BÖLÜM -5- ''Sürpriz!''

12.1K 553 15
                                    

Baktım yerin yarılacağı yok en iyisi kendimi yatağa atıp derin bir uyku çekmek diye düşündüm. Yaşadığım utanç ve kendi kendimi kapak etmenim vermiş olduğu psikolojik bunalımla beraber nihayet yurda gelmiştim. İçimden 'umarım oda arkadaşlarım odada değildir' diye geçirdim ve odama çıktım. Evet her ne kadar daha önce bahsetmemiş olsamda tabi ki odada tek kalmıyordum. Yani sonuçta burası bir devlet yurdu. Ve benim dışımda üç kişi daha vardı. Sevim, Aslı ve Merve...

Odanın kapısını açıp içeri girdiğimde sadece Aslı'nın içerde olduğunu gördüm. Bu durum her ne kadar hoşuma gitmese de kötünün iyisi sayılırdı. Aslı tıp okuyor ve bu sene dördüncü sınıf. Yani zamanının çoğunu ders çalışarak geçiriyor. Zaten diğer iki cadaloza göre de çok daha sessiz diyebilirim.

Sevim konservatuvarlı. Ve aşırı derecede hareketli bir kız. Eyy gidi eyy. Eski çapkınlardan kim kaldı ! Tabiki de bizim Sevim... Onun odada olduğu zamanlarda sizin konuşma hakkınız yoktur. Ya da size sıra gelmez demek daha doğru olur. Konuşulan konu ise her zaman sabittir. Tabiki erkekler !

Merve ise kamu yönetimi okuyor ve Sevim'in aksine tam bir feministtir. Bunda babasının annesini aldattığına şahit olmasının büyük payı olduğunu düşünüyoruz. Her ne kadar kendisi kabul etmek istemese de! Kendisi bu konuda konuşmayı sevmediği için bende şimdilik kısa kesiyorum..

Hay Allahım ya. Ben ne ara diğerlerine geldim. Ahh şu düşük çenem! En son odada sadece Aslı var demiştim. Ve neden onun kötünün iyisi durumunda olduğunu da bu sayede anlamış oluyorsunuz. Ve tam tahmin ettiğim gibi onu ders kitaplarına gömülmüş halde görmek beni hiç şaşırtmadı.

Geldiğimi görünce ''Hoşgeldin'' dedi sadece ve ders çalışmaya geri döndü. Korkuyorum bu kız kitapların arasında çürüyüp gidecek! ''Rahatsız olma bende uyuyacaktım zaten'' dedim ve tam hayalini kurduğum gibi kendimi yatağa attım. Cidden yorulmuş olmalıyım ki yatar yatmazda uyudum...

Artık ne kadar uyudum ne kadar uyumadım bilmiyorum ama Sevim'in cırtlak sesiyle uyandım. Tabi gözlerimi hala kapalı tutmakta direniyordum. Uyku arasında konuştukları ilk önce kulağıma uğultu gibi gelsede bilincim tekrar kontrolü ele geçirmeye başlayınca kelimelerde anlam kazanmaya başladı...

''... maliye... öğretmenmiş... taş gibi. .. yeni gelmiş... yakışıklı... acayip birşey... ahh o gözler...çokta genç...''

Ne ne ne ! Bi dakika yaa o maliyeci benim maliyeci mi ? Diyemedim ya, yanarım yanarım da ona yanarım. Ayrıca Ferit hoca nerden senin oluyor Alya. Tapusunu mu aldın herifin !

Şu iç sesimi birgün gırtlaklayacağım. Az önce açılmamak için direnen gözlerim şuan faltaşı gibi açılmıştı. Konuşmalara kulak kabartmış dinliyordum. Daha doğrusu Sevim'in konuşmalarına. Diğerleri ise her zamanki gibi sadece dinliyordu. Ve yine her zamanki gibi Sevim'in susması için Allaha yalvardıklarına emindim..

Yatağımdan doğrulmam ile birlikte bütün gözler bana döndü. Ve Sevim her şeyi baştan anlatmak için bir de benim yanıma geldi. Sanırım yeni kurbanı bendim. Bunu kızların bana acıyan gözlerle bakmasından anlamıştım zaten.

Anlattı anlattı anlattı... gerçekten dersine bile girmeyen bir hoca hakkında ,sadece bir kez görerek, nasıl bu kadar çok konuşuyordu anlamış değilim. Boşuna 'Hürmüz' demiyoruz biz bu kıza.

''... değil mi Alya..? ''
Hıhh? Ne? Ne olmuş ki? Gerçekten başta dinlesem de konuşmanın belli bir yerinden sonra bende kopmuştum artık... ''ne dedin canım anlamadım ?'' Dedim ona ve bana kızgın gözlerle bakması bir oldu.

''Dinlemiyordun değil mi ?'' Dedi..

''Hayır canım tabi ki dinliyorum. Ferit hocayı anlatıyorsun işte. Ama dalmışım kusura bakma son söylediğini anlamadım'' dedim..

Ve yine kulaklarımızı tıkamak istememize sebep olacak o cırtlak cığlığı bir kez daha duyduk!

''Neee ! Adı Ferit mi? Tanıyor musun onu gerçekten ?''

''Saçmalama Sevim. Tabiki tanıyorum. Hatırlarsan işletme okuyorum. Ve işletme de maliye dersi vardır değil mi benim güzel arkadaşım''

Gözlerini devirdi ve bana '' ne bileyim ne dersiniz var . Ben müzik okuyorum değil mi benim CANIM ARKADAŞIM'' dedi.

Ahh bu kızdaki zekaya hastayım! Bir süre daha Sevim'in saçma sapan sorularına maruz kaldıktan sonra telefonumun zil sesi ile konuşmamız kesilmiş oldu. Zil sesimi hiç bu kadar sevmemiştim ...

''Alo'' diyerek açtım kurtarıcı telefonumu.

''Alo Alya...?'' Bu ses tanıdık ama nereden olduğunu çözemedim sanki.

''Evet benim de siz kimsiniz acaba??''
''Ben Ferit... ''

Yok artık!!!

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin