1

2.4K 72 221
                                    


Hikayemiz 2000'lerde değil 1981 yılında geçiyor. O şekilde düşünerek okuyun.

∆∆∆∆∆∆∆

Soo-rim bir süredir evin içinde dolanıp durmaktan oldukça yorulmuştu. Annesinin sıraladığı işleri yapmaya alışkındı ama bugün üzerinde ayrı bir telaş vardı. Şimdi de olabildiğince hızlı şekilde yıkadığı bulaşıkları dizmekle uğraşıyordu.

Son tencere kapağını da kuruması için düzgünce yerleştirince geri çekilip her şeyin bitmiş olmasına şükretti. Yorulmuştu. Yine de yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

Hızlı adımlarla saati kontrol etmek için salona gitti.  13.53. Gayet güzel. Normalde mutfağı toparlaması bu kadar kısa sürmezdi, şanslı sayılırdı.

Annesine haber vermek için terasa çıktı. Teras diyorum ama, biraz farklı. Normal bir terasa göre biraz daha geniş bir teras düşünürseniz ne demek istediğimi anlarsınız.

Bu teras arka bahçeye bakıyordu. Soo-rim'in annesi de şuan oradaydı. Elindeki sprey şişesi ile bahçedeki çiçekleri suluyordu. Bazen Soo-rim, annesinin çiçeklere ondan daha çok değer verdiğini düşünürdü.

"Anne!"

Annesi onu duyunca eğildiği yerden kalkıp ona baktı. Yaptığı şeyi bırakmış ve başını 'Ne var?' anlamında sallamıştı.

Soo-rim saymaya başladı. "Evi süpürdüm, camları sildim, dediğin mutfak camlarını da sildim, salatayı doğradım, yemekleri de ısıttım, sizin yatağın çarşafları geçirdim, çamaşırları katladım, mutfağı topladım… Başka bir şey yoksa ben çıkabilir miyim?"

İnanır mısınız, bunların hepsini yapması sadece 50 dakikasını almıştı. Niki ile buluşabilmek için o kadar hızlı hareket etmişti ki.

Mutluydu, annesinin izin vereceğine şüphe yoktu. Bu yüzden yüzünden tatlı olduğunu düşündüğü gülümsemesini düşürmüyordu.

Annesi umursamazca omuz silkti. Bu, 'ne yaparsan yap' anlamına geliyordu. Ve işine geri döndü. Annesi biraz katı, hayır bayağı katı bir kadındı. Sinirli değilken bile onu öyle zannederdiniz. Ama Soo-rim buna alışmıştı. Annesinden korkuyordu ama onu iyi tanıdığı için nerede ne yapması gerektiğini iyi biliyordu.

Annesinden izni koparır koparmaz odasına koştu. Burası eskiden misafir odası olarak kullanılıyordu. Birkaç sene öncesine kadar.

Ailesinden değer görmemeye alışmıştı. Biraz. Tek çocuk olmasına rağmen bu evde hiç ilk ve tek çocukmuş gibi hissetmemişti. O bu evin annesi olmuştu hep.

Annesi ona gün içinde onlarca ev işini yaptırır, durmadan yargılar, hiçbir yaptığını beğenmez ve ona ilgi göstermezdi. Ama tüm bunlara rağmen Soo-rim'in bir mutluluk kaynağı vardı; Nishimura Riki.

O ikisi 10 yaşlarındayken tanışmıştı ve 6 yıl içerisinde kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin her şeyi olmuşlardı. Soo-rim onu canından çok seviyordu.

Her gününü birlikte geçirdikleri 6 yılın ardından o kadar yakınlaşmışlardı ki, onları tanımayan birisi mutlaka sevgili olduklarını zannederdi. Ama hayır, onlar dosttu. Fiziksel ve ruhsal bakımdan o kadar yakınlardı ki… Yaşadıkları kasabanın yakınlarında, koskoca çayırın tam ortasında büyük bir çınar ağacı vardı. Birbirlerini arayıp bulamadıkları zaman ilk olarak oraya bakarlardı. O çınarın altında bazen bağıra bağıra şarkı söyler, bazen elalemin dedikodusunu yapar, bazen sadece iğrenç espriler yapar, bazen hayal kurar, bazen de muhabbet ederken günün yorgunluğu ile uyuyakalırlardı. Uyudukları zaman çoğunlukla Riki'nin ablası onları aramaya gelirdi.

Beginning of the end | Nishimura RikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin