Bazı şeyleri ön göremezsiniz. Mesela sahip olacağınız aileyi siz seçemezsiniz... Sizi çevreleyen akrabalarınız, akranlarınız, arkadaşlarınız... Bunlardan hiçbirini elimizde olmadan seçmeyiz çoğunlukla. Fakat bunların dışında kalan tek seçenek her şeyi değiştirme gücünü elinde barındırıyordu; aşık olacağınız o kişi. Onun uğruna savaşları da durdurabilirsiniz en nihayetinde. Bu tür sevgiler iyileştirir, yeniden çiçek açmanızı sağlar. Başından lanetli sevgi ise yaşadığınız yeri cehenneme çevirmeniz için fırsat sunar. Bu tür sevgi iyileştirmekten ziyade ateşin içinde kavrulmanızı bekleyen özel güç misali sizi o ateşe doğru iter. Artık kaçışınız yokur; aşk da merhamet de o ateşin içinde sizi beklemektedir.
O cehenneme adım attığımı Mert'in varlığından haberdar olduğum gün fark etmiştim. Şimdi ise o ateşin ortasında cayır cayır yanarken oradan kaçıp kurtulmayı aklıma bile getirmemiştim. Çünkü canımı bir tek o yakabilirdi ve bir tek o iyileştirebilirdi. Söylediği şeyler kalbimi göğüs kafesimden söküp almak istercesine acıtıyordu. Onu düşüş zamanımda yardım eli olarak gördüğümü düşünüyordu. Kim olsa aynısını düşünürdü. Bunu anlatmak istesem de kelimelerimin yetersiz kaldıklarını fark ediyordum .
İlk baharın insanın içini ısıtan rüzgarına sığınmıştım bu sabah. Kalbimin gömülü olduğu mahzen büyük bir çığın altında kalmıştı adeta. Üşüyordu. Kollarımı kendime sarmış vaziyette dünden yıkanan yağmurlu caddede yürüyordum. Hava yeni aydınlanmıştı ve insanların yokluğu acımı az da olsa dindirmişti. Uzakta zorlukla seçebildiğim silüeti gördüğümde ürperdim. Tanımasam da zamanında yaşadığım ve her şeyin başlangıç noktası olan olayı hatırlatmışt bana. Kafamı önüme eğdim ve yürümeye devam ettim. O kişiye yaklaştığımda kulağıma ulaşan kelimelerle birlikte ürpermekte haklı olduğumu ortaya koymuştu. Kafamı yukarı kaldırdığımda karşılaştığım kişi hiç de yabancı değildi.
''Sarp.''
Fakat karşımda duran kişinin varlığı Sarp'tan bir hayli uzaktı. Gözlerindeki korkunç ifade dayanılması güç şeyler yaşadığını hissettirmişti nedense. ''Ne istiyorsun?'' Ne istediğini gayet iyi biliyordum. İntikam. En son abisinin yüzüme attığı tokadın acısını hatırlamıştım. Sorum ona komik görünmüş olmalıydı. Kafasını iki yana salladı hiçbir şey istemediğini belirtirken. Yüzündeki korkunç ifade daha çok kötü hissetmemi sağlamıştı. Bütün bedenim kilitlenmişti ve üstelik ondan kaçamayacağımın da bilincindeydim.
''Artık beni aranızdaki intikam oyununuza dahil etmenizden sıkıldım Sarp.''
''Oyunun devam ettiğinden emin misin? Bugün her şey bitecek. Mert yaptıklarının cezasını ödeyecek.''
Yutkundum. Bilmediğim durumlar söz konusuydu. Yine de bu bilinmezin eninde sonunda bana etki edeceğinden şüphe etmiyordum. Ne de olsa Mert'e bir şey olsaydı en çok benim canım yancaktı.
''Ne demek istiyorsun? Katil baban onun hayatını kararttı, çocukluğunu çaldı ondan, annesini çaldı. Tüm bunlara rağmen o tetiğe basmadı-'' Konuşmam yarıda bölünmüştü. Çünkü Sarp'ın yüzündeki ifade tamamen değişmişti. Nasıl olduğunu bilmiyordum ama onu en çok inciten noktaya parmak bastığımı yeni fark ediyordum.
''Sevgilin o tetiğe basmadı fakat ondan daha kötülerini yaptı. Keşke o tetiğe bassaydı dedirtti bize. Annem bizi kabul etmiyor, abim kaçak olarak yaşıyor. Bense...'' en kötüsü o olmalıydı. ''Mert'in bana yaptıklarını emin ol bilmek istemezsin.'' Elini uzattığında refleks olarak irkilip geri çekildim. Amacının zarar vermek olmadığını anladığımda korkak bakışlarımı uzattığı eline çevirdim. Giydiği kısa kollu tişörtün açıkta bıraktığı teninde korkunç yara izleri görmüştüm. O an gözlerimin önünden şimşek gibi bir anı geçmişti. Patlamış dudağımın kanının sıcaklığı yüzüme yayılmışken Mert'in beni bulduğu o an...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Örümcek Ağı |1
ChickLitBölümler düzenlenerek yüklenmektedir. * "Gölgene bile inanma. Karanlıkta seni yalnız bırakır." Karanlığın bile saklamakta aciz kaldığı şeyler vardır bu hayatta. Öyle ki gölgelerimiz o gerçeklerden korkarak bizi tamamen yalnız bırakırlar en nihayetin...