27

392 31 92
                                    

SYML~ Where Is My Love

"Nasıl olsa sevgilim,
bu mutlu sonla biten bir
Beatles şarkısı değil
ve ben ne kadar da çok benziyorum
şiirlerin umutsuz tarafına."
(Ersin Aytemiz~Denemeler)

Yaşadığımdan emin değilim, hatta sen var mıydın da gittin benden yoksa ben var edip yine ben mi yok ettim seni onu da bilmiyorum. Karanlık bir kutuda hapsolmuş gibi hissediyorum; yıldızların artık aydınlatmıyor, sen aydınlatmıyorsun günümü. Zaman kavramını da yitiriyorum; en son konuşmamızdan sonra ne kadar zaman geçti bilmiyorum, çok fazla olduğunun bilincindeyim. Belki altı ay, belki yedi, belki de sekiz... Bilmiyorum.
Nereye gittiğini de bilmiyorum, bilsem gittiğin gün kavradığımda gerçekleri gelirdim peşinden ve söylediğim şeylerin yalan olduğunu anlatırdım sana. Sarılır, öperdim bir sürü kez belki de. En azından her şeye rağmen kaybetmemiş olurdum seni. Çok denedim, nerede olduğunu bilmek ve yanına gelmek için... Yoongi'ye Jimin'e sormasını istediğimde artık birlikte olmadıklarını, ara verdiklerini söyledi. Çektiğim acı beni kör etmiş; benim için her şeyi yapan kişinin gözlerim önünde acı çekiyor olduğunu görmemişim, bencilleşmişim. Şu an hâlâ ayrılar mı bilmiyorum ama öyle olduğunu tahmin ediyorum çünkü her gün evinize gelip herhangi birinizin gelmesini bekliyorum ama yoksunuz. Sen gelmiyorsun, Jimin ve Hoseok'a sormak istiyorum ama onlar da gelmiyor. Tüm perdeler indirilmiş, kapı da kilitli; ne giren var ne de çıkan... Yani bilinmezlik içerisinde kayboldum, boğuluyorum ve kurtaran kimse de yok; kurtulmak istiyor muyum onu da bilmiyorum.

Dün Yoongi'yle her zamanki konuşmalardan birini daha gerçekleştirdik. Nöbetlerimi ondan gizlemeye çalışmıştım ama dün yine gördü ve artık içindeki her şeyi kustu yüzüme karşı. Belki de bu acıyı çekmekten zevk aldığımı ve bunları yaşamayı kendim seçtiğimi söylüyor ama bilmiyor bu acının beni nasıl kıvrandırdığını. Artık kendimi toplamam ve hayatıma devam etmem gerektiğini de söylüyor, milyonuncu kez. İlaçlarımı içmediğimi de anladığı için içmem gerektiğini, yoksa nöbetlerimin devam edeceğini söylüyor ve ayrılıyor odadan. Söylediklerini düşünüyorum bir süre, belki de haklıdır; devam etmem gerekiyordur hayatıma. Sen şu an bilmediğim bir yerde devam ediyorsundur, hatta yeni insanlar girmiştir belki de hayatına; Yeni aşklar, yeni öpücükler, yeni gülüşler... Ardında kalıp hâlâ aynı acıları çekmenin bir mantığı yok bence. Nefret etme çabalarıma devam etmem gerekiyor, hatta nefret dahi etmemem gerekiyor senden. Belki de o gün söylediğim gibi hayatımı alt üst edip bir köşeye atan seni unutmam gerekiyor, her ne kadar imkansız olsa da denemem gerekiyor.

Dün Yoongi odadan ayrıldığından beri aynı şeyleri anlatıyorum kendime, artık önüme bakmam gerektiğini ve hayatın devam ettiğini... Derin bir nefes alıyorum ve kendimi toparlayarak kalkıyorum odadan. Elimi yüzümü yıkayarak mutfağa iniyorum, Yoongi kahvaltı hazırlıyor; benim için ayrı bir tepsi hazırlıyor. Gözleri beni buluyor, şaşırdığını anlıyorum. Bir şey söylemeden masaya oturuyorum, dudaklarının biraz kıvrıldığına şahit oluyorum. Tepsiyle beraber masaya geliyor ve tepsidekileri masaya bırakıyor. Her şey hazır olduğunda oturuyor masaya, başlıyoruz kahvaltıya. İkimiz de konuşmuyoruz; ben kalbini çok kırdığımı biliyorum, Yoongi ise kalbinin kırıldığını...
Yavaş yavaş eriyecek buzlarımız, biliyorum ve bu yüzden zamana bırakıyorum.

Yoongi alışveriş yapacağını söylüyor; gelmek isteyip istemediğimi soruyor, istemediğimi söylüyorum ve gidiyor. Salona iniyorum, Yeontan'ı görüyorum minderinde uzanmış beni izliyor. Hani Yeontan'ın ikinci babası olacaktın Jeongguk, babalar terk etmez çocuklarını. Geçen onca zaman sonra sözlerini tutmayı sevmediğini anlıyorum aslında. Geleceğim dediğin günün ardından haftalarca bekledim seni, belki geldin ama geç geldin ve inanmıştım artık gelmeyeceğine. Beni asla bırakmayacağını, hep birlikte olacağımızı söyledin ama şimdi yarım bıraktın beni ve Yeontan'ın ikinci babası olmak ister misin dediğimde gerçekten bunu istediğini sanmıştım; yıldızlarların her zamankinden daha fazla parlıyordu o gün ama gel gör ki onlar da yalanmış, yalan sevgin gibi...
Yeontan'ın yanına yaklaşıyorum, yokluğunda bana iyi gelen tek varlığın yanına ve kucağıma alıyorum. Biraz seviyorum, o gün geliyor aklıma. Birlikte parkta eğlenediğimiz gün, Yeontan'a benim kadar değer verdiğine inandığım gün...

LAVINIA| taekook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin