19

444 36 45
                                    

Adele~Someone Like You

"Sonra biri girer hayatına
Kokusuyla uyuyup,
sesiyle uyanmak için
her şeyini verirsin."
(Anonim)

Cennet senin yüzünden güzel midir acaba diye düşünmeden edemiyorum incelerken yüzünü. Alnına düşen saçların, yüzündeki saf masumiyet, uyurken büzdüğün dudakların... Hepsi çok güzel bir ahenk oluşturuyor. Baktıkça bakası geliyor insanın, baktıkça öpesi... Elim yanağımda, dirseğimse yastığımda yüzünün her bir ayrıntısını inceliyorum yine. Sen uyurken daha bir hoş oluyor, daha bir sevimli. Öpme isteği içimde kendini harlarken uyandırmaya kıyamadığımdan kendime engel oluyorum ve sadece izliyorum. Bir zamanlar uzaktan izlediğim yüzünü şimdi yakından izliyorum. Yeniden aşık oluyorum, yüreğimde her gün filizlenen aşk tohumcukları yüzüne her baktığımda, kokunu ciğerlerime her çektiğimde, beni her öptüğünde ve seni her öptüğümde daha bir yeşeriyor. Şikayetim yok; yeşersin hatta orman olsun yüreğimde.

Göz kapakların hareketleniyor, kirpiklerinin arasından azıcık açtığın gözlerine odaklanıyorum. "Günaydın bebeğim." diyorum gülümseyerek ve uyurken kıyamadığım için uyanıklığından faydalanarak yaklaşıp dudağının köşesini öpüyorum yavaşça, küçük bir dokunuş oluyor. Gülümsüyorsun, gamzelerin yine beni içine çekiyor.
"Günaydın." diyorsun ve arkasından hemen esniyorsun. Esnerken bile bu kadar güzel olabilir mi bir insan diyorum içimden. Sonra 'olabilirmiş.' diyorum ve güzel yüzünü izlemeye devam ediyorum. Ne zaman fark edeceksin diye beklerken bir anda gözlerini faltaşı gibi açıyorsun ve yataktan sıçrayarak "Taehyung ben niye buradayım?" diyorsun. Gülüyorum hemen bu haline. "Dün Yeontan'la oynarken uyuya kalmışsınız. Kıyamadım seni uyandırmaya." diyorum. Yeontan'ın ismini duyunca hemen bir gülümseme yayılıyor yüzüne. Ardından gözlerin odada geziniyor, telefonunu aradığını tahmin ederek hemen yanımdaki komodinin üzerinden alarak uzatıyorum sana. Hızla alıyorsun, kilidini açıp bir yerlere giriyorsun. "Jimin ve Hoseok hyung beni kesecek, haber vermedim." diyorsun.
"Merak etme Jimin'i arayıp haber verdim." diyorum. Telefonda yaptığın işi bırakıp gözlerini gözlerime çıkarıyorsun. "Gerçekten mi?"
"Hıhımm." diyorum ve telefonunu elinden çekip tekrar komodine bırakıyor, kolundan çekiştirip yanıma çekiyorum bedenini.

"Hadi sen biraz daha uyu ben de seni izleyeyim."
Gözlerin yıldızlar kadar parlıyor, yaklaşıp önce birini sonra diğerini öpüyorum. Geri çekildiğimde yavaşça sokuluyorsun ve başını göğsüme gömüyorsun. Saçlarını kokluyorum, daha sıkı sarıyorum kollarımı.
"Ya da böyle kalayım ve kokunun müptelası olayım." diyorsun uykulu sesinle. "Olur..." diyorum, "yeter ki yanımda ol." ve bir süre daha böyle kalıyoruz.

*

"Konuştun mu Jimin'le, oyalayacak mı Yoongi'yi?"
Namjoon ve Seokjin'in Hoseok'la bölümden tanışıyor olmaları ve bahsettiğimiz partilerin aynı parti olması büyük şans eseriyken, Yoongi ve Jimin'in konuşmaya başlaması daha da büyük bir şans oldu diye düşünüyorum. Aksi takdirde Yoongi'yi oyalamam çok zor olurdu çünkü.
Çikolatandan aldığın ısırığı ağzından parçaladıktan sonra yutuyor, cevap veriyorsun.
"Söyledim, 'oyalarım ama daha yeni konuşmaya başladık becerebilir miyim bilmiyorum.' dedi."
Çikolatayı paketinden biraz daha sıyırarak ağzıma uzatıyorsun ve hemen bir ısırık alıyorum. Ağzımın dolu olmasına aldırmadan konuşuyorum. "Beceremeyecek bir şey yok ki, zaten Jimin hiç bir şey yapmadan dursa bile Yoongi sabaha kadar onu izler." ekliyorum sonra, "Bu konuda beni geçemez ama." diyerek gülümsüyorum.

*

"Jeongguk?"
Şişirmeye çalıştığın balonu ağzından uzaklaştırıp havası kaçmasın diye parmağınla ucundan sıkıca tutarak gözlerini üzerime getiriyorsun. Yüzün balonu şişirmeye çalıştığın için kıpkırmızı olmuş ve bu seni olduğundan çok daha tatlı gösteriyor.
"Efendim?" diyorsun solukların arasından.
"Hayatım pompa getirdim, yorma kendini bu kadar." diyorum. Elindeki balonu biraz daha nefeslerinle şişirerek ucunu bağlıyorsun ve "Ben bunu nasıl düşünemedim?" diyerek kendini sorguluyorsun. Hızlıca yanına yaklaşıyorum ve masanın üzerindeki poşetten balon alıp şişirmeye başlıyorum, sense soluklanmaya çalışıyorsun ama öksürmeye başladığında ve durmadığında, "Niye bu kadar çok balonu kendi başına şişirmeye çalıştın ki?" diyerek yerimden kalkıp hızlıca mutfağa ilerliyorum ve bir bardağa su doldurup tekrar yanına geliyorum. Elimden suyu alıp hızlıca içiyorsun ve teşekkür ederek bardağı masaya bırakıyorsun.
"Ne bileyim pompa olacağını düşünmemiştim." diyorsun. Sesin biraz kısık çıkıyor ve hemen kendimi suçluyorum. Öyle öksürdüğünü görünce telaştan sesimi kontrol edemedim diye kızıyorum kendime ve koltukta bağdaş kurduğun dizlerinden tutarak kendime çekiyorum seni. Ellerim yanaklarını avuçluyor ve gözlerimi gözlerine getiriyorum.
"Özür dilerim bebeğim, sesimi kontrol edemedim." diyerek dudaklarına bir öpücük konduruyorum. Dudaklarımızı ayırıyorum ama ellerim hâlâ yanaklarında duruyor.
"Hayır özür dileme, kendi aptallığıma kızıyorum ben. Baksana bir sürü balon şişirdim sen pastaneden gelene kadar." Elinle alnına çok sert olmayacak şekilde vuruyorsun ve gülüyorsun, sanki beni rahatlatmaya çalışıyor gibi. Kaşlarımı çatarak hızlıca vurduğun yere bir sürü öpücük konduruyorum.
"Öptüğün her yer çiçek bahçesi şimdi."
"O zaman en güzel öpücüklerim, bütün öpücüklerim, sana armağan olsun."

LAVINIA| taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin