlatmayacağım küçük hanım'' dedim.
''Aman abla sıpaydık çakal mı olduk? Çok teşekkür ederim ya. Başka hayvan kaldı mı?....'' diye akşama kadar devam edecek potansiyele sahip olmasına rağmen birden sustu. Ne söylediğimi yeni anlamış gibi gözlerini kocaman kocaman açarak yüzüme baktı ve
''Dün ne oldu ki sen bana anlatmayacaksın?'' Dedi şaşkınlıkla. Bu safer sırıtma sırası bendeydi. Yüzümdeki zafer dolu gülümsemeyi gizleme gereği bile duymadım. Cevabımın ise onu daha da meraklandıracağını ümit ederek
''Bilemeyeceğim hanımefendi. Onu ablaya laf yetiştirmeden önce düşünecektin. Şimdi meraktan çatlada aklın başına gelsin.'' Dedim.
''Abla bunu bana yapamazsın''
''Hı hı''
''Abla hayır!''
''Evet evet''
''Abla en ince detayına kadar anlatıyorsun!''
''Tabi tabi ne demezsin''
''Abla küserim , üç gün konuşmam haberin olsun''
''He he sensin'' dediğimde yüzüne baktım. Cidden öfkelenmiş görünüyordu. Sinirden kıpkırmızı olnuş suratı karşısında daha fazla kendimi tutamadım ve kahkahayı bastım.
''Gülay'ım alemsin yaa. Tabiki de anlatacağım. Senden bir şey saklar mıyım hiç ben deli kız'' dediğimde yüzü biraz yumuşamıştı sanki. Rengi yavaş yavaş kırmızıdan normale dönerken bende dün geceyi anlatmaya başladım.
Ferit'in küçük sürprizini söve söve dinledi adeta. Bu kız bu küfürleri nereden öğrenmiş Allah aşkına. Maşallah repertuvarı da baya genişmiş hani, yok yok!
Erkan'la olanları anlattığımda ise öfkeli ifadesinin yerini mutluluk aldı. Keyifle dinledi her şeyi. Ama anlattıklarımdan tatmin olmadı sanırım ki
''Yani şimdi siz sevgili mi oldunuz ?'' Diye sordu tek kaşını havaya kaldırarak.
''Aslında henüz değil'' diye cevap verdim. Aslında kendim de emin değildim henüz ne olduğumuza... ya da ne olmamız gerektiğine...
''Henüz derken?'' Bu kızı dedektif mi yapsak ne yapsak. Maşallah hiç bir şey dikkatinden kaçmıyor. Hiç getirmese miydim acaba Ankara'ya. Ne güzel Orhan abiyle kardeş kardeş çalışırlardı işte!
Gülay'ın kolumu dürtmesiyle düşüncelerimden ayrıldığımda hala cevap beklediğini anladım .
''Henüz derken?'' Diye yineledi sorusunu. Bir süre daha düşünüp cevap verdim. Beklediği cevap mıydı bilmiyorum ama tatmin olmuş bir şekilde gülümsediğinde mutlu olduğunu anlamıştım.
'' Sanırım Erkan'a evet diyeceğim Gülay''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah-Mat (TAMAMLANDI)
Teen Fiction'' Oyundu her şey ..! Eğlendik bitti işte uzatma. Yolun sonuna geldik küçük hanım. İşte şimdi ŞAH !'' Beni terk ederken ağzından çıkan cümleler bunlardı işte. Ağlayarak baktım yüzüne, sadece baktım... Dudaklarım bir şey söyleyemeyecek kadar titriyor...