16
Çok beklediğiniz, heveslendiğiniz hakkında hayal kurduğunuz olaylar ya da kişiler asla beklediğiniz gibi çıkmaz. Umutlanan taraf her zaman hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur çünkü insanoğlu sizi asla iyiliğiyle şaşırtmaz. Kime daha çok yaklaşsanız kusurları büyür ve bu kusurları ne kadar inkar etseniz de göremezsiniz.Ben ise karşımdaki gizemlere bilinmezliklere benden saklanan her şeye ve onun kusurlarına göz yummuştum. Hepsini biliyordum ama bir sarılmaya kanmıştım. Kendimi o kolların arasında o kadar önemli hissetmiştim ki bu hissi kaybetmek istememiştim. "Bana böyle sarılacaksa, hapsedecekse beni kollarının arasına yaşayacağım hayal kırıklığına katlanabilirim," diye düşünmüştüm.
Bu kadar acıtacağını tahmin etmemiştim yokluğunun.
Ezildiğimi hissediyordum. İçimin, kalbimin, ruhumun ezildiğini hissediyordum ve buna çok şaşırıyordum kendi içimde. Çığlık atmak istiyordum ama dudaklarımın arasından tek bir mırıltı bile çıkmıyordu. Sanki dilim lal olmuştu, ben konuşamadıkça söyleyemediğim kelimelerin altında ezilen benliğim adeta içimde çığlık atıyordu.
Kocaman bir şok hissediyordum. Daha doğrusu şok hissetmem gerektiğini biliyordum. Bana yaklaşma amacının sadece üvey kardeşi yüzünden olduğuna, söylediği her şeyin yalan olma olasılığına bana verdiği hiçbir sözün aslında kıymeti olmadığına inanmak istemiyordum.
Oysa şaşırmamam gerekiyordu çünkü olacaklar belliydi. Üzülmemem gerekiyordu belki çünkü alışmıştım ben ihanetlere, yarı yolda bırakılmalara. Kendi kararımdı ona güvenmek içimi açmak şimdi ise kararımın sorumluluğunu taşımam gerekiyordu.
Evet her şey benim suçumdu, o aşağılık sevilme isteğimi bastıramadığım için olmuştu. Yalnızlıktan bu kadar korktuğum için olmuştu. Sadece yanımda birini istemiştim ama neden bu kadar çok acıtıyordu.
Kırılmamam gerekiyordu, direnmem gerekiyordu kendime karşı. O ağlayan sesi susturmam azıcık toparladığım hayatıma devam etmem gerekiyordu. Kendime direnmem gerekiyordu çünkü eğer izin versem, kendimi dizginlemesem şu an yere çöküp saatlerce ağlayabilirdim.
Beni en çok kıran neydi biliyor musunuz? İnanmak istemiştim ben ona. Ben onun gördüğü kır çiçeğine inanmak istemiştim. Ölmeyeceğime mutlu olduğuma inanmak istemiştim. Ben birinin beni sevebileceğine inanmak istemiştim. Ben başka günlerim olacağına inanmak istemiştim.
Hakkım yok muydu bu kadarına?
Sağlam durmalıydım. Acımı göstermemeliydim belki de hemen yanımda kardeşiyle beraber yıkılmamı bekliyordu. Ama yapamıyordum. İçimdeki umuttan sığınakların yıkılmasını engelleyemediğim gibi aklıma gelenlerle daha da yıkılmalarına engel olamıyordum.
Sürekli yanan bedenim adeta buz kesmiş, belli bir süredir sızlamayan yara izim ilk günkü gibi sızlamaya başlamıştı. Hatta tuvalette, sınıfta, eve gidince bile o kadar çok sızlamıştı ki saymayı unuttuğum kadar kontrol etmiştim kanayıp kanamadığını. Elim her oraya gittiğinde jeonginin sözleri kulağımdaydı, nefesi boynumdaydı, sesi beynimin içindeydi.
Yara izimi kontrol bile saçmaydı, kapanan yaralar kanamazdı sadece orada olduklarını hatırlatırcasına sızlarlardı. Asla geçmeyen bir anı, asla kurtulamayacağım bir leke, aptallığımın ve güvenmenin kefareti işte buydu.
Şimdi anlattıklarım olayı biraz kavradığımda olanlar ilk duyduğumda hiçbir şey hissetmedim. Kan olan elimi sessizce suyla yıkadım ve okul kravatıyla sardım. Tüm bunları harika bir sakinlikte yaptım.
Kantine hiç uğramadan direkt sınıfa gittim çantamı ve birkaç eşyamı toparladım, bunları değişen sırama bakmamaya çalışarak yaptım. Kısa bir toparlanmanın ardından kapıya doğru yöneldim ama o sıra kafama çok takılmıştı. Rahatsız hissediyordum o sıra yüzünden sanki bana söylenen karalamaları sahte bir boyayla boyamış şimdi de o boya iğrenç bir renkle akıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another day maybe never ✓
Short StoryJisung intihar etmek istiyordu. Artık katlanamadığı noktada beklemediği şey gelen anonim mesajlardı. 53x xxx xx xx: O elindeki jiletleri bana verir misin? Söz veriyorum tüm acını geçireceğim By aşure Başlama tarihi: 07/22 Bitiş tarihi : 03/23 2912...