Bir kuş gibi uçtuğunuzu düşünün, gece bir denizin üzerinde. Ayın, denizin üzerindeki parıltıları gözünüzün önünden hızlıca geçiyor. Karanlığın ve ay ışığının bitmek bilmeyen oyunları sizi alıyor götürüyor. Tüm varlığınız tek bir noktaya odaklanıyor. Gözlerinizi kapatıyorsunuz ve ruhunuz seyahat halindeyken evrenin büyüleyici boşluğunda dolaşırken, huzuru bulmak üzeresiniz. Aniden bir ses, bir yakarış bir yardım çığlığı, bir istek, bir hayatın son buluş anı, sizi çağırmakta ve bu isteğe kayıtsız kalamıyorsunuz. Sizi çağıran sese kulak verip dönüyorsunuz. Karanlık suların, derin siyahlık içinde parıldayan ayın, deniz üzerindeki yansımalarını tekrar görüyorsunuz ve bu olaya şahitlik ediyorsunuz.
Doğu Akdeniz'de gece yarısına yaklaşan zamanlar... Karanlığın ortasında beyaz bir nokta gibi duran bir yat ve yattan gelen konuşma sesleri denizin karanlığını adeta aydınlatıyordu. Yatta bulunanlar aralarında konuşuyorlardı.
-Bu nemli havalarında hiç sevmiyorum. Bu iş bir an önce bitsin. Ne yapacağız bilemiyorum?
-Eva'yı yakaladık. Zane, Baykuş ile konuşacak. Gelen emir ne ise uygularız, yapılacak başka bir şey yok.
-Bende seninle aynı fikirdeyim. Bu iş bir an önce bitsin de, sahildeki barda eğlenelim.
Eva'ya ne olacağını konuşuyorlar. Yattaki bir kaç kişi Eva'yı tanıyor ve yüzlerini kar maskesi ile gizlemişlerdi. Eva, her şeyin farkında idi. Timin başında bulunan Zane'nin yüzünde maske yoktu. Eva'nın elleri bağlı ve gözleri siyah bir bezle bağlanarak kapatıldı, bu durumdan kurtulmanın yollarını aramaktaydı. Sakin kalmaya çalışıyordu, fakat mümkün değildi. Ellerindeki ve ayaklarındaki ipi, bütün gücüyle zorlayıp gevşetmeye çalışsa da olmuyordu. Ölümün soğuk hissiyatı vücudunu kaplamaya başladı. Kesik kesik nefes almaya başladı, korku denen karanlık duygu kayıtsızca ele geçirmekteydi benliğini. Kafasında yüzlerce düşünce geçen Eva bir çıkış yolu bulamamıştı. Zane, Eva'nın yanına yaklaşır.
-Bildiklerini bizimle paylaşırsan, sana bir şey yapılmayacak.
Zane yüksek sesle ortalığa seslenir.
-Beyler eğer Eva bildiklerini bizimle paylaşırsa, kılına zarar verilmeyecek. Anlaşıldı mı?
Gruptan bir kişi titrek bir sesle.
-Tamam, Zane sen ne dersen o olur. Burada emirleri sen veriyorsun. Patron sensin.
-Eva dediklerimi duydun mu? Bak sana söz veriyorum. Anlat bildiklerini bu iş burada bitsin. Adamlarıma da emir verdim kimse sana bir şey yapmayacak.
-Zane, bunun böyle olmayacağını sen de, ben de çok iyi biliyoruz. Ben ne söylersem söyleyeyim sonuç hiçbir zaman değişmeyecek. Bırak bu oyunları da, biraz erkek ol bitir işi uzatma. Seni gibi bir adam ne anlar söz vermekten.
Zane Eva'nın yanına sakince yaklaşır, suratına sert bir yumruk atar.
Eva aldığı yumruk sonucu yere düşer.
-Sen merak etme. Bitireceğim işini, hem de büyük bir zevkle. Kaldırın şunu yerden.
Bu sırada Zane'nin telefonu çalar.
-Alo. Evet efendim.
Telefonla konuşurken, Eva çevresindeki olayları anlamaya çalışıyor, gözleri ve elleri bağlı, korku içinde Zane'nin konuşmalarını dinlemeye çalışıyordu.
Bu olayların asıl sebebi; Eva'nın NSA'da (Ulusal Güvenlik Ajansı) çalışması ve çok uluslu bir suç teşkilatı ile ilgili araştırma yapmasıydı. Elde tutulan bilgiler bulmasa da arı kovanına çomağı sokmuştu bir kere. Zane telefonda konuştuğu ve büyük ihtimalle de Zane'nin emir aldığı kişi, Eva'nın ortadan kaldırılmasına karar vermişti. Bu işi nasıl yapılacağını Zane'nin emir aldığı kişi talimatlar vererek anlatmaktadır.
-Anladım Efendim. Dediğiniz gibi yapılacak. Temiz bir iş olacak.
Eva'nın ayakları suda üç günde eriyen özel bir iple bağlanıp, bu ipin ucana ağırlık takılacak. Daha sonra Eva'nın kafasına sert bir cisimle vurulup denizin dibine atılacaktı. Yatta bulunan kişiler aralarında anlaşarak Eva'nın kafasını yatın direğine kaza eseri vurup denize düştüğünü ve denizin karanlık sularında kayıp olduğunu, rapor olarak yazıp Eva'nın dosyasını kapatacaklardı.
Zane telefonu kapattı.
-Max, Jack buraya gelin, alt kamarada bulunan turuncu çantanın içindeki ipi getirin.
Zane planı uygulamaya başladı.
- Yattaki ekip Eva'nın ayaklarını suda eriyen özel iple bağladıktan sonra ipin ucuna da 30 kg yakın demir ağırlık bağlar. Eva bütün gücüyle direnmesine rağmen yatın kenarına zorla getirilip diz çöktürülür.
-Zane seni korkak köpek. Aşağılık adam, bir erkek gibi dövüş benimle.
Zane alaycı bir üslupla konuşmaya başladı.
-Zavallı Eva. Kurtulacağını ümit ediyorsan yanılıyorsun bebek. Komiteyi araştırmaman konusunda seni çok uyardım, ama dinlemedin. Hâlbuki teklifimi kabul edip, komite için çalışsaydın şimdi hep beraber sahildeki barda eğleniyor olabilirdik.
-Asıl zavallı sensin Zane. Emir alan bir köpekten farkın yok senin. Efendine söyle bu iş burada bitmez.
Zane sinirli bir ses tonu ile.
-Yeter, Eva. Bırak bu cesur delikanlı hareketleri. Son sözlerini söyle, artık bu işi uzatmayalım.
-Cehennemin dibine de gitsem seni bulacağım. Bir gün adalet yerini bulacak sizin gibi pisliklerden hesap sorulacak, akıttığınız kanda boğulacaksınız.
- Bırak masal anlatmayı. Gideceğin yerde hoşça kal, Eva.
Dedikten sonra bir beyzbol sopası ile Eva'nın kafasına bütün gücüyle vurup denizin karanlık sularına attılar.
Eva aldığı ölümcül darbe sonucu gözü karardı bilincini kaybetmek üzereydi. Aynı zamanda ölümün karanlık eli Eva'yı denizin dibine doğru çekiyordu. Başından akan kan denizde kırmızı, siyah ve koyu mavinin oluşturduğu bir ebru resmi gibi şekiller oluşturmuştu. Ölüme teslim olmak üzereyken, hayatta kalma içgüdüsü Eva'nın kendine gelmesini sağladı. Kalan son gücüyle pantolonun kemerinde bulunan karbon fiberden yapılmış, gizli bıçağına ulaştı. Bilincini kayıp etmek üzereyken ipi kesmeyi başardı fakat hiç gücü kalmadı. Karanlık denizin boşluğunda bir yıldız gibi asılı kaldı. Mavi ile siyah boşluk arasında arafta idi. Ne ölmüştü ne de yaşıyordu tek gördüğü karanlık, karanlık, karanlık....
![](https://img.wattpad.com/cover/324051750-288-k322343.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYI
AdventureÖlmek için güzel bir gün... Hafızasını kayıp eden genç bir kızın geçmişine ait gerçekler denizindeki kendini bulma hikâyesi. Ölmek için güzel bir gün... Kim olduğunu bilmeden, gerçekleri bulma hikâyesi. Ölmek için güzel bir günü kendine armağan eden...