26

217 23 90
                                    


"Hala söylemedin Niki."

Elindeki yaprağın damarlarını ayıklamaya çalışırken yanındaki çocuğa bakmadan konuştu Soo-rim.

Saatlerdir o ağacın altındalardı ve Riki birkaç kez ayağa kalkmak dışında hiçbir şey yapmamıştı. Soo-rim ise tam tersi, oradan oraya gitmiş, konuşmuş, rastgele şeylerle uğraşmış ama en çok da Riki'yle uğraşmıştı. Götü düzleşecek, diye düşünüyordu.

"Bunca zamandır neyi düşünüyorsun bilmiyorum ama..."

Riki sırtını ağaca vermiş ve bacaklarını açarak oturuyordu. Bacakları arasına çömeldi Soo-rim. "...şizofren olacaksın Niki. Şizofren. Konuş artık ya, sıkıldım."

Elini Riki'nin siyah saçlarına uzatıp kafa derisini okşadı. Belkide zor bir şey yaşamıştı da o yüzden susuyordu. Ama Soo-rim'e söylemeyeceği ne olabilirdi ki?

Riki Soo-rim'in ellerini saçlarında hissedince kapattı gözlerini. "Saçlarımı seviyor musun Soo-rim?"

Gözleri kapalı olduğu için kızın ifadesini göremiyordu. "Tabii ki seviyorum, sevmesem bunu bilirdin."

"Onu demiyorum, rengini."

Birden siyah saçlı uyanmak hala inanılmaz geliyordu. "Neden sevmeyeyim? Siyah işte sevilmeyecek nesi var..."

Elini çekti. Riki gözlerini açınca Soo-rim'in kendi saçlarını kaldırıldığını gördü. "...benimkiler de öyle. Siyah. Neden sordun ki?"

"Hiç, merak."

Yanaklarını şişirip kalktı Soo-rim. Riki'ye sırtını dönüp büyük adımlarla yürümeye başladı. Uzaklardan duyulacak bir sesle oflayıp kollarını sağa sola salladı. Yaptığı hareketler garip görünüyordu. Ya da gülünç...

"Gördün mü Nishimura senin yüzünden delirdim."

Güldü Riki. Saatlerdir ilk defa gülüyordu. Kıkırdamasını duyunca Soo-rim Riki'ye döndü hızla. Gülüyordu. Riki'yi güldürebiliyorsa, başarıyor demektir

"Üzgünüm, ama sanırım bende delirdim Soo-ya."

Kızın gözlerine baktı. Birinin gözlerinin içi gülerken izlediniz mi onu? Riki çok izlemişti. Ve yine, Soo-rim'in gözleri gülerken birkaç saniye manzarasının tadını çıkardı.

Soo-rim gülmeyi bırakıp da Riki'nin bacakları arasına tekrar çömelince Onu dinlemek için sırtını ağaçtan ayırdı Riki.
Avuç içlerini toprağa koydu.

"Kasabaya gidelim artık nolur Niki. Konuşmuyorsun da zaten, çok sıkıldım. Seni bulduğumdan beri çok garipsin. Sormayayım üzerine gitmeyeyim diyorum ama benim de sabrım bir yere kadar. Sormama izin ver, lütfen."

Riki Onu reddetmek istemiyordu. Kırmayı hiç istemiyordu ama sorularına kapı açarsa Soo-rim en kritik soruları soracak ve onu daha da zor durumda bırakacaktı. Zekiydi, çoğu şeyi kapsayacak sorular soracaktı. Riki bunu iyi biliyordu, bu yüzden sorularına izin vermeyecekti

"Hadi gidelim, gel."

Bacaklarını toplayıp Soo-rim'in de elinden tutup ayağa kalktı. Soo-rim'in yüzündeki görmek istemediği ifade, onu daha da zorluyordu. "Niye izin vermiyorsun?"

"Soo-ya. Lütfen... Sözümü dinle, ve benim sana gelip söylememi bekle."

"Pekala, dediğin gibi olsun. Ama böyle soğuk olursan gerçekten üzülürüm. Sanki benim suçummuş gibi hissediyorum."

"Senin bir suçum yok Soo-rim."

Elini bırakmadan ağacın yanından ayrıldılar. Riki hala bunları nasıl yaşadığını düşünüyordu, düşünmesi gereken çokça şey vardı. Her şey eskisi gibi miydi? Saçları dışında değişen neler vardı? Annesi Japonya'ya gitmiş miydi veya Konon okuldan dönmüş müydü? Soo-rim'e mektup falan gelmiş miydi?

Bu gece bir gram uyku uyuyamayacağım, kesinlikle, diye düşündü

∆∆∆∆∆∆∆

"Yarın sizinkilerle buluşacaktın? Geçen gün öyle demiştin."

"Ha?"
Gözlerini yoldan ayırarak Soo-rim'in sesine döndü Riki. Dalgındı kasabaya girene kadar. Kasabanın yollarını tanıyordu en azından. Kasaba değişmemişti.

İkisinin de evine gitmeyen yollarda yürüyorlardı. Soo-rim gezdiriyordu onu. Belki kafası dağılır diye. Ama Riki'nin kafası bu şekilde daha da yoğun düşüncelerle doluyordu.

"Arkadaşlarınla buluşacaktın, unuttun mu?"

Arkadaşlar? Hyung'larından mı bahsediyordu, gerçi Riki'nin başka arkadaşı da yoktu ya. Unutmamış gibi yapması gerekiyordu. Buluşacakmıydılar?

"Evet, unutmadım."

"Sana bir şey soracağım."

"Hm?"

"Sorun olmazsa, bende seninle gelebilir miyim? Arkadaşlarını merak ediyorum. Tamam bazılarını gördüm, ama hiç konuşmadım. Sadece şu kedi çocukla kısacık konuşmalarım oldu o kadar."

Hyung'larına yaşadıklarını anlatabilir miydi ki? Onlar ne tepki verirlerdi?

"Tabii, gelebilirsin."

Onu geri çevirecek değildi. Gelebilirdi elbette.

Ki bundan sonraki tek planı Soo-rim'i her fırsatta yanında tutmaktı. Mektup gelecek olursa Soo-rim'e hiç vermeyecekti.

Olabildiğince beraber olmak, Soo-rim'in olabildiğince güvende olması demekti.
Soo-rim'in keyifli kıkırdamasını duydu. Sonrada Riki'nin önünden gittiğini. Gözlerini ayaklarından kaldırdı. Soo-rim Riki'ye bakarak geri geriye yürüyordu. Yüzü gülüyordu, Riki'nin sevdiği şekilde.

"Nasıl birileri? Severler mi beni? Ay dur... Ama önce benim annemden izin almam lazım. İzin verir umarım, ona göre ben sana haber veririm olur mu?"

Yüzünde yine de gülümseme vardı.
Başına gelenleri düşündü Riki.
Tüm yaşadıklarını hakediyor muydu?
Daha küçüktü ikiside, neden bu kadar ağırdı yaşadıkları? Neden hep soru doluydu?

Birini seviyorsanız, onu korursunuz. Ve o da sizi seviyorsa, sizi korumak ister. Riki Soo-rim'i koruyamamıştı.

Bir şekilde bir şans daha elde etmişti ve bu sefer kararlıydı, Soo-rim'e hiç bir şey olmayacaktı.

"Seni seviyorum."

"Efendim? Duyamadım Niki."

"Güzelsin. Bunu dedim."

∆∆∆∆∆∆

[Düzenlendi 18/09/2023]

Bugün Ri-ki'nin doğum günü!!
Gördüğüm her yere Ri-ki yazıp durdum yemin ederim gören beni oppacı sanacak.
Maknae'miz 17'sine giriyor!!

Bölüm şahsen pek içime sinmedi ama bekleyen vardır belki diye atayım dedim

Beginning of the end | Nishimura RikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin