20

221 18 56
                                    

İyi okumalar<33❤️

Geçiş bölümü, diğer bölüm çok uzun olmasın diye bunu kısa yaptım.

∆∆∆∆∆∆∆

Hasta olmayı umursamadan neredeyse iki saattir sırtını soğuk mezar taşına vermiş öylece oturuyordu. Artık ağlayamıyordu çünkü göz pınarları yaş üretemiyordu. Saatlerce ağlama nöbetlerinden sonra hala ağlayabiliyor oluşu saçma olurdu zaten.

Tüm kalabalık saatler önce dağılmış, Yoon'da onlarla birlikte gitmişti. Zaten Riki onun gerçek bir anne olduğunu sanmıyordu. Şaşırmamıştı hemen eve gitmeye itiraz etmemesine.

Şimdi anlıyordu, herkes Soo-rim'e karşı iyi, nazik, sevecen ve övgüler yağdırırken, herkes onun hakkında tek bir kelime dahi kötü söz söylemezken, iş ölüme gelince değişiyordu. "Yazık oldu, iyi kızdı" diyip 5 dakika sonra gidiyorlardı. Bunu yapmayan neredeyse tek kişiydi Riki.

Mezar taşından destek alarak kalktı. Mezarın ayak ucuna gidip oturdu bu seferde. Soo-rim'in şuan o buz gibi toprağın altında olması, kendini çok daha suçlu hissetmesine neden oluyordu.

Soo-rim'in o saatte tek başına o fabrikada ne işi vardı, kim yapmıştı, neden kimsenin haberi yoktu? Bunları tabiiki merak ediyordu ama şuan ön planda olan şey Soo-rim'in, Riki'nin geri kalan hayatında olamayacağıydı. Oysaki Ri-ki'nin en büyük hayaliydi Soo-rim'le birlikte olmak.

"Korkuyor musun...? Üşüyor musun orada? Seni buraya gömmemeleri için yalvarmıştım... O kadar uyarıp bağırmama rağmen dinlemediler beni." Başı yana düştü, "Özür dilerim..."

Ensesini kaşırken devam etti.
"Şimdi orada, ben yokken, nasıl olacaksın? Korkarsın sen biliyorum. Kış gelecek, üşürsün burada. Sana söz veriyorum, burada bir sürü çiçeğin açmasını sağlayacağım. Özellikle sevdiğin bir çiçek yoktur senin, ama ben lale dikmek istiyorum. Ablamın kitaplarını karıştırırken görmüştüm, zarifliği ve..." Gülümsedi burukça, "...aşkı temsil ediyormuş. Bizim gibi. Biraz önce aklıma geldi, güzel olur değil mi? Keşke çiçekler dikmek zorunda kalmasaydım. Bunu sevmiyorum, insanların hayatımdan çıkmasını... Özellikle de senin çıkmanı hiç istemiyordum Soo-ya. Önce Babam, yıllardır görmedim. Sonra Annem, uzun süredir dönmedi. Şimdi de Sen..."

Yukarı baktı derin nefes alarak.

"Hani beni seviyordun? Ben de seni seviyordum."

Titrekçe elini toprağa uzattı. Parmak uçları altında Soo-rim'in oluşunu hatırladıkça ağlama isteği yoğunlaşıyordu.

"Daha sana söyleyememiştim ama..."

Derin nefes alıp kapattı gözlerini, fısıldadı sonra, "Seni seviyorum, dünden çok yarından az. Sonsuza kadar da bu böyle olacak."

∆∆∆∆∆∆

"Riki...? Ne işin var burada?"

Riki Jay'i umursamadan 6 çocuğun oluşturduğu dairede Sunoo'nun açtığı yere oturdu. Sunoo ve Jungwon'ın arasındaydı. Gidecek bir yeri yokmuş gibi hissettiği için Hyung'larının nerede olduğunu tahmin etmeye çalışmıştı, zor değildi. Kasabanın çıkışındaki ormanlık alanda herhangi bir yerdeydiler. Belli ki akşama kadar burada olacaklardı çünkü ortalarında küçük bir kozalak yığını vardı. Akşam vakitlerinde soğuk çökünce ateş yakacaklardı.

Yere bağdaş kurarak oturunca Sunoo sırtını sıvazladı Riki'nin. "Sen boşver Jay Hyung'u. Daha iyi misin?"

Başını Sunoo'nun omzuna yasladı Riki.
"Nasıl daha iyi olabilirim ki Hyung?"

Sunoo'nun yüzündeki mutlu ve şaşkın ifadeyi görmüyordu Riki. Sunoo diğerlerinin çoktan farkettiği gülümsemesini bastırmakla uğraşmadan Riki'nin beline doladı bir kolunu. Ona yakın olmak hep mutlu etmişti Sunoo'yu. Her ne kadar şuan Riki için üzülmesi gerekirken, kendisi için çok mutluydu.

"Mezarlıktan çıkmak istemezsin diye düşünmüştük, yoksa seni de alırdık buraya gelirken."

Sunoo'nun boynuna daha da sokuldu Riki. Sarılmaya o kadar ihtiyacı vardı ki... Bu ihtiyacını gidermek için Sunoo biçilmiş kaftandı. Hayır, Sunoo'yu kullanmaktan bahsetmiyorum, destek olmaktan/almaktan bahsediyorum. Yanlış anlaşılmasın da.

Gözlerini kapatıp yorgun düşmüş bedenini serbest bıraktı. Her an uyuyabilirmiş gibiydi. Aklındaki sorular olmasa, şuan bir saniyede Sunoo'nun omzunda uyuyakalabilirdi.

"Uyuyabilirsin, yorulmuş olmalısın."

Sunoo'nun ardından Sunghoon devam eti,
"Evet uyuyabilirsin, sonra da konuşuruz."

Sonrada sanki yanlış bir şey söylemiş gibi sustu birden. Jake, cümle biter bitmez Sunghoon'a dönmüştü sen ne dedin?! der gibi. Elbette bunu Riki dışındaki herkes görmüştü. Sunghoon kendine lanet okuyarak Jake'e döndü. İkisinin bu şekilde birbirine bakması epeyce şüphe uyandırıcıydı.

"Ne konuşacaksınız Sunghoon?

"Konuşup yarasını deşme çocuğun. "

"Heeseung Hyung, konuşuruz derken... lafın gelişi söylemiştim, evet. Jungwon, yarasını deşme gibi bir niyetim yok. Salak mıyım ben niye çocuğa acı çektireyim."

"Salak olduğun doğru aslında..."

"JAY!!"

"Tamam be, bağırma uyuyacak çocuk şurada iki dakika izin vermedin sende."

Onlar atışırken Sunoo Riki'nin kulağına fısıldadı, "Onları duymazdan gel, uyu sadece. Sen uyanana kadar buradayım."

Sessizce teşekkür etti Ri-ki.

∆∆∆∆∆∆∆

[Düzenlendi 18/09/2023]

20/10/2022️❤️

Beginning of the end | Nishimura RikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin