2

1.6K 106 145
                                    

*yorum yapmayanlar serçe parmağını masaya vuruyormuş*

Cigarettes After Sex~ Apocalypse

"Sende sonsuzluğa doğru akan bir şeyler var
İnsanın şiire inanası geliyor."
(Ahmet Erhan)

10.10.2022
Salı

Jimin... Eğer biri çıkıp da sorsaydı bana var mıydı kendimden daha fazla değer verdiğim biri, var derdim. Jimin olurdu cevabı ve biliyorum ki Jimin için de aynısı geçerliydi. Ana sınıfında tanışmıştık onunla. İlk günüydü okulun ve herkes öğretmenin verdiği boya kalemleriyle belki de ilk defa kalem tutan minik parmaklarıyla resim yaparken Jimin masanın altına çökmüş ağlıyordu. Bense duyduğum hıçkırık sesleriyle masanın altına geçip sarı saçlarının alnına düştüğü ve kızarmış gözleriyle ağlayan Jimin'e bakıyordum. Başta konuşmak istememişti ama boya kalemlerimizi ve defterlerimizi masanın altına alıp onun karşısına çömelerek çizmeye başladığımda ne yaptığımı merak eden gözlerle bakmıştı çizdiğim şeye. Saklamıştım ondan ve bittiğinde ise göstermiştim çizimimi. Sarı saçları olan ve ağlayan Jimin'i ve onun gözyaşlarını avucuna toplayan siyah saçlı beni çizmiştim. Resim yeteneğim küçüklüğümden beri olan bir şeydi ve o zaman bile yaşıma göre oldukça iyi çizmiştim. Jimin resme baktığında gözlerini açmış "woaaa!" diye göstermişti şaşkınlığını. Ardından o da benim gibi çizmek istediğini söyleyerek birkaç dakika önce annesinden ayrı kalarak ağladığını unutarak kalemleri eline alıp çizmeye başlamıştı. O günden sonra hiç ayrılmadık. Evimiz yakındı ve sınıflarımız hep aynı oldu. Ailemiz de tanışmıştı ve artık kardeş gibiydik Jimin'le. Hâlâ da öyleyiz.

Aldatılmanın verdiği acıyla yürüdüğüm yolları tekrar yürüyor ve sonunda eve varıyorum. Kapıyı daha çalmadan açılınca karşıma baktığımda Jimin'in telaşlı gözlerini görüyorum ve gözlerinin içine baktığımda içime dolan tekrardan ağlama isteğimi bastırmaya çalışırken Jimin'in beni kendine çekip kollarının altına almasıyla hıçkırıklarımla ağlamaya başlıyorum. Ne olduğunu bilmiyor ama gözlerime bakarak bile anlıyor iyi olmadığımı.Ben onun kolları altında ağlarken içeriden Hoseok'un sesi geliyor ama kaldırmıyorum başımı Jimin'in, meleğimin göğsünden.

"Dışarısı soğuk, üşürsünüz içeri geçin."

Hoseok... İlk okulda Jimin su çiçeği geçirdiği için okula gelmediği günlerde Jimin'den başka arkadaşım olmadığı için sıramda oturup teneffüse dahi çıkmadığım zamanda yanıma gelmişti ve elindeki simitini bölüp bana uzatmıştı. Ben ona boş gözlerle baktığımda ise "Aç değilim, annem bitirmediğimi görürse kızar bana." diyerek beni kandırmaya çalışmıştı ama o gün kahvaltı dahi yapmadığım için guruldayan karnımı duyduğundan vermişti bana. Ben anlasam da aç olduğumdan hemen almıştım elindeki simiti ve yine o günden sonra aramız iyi olmuştu. Lisede Hoseok taşındığı için beraber okuyamamıştık ama üniversite tercihlerimizi aynı yapıp aynı şehirde, aynı üniversitede okumaya başladık tekrardan.

Jimin yavaşça beni sarsmadan içeri adımlamamızı sağlıyor ve tek kolu hâlâ bedenimi sararken diğer koluyla kapıyı kapatıyor. Bedenimden ayırdığı kolunu tekrar belime sardıktan sonra ben hâlâ hıçkırıklarımla bir bebek misali ağlarken Jimin beni güçlü kollarına alıp odama taşıyor ve kalbimin acısı ile titreyen bedenimi yatağıma bıraktıktan sonra dolabıma yönelerek gri bir eşofman ve beyaz bir tişört çıkartarak yanıma yaklaşıyor. Elindeki kıyafetleri yatağa bırakıp kemerimi çözmeye başlıyor ve pantolonumun düğmesini de açtıktan sonra popomu yardım etmek istercesine kaldırıyorum yataktan. Jimin de sıyırıyor pantolonumu bacaklarımdan ve çıplak bırakıyor onları. Utanmıyorum ondan. Küçükken birlikte duş bile almıştık. Kan bağımız yoktu belki ama kardeştik biz yine de.Yatağın üzerindeki gri eşofmanı alarak bacaklarımdan geçiriyor. Üzerimdeki kapüşonlumu da çıkarttıktan sonra tişörtü de giydirerek yatırıyor beni ve ışığı kapattıktan sonra yanıma kıvrılarak yorganı üzerimize örtüyor. Tek elini başının altına alarak öteki eliyle yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıyor ve ben de uysal bir kedi gibi başımı göğsüne gömüyorum. Gözyaşlarımla tişörtünü ıslatmamdan veya mukuslarımı akıtmamdan rahatsız dahi olmuyor. Sadece minik parmaklarıyla saçlarımı okşayıp beni rahatlatmaya, uyutmaya çalışıyor.

LAVINIA| taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin