Sabahın ilk ışıkları ile uyandı. Üssü gözetlemeye devam etti. Akşam saat dokuza doğru iki araç geldi, otomatik kapı açıldı, araçlar içeri girdi ve üç saat sonra hangar depodan çıkıp gittiler. Kıyı üssü izlemeye devam etti. Üsse bir an önce girmek istiyordu, fakat bunu nasıl yapacağını daha planlamamıştı. Hangarın içinde ne var bilemiyordu. Bir türlü cesaretini toplayıp üsse giremiyordu. İki gün daha üssü gözetlemeye devam etti. Üçüncü gün akşam dokuzda iki araç geldi. Üç saat kaldıktan sonra gittiler. Anladı ki her üç günde akşam dokuzda iki araç geliyor üç saat kaldıktan sonra gidiyordu. Hemen bir plan yaptı. Eksik malzemeleri vardı. Araçların tekrar gelmeleri için üç gün vardı.
Sabah olunca şehir merkezine gitti. Aradığı malzemeyi burada bulmayınca Tel Aviv gitmek zorunda kaldı. Tel Aviv'de koyu renkli bir yamaç paraşütü aldı. Tekrar Beerşeba'ya doğru yola çıktı, akşam olunca Ada kanyonuna gözlem çadıra varmıştı. Bir gün daha üssü izlemeye devam etti.
Ertesi gün gece araçlar gelecek ve üsse girecekti. Sabah oldu, arazi aracına giderek gerekli malzemeleri aldı. Saat akşam dokuzu bekliyordu. Son hazırlıklarını yaptı ve üzerine vücudunu sıkı bir şekilde saran siyah kıyafetini giydi, çelik yeleğini giydi, gece görüş gözlüğünü taktı, ufak bir sırt çantasında mühimmat ve plastik patlayıcıları koydu. Saat 9 olmak üzereydi yamaç paraşütünü hazırladı. Üsse gelen araçların ışıklarını görebiliyordu.
Yamaç paraşütünü çölün rüzgârında şişirip kendini boşluğa bıraktı, çölün hava akımı ile bir süre yükseldi. Necef çölünün yıldızları arasındaki bir gölge gibi üssün tam üstüne gelmişti. Yamaç paraşütü ile üssün karanlık bir noktasına sessiz bir iniş yaptı, paraşütünü hemen topladı. Hangara doğru ilerliyordu hangarın kapısı açıktı. Kıyı karanlık bir noktadan, susturuculu tabancasıyla içeri girdi. Karanlığın içinde bir gölge gibi fark edilmiyordu. Etrafına baktı. Hangarın içinde birkaç kutu dışında bir şey yoktu. Etrafını daha dikkatli baktığında yerin altına giden bir araç platformu gördü. Galiba burası bir yer altı üssüydü. Kıyı gölgeler arasına gizlendi. Araçlar hangarın kapısından içeri girdiler ve platforma doğru ilerliyorlardı. İlk araç platformdan aşağı inmişti. İkinci araçta platforma yaklaştı. Kıyı hangarın çatısının kirişlerine tutunarak yer altına giden platformunun üzerine geldi. İkinci araç platforma yerleşirken, Kıyı platformun çatıya bağlı kolonlarında kayarak indi. Çevik bir hamle yaparak platformdaki ikinci aracın altına saklanabildi. Araç yavaş yavaş aşağıya doğru iniyordu. Asansör durdu. Kıyı sürünerek biraz ilerledikten sonra yuvalanarak kendini karanlık bir kuytu bir yere attı. Etrafına baktığında çok büyük bir yapının içinde olduğunu anladı. Bu bölüm Zihin üssünün giriş kısmı idi.
Kıyı bir an önce üssün diğer kısımlara doğru ilerlemeliydi. Gizli biçimde üssün içinde hareket etmesi imkânsızdı. Üssün içindeki personel ve paralı askerlerin dikkatini çekmemek için bir şeyler yapmalıydı. Çevresini araştırırken personel soyunma odasını bulmuştu. Susturuculu silahını çıkardı. Saldırı pozisyonu alarak odaya dikkatli bir şekilde girdi. Soyunma odasında kimse yoktu. Odasındaki dolaplara tek tek kontrol etti. Bir dolabın kapağı açık unutmuşlardı. Kapağı açtı bir elektrik teknisyeninin tulumu ve önlüğünü hemen giydi. Baret ve iş güvenliği gözlüğünü taktı. Teknisyenin alet çantasının içine patlayıcıların olduğu kendi çantasını yerleştirdi. Teknisyenin yaka kartını alıp üssün diğer bölümlerini araştırmaya başladı. Aşağı katlara iniş için bir asansör buldu. Asansör kapısı kartla açılıyordu. Teknisyenin kartı denedi kapı açıldı. Asansöre bindi asansörde dokuz kata ait butonlar vardı. Her katın bir adı vardı. İlk sekiz kat depolar ve teknik destek ünitelerini bulunduğu katlardı. Eksi dokuzuncu kat için bir şey yazılmamıştı. Kıyı eksi dokuzuncu kata inmek istedi fakat teknisyenin kartının yetkisi yoktu. Eksi üçüncü kata indi. Bu katta depolar vardı. Yanına getirdiği plastik patlayıcıları bir kaçını da bu kata yerleştirdi. Eksi altıncı kata indi bu kat da havalandırma sistemleri, jeneratörler vardı. Bu katın çeşitli yerlerine patlayıcı yerleştirdi. Kıyı eksi sekizinci kata indi bu kat da askeri personel ve silah ve mühimmat depoları bulunuyordu. Burada ki askeri personel üniformalı değildi hepsi paralı asker ve silahlıydı. Bu katı araştırırken daha dikkatli olmalıydı. Kıyı eksi dokuzuncu kata inmenin bir yolunu bulmalıydı. Mühimmat ve cephane deposuna ilerlerken bir grup paralı asker Kıyı'dan şüphelendi. Kıyı duvarda ki elektrik panosunu giderek bir şeylere tamir ediyormuş gibi davranıp panonun kapağı açtı. Arkasında bulunan askerlerden biri
-Hey dostum ne yapıyorsun orda.
-Havalandırma sisteminin motoru bozulmuş, motora giden elektrik hattını kontrol ediyorum.
-Jack, telsizle ana merkezle ile iletişime geç. Bu katta herhangi bir motor arızası var mı öğren? Dostum sende ellerini görebileceğimiz bir şekilde tut.
-Tamam, heyecanlanma şu işimi bitireyim dediğini yaparım.
Paralı asker arkadaşlarına işaret ederek silahlarını ateşe hazır bir şekilde Kıyıya nişan almalarını emretti.
Kıyı askerlerin her hareketini arkasına göz ucuyla bakarak görebiliyordu.
-Tamam, dostum, sakin ol.
Kıyı bu arada bir eliyle susturuculu tabancasını aldı. Sırtı askerlere dönüktü, arkaya şöyle bir göz ucuyla baktı. Silahlı dört paralı asker Kıyı'nın yanına doğru geliyordu. Kıyı pozisyonunu hiç bozmadan önlüğünün düğmelerini açtı, önlüğünün altından susturuculu silahını sol kolunu koltuk altından paralı askerlere doğrultu. Askerler Kıyı'dan şüphelendikleri için silahlarını Kıyı'ya doğrultmuşlardı.
-Eğer yaptığın işi bırakmayıp bizim görebileceğimiz şekilde ellerini göstermezsen, birazdan ateş edeceğiz.
Paralı askerin hiç sabrı kalmadı. Bağırarak emir veriyordu.
-Ellerini hemen kaldır. Ellerini görebileceğimiz bir şekilde kaldıramazsan ateş edeceğim. Bu son uyarım.
Kıyı'da bağırarak cevap veriyordu.
-Tamam, tamam sakin olun. Ellerimi kaldırıyorum şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYI
PrzygodoweÖlmek için güzel bir gün... Hafızasını kayıp eden genç bir kızın geçmişine ait gerçekler denizindeki kendini bulma hikâyesi. Ölmek için güzel bir gün... Kim olduğunu bilmeden, gerçekleri bulma hikâyesi. Ölmek için güzel bir günü kendine armağan eden...