27

217 19 95
                                    

Evin kapısı kilitli olmazdı bu saatte. En azından Riki öyle biliyordu.

Soo-rim'le ayrıldığından ve evine gelene kadar yolda tanıdık hiçbir yüz görmemişti. Bir ara kasabadaki herkesin burayı terk ettiğini bile düşünmüştü ama öyle bir şey olsaydı Soo-rim kesinlikle Riki'ye bahsederdi. Veya konusu geçerdi. Bir şekilde öğrenirdi işte.

Evinin kapısını ittirince kilitli olmadığını gördü. Ayakkabılarını çıkarıp üst kata çıktı. Evi dinledi önce. Ses yok. Bilmediği bir sebepten dolayı sessizce yürüyüp mutfağa baktı. Annesi orada yoktu. Sonra salona, sonra Annesinin odasına, sonra balkona ve en son kendi odasına. Tüm odalar boştu. Evde kimse yoksa, kapı neden kilitli değildi ki?

"Anne!!"

Evin içinde birkaç kez seslendikten sonra da ses gelmeyince evde tek başına kaldığına ikna oldu. Kendi ayak seslerini dinleyerek evde hiçbir değişiklik olmadığına emin oldu.

"Sahi, bugünün tarihi ne?"
Beyninde birden beliren soruya kendi de şaşırırken salonun duvarında asılı duran ama asla doğru tarihi göstermeyen takvime bakmaya gitti. Her zaman yaprakları koparılmamış olduğu için birkaç ay öncesinde kaldığına yemin edebilirdi.

"Salaksın Nishimura Riki."

Takvimi boşverip odasına gitti. Ablasına ait olan yer yatağına baktı. Ablası yılın büyük kısmında burada olmadığı için karyolası Riki'nin olmuştu. Küçükken bu düzen tam tersiydi.

Ablasının yatağı için olan yastık yorgan, odanın bir köşesinde katlanmış olurdu ve şimdide öyleydi. Onlara bakmayı kesip pencereye ilerledi. Perdeleri ve odanın kapısını kapatıp yatağına yattı. Onca şeyden sonra uyuması en iyi gelecek şeydi belkide.

Uyumalıyım… Uyumak bana iyi gelecek.

Kendi beynini buna inandırmaya çalışırken gerçekten uyuyakalmıştı.

∆∆∆∆∆∆∆

[Ertesi gün]
Hiçbir şeyi emin olamamakla yapmak gerçekten kafayı yedirecekti Riki'ye. Uyandığında gece olmuştu ve ablası odasında saçlarını örüyordu. Pek ilginç bir şey olmuş gibi davranmıyordu.

Sabah olduğunda ise normal davranmak için götünü yırtmıştı desem demek istediğimi anlar mısınız? Sanırım evet.

Şimdiyse -haberi bile olmayan- o buluşmaya gidiyordu. Hyung'larına (özellikle de Sunoo'ya) büyük bir özür borçluydu. Onlarla yüz yüze gelecek olmak Riki'yi korkutmuyor değildi açıkçası. Buna hazır mıydı bilmiyordu. Gerçi, şimdiye kadar yaşadıklarını hazmedebilsiyse bundan sonra en fazla ne olabilirdi ki değil mi?

Soo-rim'in evine giden küçük yokuşa yaklaştıkça ne yapacağına dair endişesi artıyordu. Adımlarını yavaşlatarak zaman kazanmaya çalıştı. Sakin kalmaya çalışıyordu.

Ama bu süre ona yetemezdi çünkü kız arkadaşı o yokuşta görünmüştü bile. Yüzünde memnun bir ifade vardı. Riki'yi görünce adımlarını hızlandırdı. Riki ona baktıkça gülümsemekten alamıyordu kendini. Sevmek böyle bir şeydi demek…

"Bu sefer geç kaldım sanırım?"

"Hayır sorun değil, hem normalde de gelmiyorsun ki zaten."

Söylemiştim, normalde Riki Soo-rim'i evinden almaya gelmezdi. Üşengeçlik diyelim…"E hadi. Arkadaşlarınla buluşacaktın beni izlemeyi bırak." Soo-rim gülerken yürümeye devam edecekti ama Riki'nin gözlerinin saçlarında olduğunu farkedince vazgeçti. Saçında neye baktığını anlamak için ellerini yukarı kaldıracaktı fakat Riki buna fırsat vermeden saçındaki şeyi yere sıyırdı. "Böcek" diye açıkladı kısaca.

Beginning of the end | Nishimura RikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin