-35-

49K 1.7K 70
                                    

Lana Lubany - THE SNAKE

***

Elimin arasından kayan kumaş parçası sayesinde artık tamamen Mert'e görünür olmuştum. Bir an kabine geri kaçma isteği müthiş bir şekilde bastırsa da kendime engel oldum. Ona korktuğumu göstermemin alemi yoktu. Oturduğu beyaz koltuğun kenarına ellerini yaslayarak ayağa kalktığında ben de bir adım öne çıktım. İrem'den yaptığı şeyin hesabını sormayı çok istiyordum fakat bilindiği üzere beni suçlu konuma düşürecekti kolaylıkla.

"Niye buradasın?"

Ellerini siyah kumaş pantolonunun ceplerine sokarak ağır adımlarla bana yaklaşmaktaydı. Kolları kıvrılmış beyaz gömleğinin durumu iç açıcı değildi. Neden bu kadar dağıldığını deli gibi merak etmiştim.

"Düğünde giyineceğin kıyafeti merak ettim. Olamaz mı?"

Benimle dalga geçtiğini çok iyi bilsem de oyununu sürdürmesine izin verdim. "O zaman kıyafetimi de gördüğüne göre gidebilirsin." Arkamı dönüp kabine geri girdiğimde Mert'in peşimden geleceğini hesaba katmamıştım. Kabinin aynasından Mert'i gördüğüm an gözlerim yuvalarından çıkarcasına büyüdü.

"Fikrimi sormayacak mısın? Umursamazca davrandığın için çok üzüldüğümü belirtmem gerek."

Sakin konuşmasına karşılık tavırları o kadar netti ki vücudumdan geçen ürperti içinde olduğum durumun anca farkına varmamı sağladı. Sırtımı yasladığım aynadan çekerek işaret parmağımı göğsüne yasladım. "Ne düşündüğün gram umurumda değil. Şimdi bu kabinden çıkıyorsun." Dedim kendimden emin bir şekilde. Fakat onunla küçücük bir kabinde baş başa kalmak beni nasıl çıkılmaz durumda bıraktığından habersizdi.

Alay edercesine kafasını indirerek elime, ardından da gözlerime odaklandı. "Gelinin abisine karşı sergilediğin kaba tavırlar hiç hoş değil yalnız." Dalgaya vurmaya devam edince şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kaldı. Tanıdığım Mert bu olamazdı. Ona git dediğim için bana öfkelenir çeker giderdi ve bir ay kendisinden haber alamazdım.

"Biraz daha diretirsen kaba tavırlarım iyice çığırından çıkacak."

Yüz ifadesi anında ciddileştiğinde aradaki mesafeyi bozarak bir adım öne çıktı. Çıplak ayaklarımın bastığı zeminden vücuduma yayılan sıcaklığa da anlam verememiştim aynı zamanda engel olamadığım kocaman özlem duygusuna da.

"Melek yaptığımız hatanın farkında olduğunu söyle. Savaşmamız gereken kişiler varken birbirimize düşman olmamız sence de komik değil mi?"

Söylediği şeye katılıyordum. Babamın ve onun ailesinin istediği şeyi yapıyorduk aslında; birbirimizle savaşıyorduk. "Olduğumuz durumdan mutlu olduğumu falan mı sanıyorsun?" Dedim yukarıya çıkardığım bakışlarımı onun soğuk ve keskin bakışlarıyla birleştirerek.

Elini havaya kaldırarak göğsüme düşen saçları geriye itti ve yüzümün ortaya çıkmasını sağladı. "Seni kaybetme gibi bir yanlışa düşmeyeceğimi bilmeni istiyorum. Yetişkin gibi davranarak küsüp barışmadan yaşamaya ne dersin bu ilişkiyi?" çocuksu olmakla suçlu hissedildiğimi bildiği için 'yetişkin' kelimesini kullanmıştı. Bir adım geriledim aramızdaki mesafeyi açarak. Ona bu denli yakın olduğum için düşünme gibi yeteneklerimi kaybediyordum.

Saten kumaşın üzerinden hissettiğim elinin soğukluğu vücuduma yayılan sıcaklığın buz kesmesini sağlamıştı tek hamlesiyle. Belimdeki eli uzaklaşma hareketimin önüne aşılması imkânsız olan bir engel koymuştu.

"Artık benden kaçamazsın bu konuda anlaşalım."

Burnuma dolan kokusunu solurken aynı zamanda söylediği şeyleri idrak etmeye çalışıyordum bir taraftan güçlük çekerek. "Kaçmıyorum Mert, sadece aniden karşıma çıktığın için hiçbir şey olmamış gibi davranmamı bekleme benden." Yaptığım açıklama yeterli olmuşa benziyordu ki belimdeki elini yanına indirdi.

Örümcek Ağı |1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin