Bakar Suresi'nin 2 ve 154. ayetlerinde şöyle buyurulmuştur:
"...Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz....onlar diridirler fakat siz fark etmiyorsunuz..."
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Bawer'i itekleye itekleye mağaraya getirdiğimde yüzünde anlamlandıramadığım bir sırıtma vardı. Onun yüzündeki sırıtma silinmezken mağaranın ortasında sandalyeye oturmuş ellerini arkasından ayaklarını ise sandalyenin ayağına bağlamıştım.
"Ne gülüyorsun lan yavşak?"
Sakin çıkan sesimle birlikte sırıtışı daha da genişlerken gözleri benim üzerimdeydi. Onun bu haline gözlerim kısılarak bakarken içten içe neden bu kadar rahat olduğunu sorguluyordum.
"Sırıtmayı kes te ben sana işkenceye başlamadan konuş."
Anında rahat yüzündeki ifade değişip yerini korkuya bırakırken benim de dudaklarımda memnun bir gülümseme oluşmuştu. Buradan çıkmadan önce masanın üzerine hazırladığım işkence aletlerinin yanına geçerek hepsinde kısa bir göz gezdirdim.
"Hım... Hangisini beğenirsin bilemediğim için hepsini çıkardım. Umarım çektiğin acılar bana iyi gelir yoksa direkt kafana sıkarım."
Elimdeki küçük keltepen benzeri aleti alarak yanına yaklaşırken önümdeki it korkuyla bakıyordu bana.
Daha önceden hazırladığım kamerayı açıp kayıta almaya başladığımda kameranın görüş açısına girmeden önce yüzümün açık olan kısımlarını da iyice kapatarak açık bir yerimi bırakmamıştım.
Hepimiz biliyorduk ki Bawer kolay ele geçirilecek bir adam değildi. Onu ele geçirsek peşini bırakmayacağını da biliyorduk. O yüzden kamera canlı olarak askeriyeye bağlıydı ve albayla birlikte, askerlerin ve bir kaç üst rütbeden kişilerin bizi izlediğini biliyordum.
Bildiğim kadarıyla toplantı odasındalardı.
Elimdeki keltepene kısa bir göz atıp kameranın önüne geçerek Bawer'in önünde durdum. Kamera ikimize de yan açıdan baktığı için bizi rahat bir şekilde görebiliyorlardı.
Bawer'e doğru eğildikten sonra çenesinden sert bir şekilde tutarak yüzünü kameraya çevirdim. Ne olur ne olmazdı. Yüzünü tam görmeleri daha iyi olurdu.
Bir kaç saniye yüzü kameraya dönük kaldıktan sonra tekrar aynı hareketle yüzünü kendime çevirerek gözlerimi gözlerine sabitlemiştim.
"Söyle bakalım Bawer'cik. Başkan ve Miran'ın ilişkisi tam olarak ne?"
Önümdeki itin gözlerinde korku geçse de sanki başka bir şey vardı. Olması gerektiği gibi değil de biraz daha rahattı.
Gözlerindeki korkunun yanında beni oldukça rahatsız eden bir duygu daha vardı.
"Kime güveniyorsan inan bana Bawer, neye güveniyorsan o güvendiğin şey olana kadar ben çoktan senin derini yüzmüş olurum. Üzerine de güneşte kurutmaya bırakırım seni. O yüzde ya şimdi bildiklerini dök ortaya ya da elveda."
Gözlerindeki korku içimde körelen bazı duyguları açığa çıkarırken dudaklarımda sadist bir tebessüm oluşmuştu.
Önümdeki it hala aynı şekilde suratıma bakmaya devam ederken bir elimi omzuna koyarak sinirle yüzüne kafamı gömmüştüm.
Önümdeki kansız acıyla inlerken aklıma gelen şeyler ile gözlerim dolarken bedenim sinirden titremeye başlamıştı.
Önümdeki itin arkaya düşen kafasını saçlarından çekerek tekrar düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMSALSİZ VATAN (Ara Verildi)
Action7 Aralık'tan sonra yeni bölümler gelmeye devam edecek. Olaylar ve kişilerin hepsi kurgudur. Bir kız var doğduğu topraklara aşık, Bir kız var milletine aşık, Bir kız var bayrağına aşık, Ve yine bir kız var vatanına aşık... Hayatı boyunca acı çeken y...